Özel sektörün dış borcu zirvede
Tıpkı atasözümüzde olduğu gibi, “ülke çeşit çeşit, yer damar damar”. Ülkelerde gelişmişler, gelişmekte olanlar ve gelişenler. Dünya finansal atmosferinde oyuncuların rolleri, değişen zamana ve teknolojiye rağmen aynı; başatlar gelişmiş ülkeler. Oysa küresel ticaret hacminde öyle değil. Gelişmekte olanlar ülkeler, esnek ekonomik dönüşümlerini 2008 küresel sistemik krizinde kullanmayı başardılar. Kriz sonrasında bazı köşeleri ele geçirdiler. Çin ve Hindistan için bu köşeler, geçen on yıl içinde birer sağlam kaleye dönüştüler. Gelişmekte olan ülkelerin toplam GSYH’sı 2008’de 11.89 trilyon dolar iken, 2012’de 18.49 ve 2016’da 19.77 şeklinde dalgalanıyor. Gelişmekte olan ülkelerin kümülatif GSYH’larında Çin, 2008’de yüzde 38.9, 2016’da yüzde 56.5 pay alıyor. Hindistan ise yüzde 9.9 dan +11.3’a yükseltiyor payını. Çin ve Hindistan toplamı 2016’da yüzde 67.8’a ulaşırken, geriye kalanlar yüzde 32.2’yi paylaşıyor. Türkiye, Rusya, Güney Afrika; Brezilya, Meksika, Malezya, Endonezya; bu geriye kalan grubu oluşturuyor.
Gelişmekte olan ülkeler ligindeki Türkiye, 2008 milli geliriyle toplam gelişmekte olan grubunda yüzde 6.36 paya sahipti. 2016’daki payı yüzde 4.29’a geriledi. Gerileyen sadece biz değildik. Rusya yüzde 13.57’dan yüzde 6.31’a, Brezilya yüzde 13.58’den yüzde 8.89’a, Meksika yüzde 9.31’den yüzde 5.25’e, Güney Afrika’da yüzde 2.34’dan 1.45’a gerilemişlerdi.
Çin ve Hindistan’ı ayrıştıran dış ticaret fazlası, sektörel rekabet altyapılarının sağlamlığına dayanıyor. Jeopolitik, siyaset, hukuksal tutarlılık; ülke risk primi üzerinden doğrudan yatırımcıyı etkiliyor. 2008 sonrasındaki on yılda güvenin önemi arttı. 2016’a gelindiğinde, toplam gelişmekte olan ülkeler milli gelir büyüklüğü içinden aldıkları paylara göre, yollarını ayırdılar.
Tüm bunlara rağmen, istisnasız artan bir parametre vardı; “kendi ulusal milli gelirine oranla özel sektörün garantisiz dış yükümlülüğü”. Tabloda 2008-2012 ve 2016 başat yılları altında özetlenen değişimlerle, her ülkenin bulunmaktadır. 2008-2016 döneminde artışı en hızlı yaşayan Meksika, en düşük duran Hindistan ve ortalamaların biraz altında seyreden Türkiye… Eğer payın büyüklüğü açısından bakarsak, Türkiye yüzde 23.44 ile liderdir. Özel sektör borçluluğunda kritik eşik konuşur. Ülke riski değişir, artar azalır. Önemli olan yıkıcı etkilere karsı hazırlıklı olabilmektir. Riski kontrol edebilmek, onunla dost olmaktan geçer.