Özel sektörün yurtdışı borçları artıyor
Gence KAYACIK / Kurumsal Finansman Uzmanı
Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) eylül ayı toplantısında parasal genişleme politikasının bir süre daha devam ettirilmesi yönünde karar vermesi sonrasında verdiği ilk demeci içerisinde Maliye Bakanı, ‘özel sektörün borçluluk oranının ortalamanın biraz üzerinde olduğundan çok yakından takip ettiklerini, eğer risk görürlerse yurtdışından alınan borçların bir kısmına ilişkin faizlerin gider olarak yazılamamasını uygulamaya koyabileceklerini’ kaydetti.
Sayın Bakanı çok doğal olarak mutsuz eden ve yakın takibe iten veri; Aralık 2004’deki 47 milyar 39 milyon 302 bin 934 dolar seviyesinden Temmuz 2013’te 183 milyar 174 milyon 547 bin 278 dolar seviyesine çıkan, %51.32’sini finansal kurumların - %48.68’ini finansal olmayan şirketlerin gerçekleştirdiği kısa - uzun vadeli özel sektör yurtdışı borçlanmasıdır.
TC Merkez Bankası (TCMB) özel sektörün yurtdışından sağladığı krediler ile yurtdışında yaptığı tahvil ihraçlarına ilişkin stok - akım verilerin takip edilmesinden ve derlenmesinden sorumludur. TCMB Sermaye Hareketleri Genelgesi’nde belirtilen bazı istisnalar dışında, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki 32 Sayılı Karar’ın 17/a maddesi gereğince; Türkiye’de yerleşik kişilerin, yurt dışından temin ettikleri nakdi kredilerin, gerek doğrudan gerek bankalar aracılığı ile temin edilmiş olsun, mutlaka Türkiye’deki bankalar aracılığı ile yurda getirilerek kullanılması zorunluluğu bulunmasından dolayı TCMB ilgili verileri firmalar yerine bankacılık sisteminden almaktadır.
Teorik olarak, yurtdışı borçlanmaların hesaplarına geçtiği bankalar, TCMB genelgelerinde belirtildiği şekilde her bir borçlanma için (aynı borçlanma işlemine ait ancak farklı zamanlarda ya da farklı bankalardan gerçekleşebilecek kullanım veya geri ödemelerde de kullanılabilecek) ‘Kredi Numarası’nı verirler. Ayrıca bankalar, borçlu tarafından sağlanan borçlanma işlemine ilişkin bilgi ve belgelere dayanarak, borçlanmanın kullanım, anapara geri ödemeleri ve faiz ödemelerine ait genel bilgileri her bir kullanım ve geri ödeme işleminde ilgili kredi numarası altında veri tabanına kaydedilmesi için TCMB’ye raporlarlar.
Ancak pratikte, bu kadar sınırlı bilgilerin dahi TCMB’ye bankalar tarafından doğru şekilde bildiriminde sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin; borçlularca sağlanan tüm bilgi ve belgelere rağmen dilimler halinde kullanılan borçlanmaların ilk dilimleri tutarının toplam borçlanma tutarı olarak bildirilmesi ve hatta ilk dilimden sonraki dilimlerden bir veya birkaçının ‘faiz takası’na (interest rate swap) tabi tutulmasıyla yaşanan karışıklıklar sonrasında pek çok firma kambiyo soruşturmalarının tarafı olmak durumunda kalmıştır.
Buna rağmen ortaya çıkan veriler; tasarruf birikimi - sermaye yetersizliği ve nakit akışı dengesizlikleri kaynaklı işletme sermayesi, proje – yatırım ve ticaret finansmanı ihtiyaçları sorunlarını gidermek için başvurulan dış finansmanın büyüklüğünü ve değil refinansmanının, arttırılarak sürdürülmesinin gerekliliğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu gerçek ışığında, dış finansmanın maliyetini arttırarak kullanımının azaltılmasını zorlamaya çalışacak politikalar yerine yapısının çok açık şekilde tespit edilip kullanımını ve yönetimini daha sağlıklı hale getirecek politikalar hayata geçirilmelidir.
Bu çerçevede özel sektörün yurtdışı borçlanmasının çok daha yakından takip edilmesi için ilk şart; bu borçlanmanın tüm ince detaylarının (kullanım amacı, teminat yapısı, raporlama gereklilikleri, temerrüt halleri, ihtilaf halinde aktif husumet ehliyetine haiz alacaklılar, geçerli hukuk, tahkim yeri vb.) eldeki genel bilgilere ilaveten kayıt altına alınması, bu sayede TCMB veri tabanından sağlanabilecek analitik faydanın arttırılmasıdır. Hâlihazırda sınırlı verilerin toplanmasında dahi yaşanan sorunları dikkate alarak ve özel sektör yurtdışı borçlanmasına ilişkin en iyi bilgilerin ilgili borçlu firmalarda bulunduğundan yola çıkarak, genişletilmiş veri setinin raporlanması için borçlu firmalar ile yurtdışı borçlanmasına aracılık eden Türk bankalarının müştereken görevlendirilmesinin yasal dayanağının hazır edilmesi gereklidir.