Özel sektöre 44 milyar dolarlık maliyet!
Türkiye deprem nedeniyle tarihin en büyük konut yapım seferberliğini başlattı. Yol haritası da belli oldu. Birinci yıl 319 bin konut olmak üzere toplamda 650 bin konut yapılacak. Bu gerçekten olağan üstü bir rakam. Üstelik yetip yetmeyeceği de belirsiz.
Çünkü deprem bölgesinde yıkılmışlar dışındakiler de dikkate alındığında hasarlı konut sayısı 1.4 milyona çıkıyor. 650 bin konut dışında az hasarlılar ve 170 bin kadar da orta hasarlılar var. Böylelikle yıkılacak olanlar 820 bine çıkıyor. 1.4 milyon adetlik konutlardan yıkılmayanlarının güçlendirilmesi gerekecek. Bu da ek bir maliyet oluşturacak.
Daha önce TEPAV’ın hazırladığı bir rapordan söz etmiştim. Bu raporda da 650 bin konut yapılacağı varsayımı ile maliyetlerin ne olacağına ilişkin hesaplamalar yapılmıştı. Hatırlayacak olursak yapım faaliyetlerinin 5 yıl süreceği, bu süre zarfında konut ve altyapı için 88 milyar dolara ihtiyaç olduğu vurgulanmıştı.
Bunun dışında 35 milyar dolarlık taşıt, demirbaş, stok ve tüketim malları kaybı, geçici barınma ve istihdam desteklerinin maliyeti de 24 milyar dolar olarak sıralanmıştı. Sadece altyapı ve üstyapı maliyetleri için ilk yıl 22 milyar dolar, ikinci yıl 24 milyar dolar, üçüncü yıl 20 milyar dolar, dördüncü yıl 13 milyar dolar, dördüncü yıl ise 9 milyar dolar harcanması gerekecekti. Bütün giderleri dikkate aldığımızda 5 yıllık giderler katlanıyor.
Yıllara göre harcanması gereken para ilk yıl 41 milyar dolar olmak üzere yıllara sari olarak 43, 34, 18 ve 10 milyar dolar olarak sıralanıyor. Görüldüğü üzere rakamlar olağanüstü. Üstelik Türkiye bu depreme ekonomisinin kırılgan, gerek TL gerek döviz kaynaklarının yetersiz olduğu bir dönemde yakalandı. Gerek bütçe açığı, gerek cari açık, gerekse rezervlerin durumu ortada.
Peki bu konutları kimler yapacak, finansmanı nereden karşılanacak?
TOKİ’nin 10 yıllık üretim kapasitesine denk gelen bu ihtiyacın karşılanmasında özel müteahhitlerin zaten ihalelerle devreye sokulduğunu görüyoruz. İşin finansman tarafına baktığımızda ise finansman ihtiyacının tamamının kamunun cebinden çıkmayacağı anlaşılıyor. Daha da net konuşacak olursak diğer masraflar bir yana konut yapımı ve altyapı maliyetlerinin yarısı özel sektör tarafından karşılanacağı ifade ediliyor.
Bu da özel sektörün cebinden 5 yıllık bir süreçte yaklaşık 44 milyar dolar çıkacağı anlamına geliyor. Bir adım daha atalım deprem konutlarının yapımı işine özel sektör nasıl girecek? Bu nasıl formüle edilecek. Örneğin şirketler bazında görevlendirmeler mi yapılacak? Ya da büyüğünden küçüğüne iş dünyası örgütlerine yönelik görevlendirmeler mi olacak?
Ya da bunların tamamı mı? Belki de tamamı olacak ve kulağımıza gelsin, gelmesin tüm ekonomik aktörler için kotalar halinde görevlendirmeler yapılacak. Bin, iki bin normal de benim kulağıma gelenler, iş dünyasının önde gelen aktörleri için on binlerce konuttan oluşan rakamlardan söz edildiği şeklinde. Hatta 40-50 bin adetlik görevlendirme çabalarından bile söz ediliyor.
Kamu olsun, özel sektör olsun bu önemli görev sırasında kuşkusuz elinden geleni yapmak isteyecektir. Doğrudur konut sayısı ve tahribat da olağanüstü yüksektir. Ancak özel sektöre düşecek yıllık 9, 5 yıllık 44 milyar dolarlık maliyetin yine kaynak sıkıntısı yaşayan özel sektör tarafından taşınabilmesi de pek mümkün görünmemektedir.