Özel sağlık sigortası yaptıran şirketlere ceza ısrarı devam ediyor
Değerli okurlar, biliyorsunuz çok sayıda şirket, çalışanlarına toplu özel sağlık sigortası yaptırıyor ve primlerini de kendi ödüyor. Yapılan düzenleme ile de bu ödemeler vergi dışı bırakılarak işverenlerce özel sigorta yaptırılması teşvik ediliyor.
Ödenen bu primlerin vergi durumu zaman zaman sorunlar yaratır. Önce şirketler bu ödemeyi doğrudan yaparsa matrahtan indirebilir mi tartışmaları yaşanmış, bu sorun tebliğ, sirküler ve muktezalarla çözülmüştü. Şimdi de ödenen bu primlerin ilave vergi ödemesi gerektirdiği iddiası tartışma yaratıyor.
60 yıllık uygulama bir mukteza ile sorunlu hale geldi
2020 yılı başında tam Covid kapanmaları öncesinde verilen bir muktezada, işveren tarafından ödenen özel sağlık poliçesi primlerinin, personele sağlanan nakdi net menfaat olarak sayılıp, bu tutar üzerinden vergi hesaplanıp brüte iblağ edileceği, daha sonra ödenen prim tutarının matrahtan düşülerek kalan matrah tutarı üzerinden gelir vergisi hesaplanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Ne yazık ki düzelir diye umduğumuz yanlışlığa, 2024 ‘te verilen muktezalarla da devam edildi.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 96. Maddesi’nin 2. Fıkrası’nın ilk cümlesinde, ücretler için kesinti matrahının ücretin safi tutarı olduğu açıkça belirtilmiştir. Gerçek ücretler başlıklı Gelir Vergisi Kanunu'nun 63. maddesine göre; ücretin gerçek safi değeri (matrahı), işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından Gelir Vergisi Kanunu’nun 63. Maddesi’nde sayılan indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır. 63. Madde’nin 3. Fıkrası çerçevesinde de ödenen bu (sigorta) primleri, safi ücreti (vergi matrahını) hesaplarken indirim olarak dikkate alınıyor yani vergi hesabında dikkate alınmıyor.
Mevcut bordro programlarının çoğunluğu ve bildiğimiz kadarıyla şirketlerin insan kaynakları departmanlarının uygulamalarının büyük çoğunluğu bu yönde.
Geçmişin incelenmesi hali
Bu durumda çalışanları için özel sağlık sigortası yaptırmış şirketlerin tamamı, cezalı tarhiyat riski ile karşı karşıya. İşin kötüsü yapılan tarhiyatlarla ilgili olumsuz ilk mahkeme ve olumsuz istinaf kararları var. Şimdi gözler Danıştay’da.
Bizce doğrusu
Biz 60 yıllık yaygın uygulamanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz. GVK’nın 63. Maddesi’nin başlığı ve ücretin matrahını ücretin gerçek safi değeri olarak, yani aynı maddedeki indirimler düşüldükten sonra kalan kısım olarak tanımlayan giriş cümlesi, 94. Madde’nin ilk paragrafında stopajın tanımı (ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada istihkak sahiplerinin gelir vergisine mahsuben tevkifat yapılır, istihkak sahibine yapılacak bu ödeme tevkifata tabi değilse neyi tevkif edeceksiniz), 96. Madde’nin ikinci fıkrasındaki tanım (tevkifatın ücretin safi tutarı yani indirimlerden sonra kalan tutar üzerinden yapılacağı şeklindeki kanun hükmü ile ) birlikte dikkate alındığında, ücretin safi tutarına giderken istisnayı uygulamanın daha doğru olacağı, aksinin yasaya aykırı olacağı, 60 yılı aşan uygulamanın bir atlama değil, yasanın bir bütün olarak ele alınması sonucu varılan doğru bir uygulama ve yorum olduğu kanaatindeyiz.
Bir tebliğ ile düzenlenmeli
Konu acilen bir tebliğ ile düzenlenmeli. Ortada bir kanun değişikliği yokken, sessiz sedasız, bu kadar uzun süredir sorunsuz uygulanan bir konuyu, muktezalarla bir anda on binlerce anlamsız uyuşmazlığa yol açacak şekilde yönetmek hukuk devleti, hukuki güvenlik, öngörülebilirlik başta olmak üzere tüm Anayasal vergileme ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Bu yaklaşım matematik ve mantığa aykırı
Yaygın uygulamanın ve bu görüşün anlamını bir örnekle açıklayayım.
-Bir an için Damga Vergisi konusunu ve 63/3’teki şartları unutarak örneği basitleştirmeye çalışayım. Yaygın uygulamaya göre 100 TL özel sağlık sigortası primi ödendiyse, bu tutarın tamamı (kanundaki şartlar ve sınırlamalar dahilinde) vergi matrahının dışında bırakılıyordu. Yeni uygulamaya göre, 100 TL’yi (yüzde 15 vergi oranı ile) brütleştirirsek, yaklaşık 117 TL brüt tutara erişiriz.
-Bu tutardan 100 TL’yi (ödenen net sigorta primi) istisna olduğu için indirdiğimizde elimizde vergi matrahı olarak 17 kalır. Aslında 17 brütleştirirken vergi tutarı idi. İstisnayı indirdiğimizde bu kez bu tutar matrah oldu. Bu tutarın yüzde 15’ini (2.55 TL) vergi olarak beyan edip ödediğimizde hesaplarda 14.45 TL sanki çalışana borcunuz kalmış gibi görünecektir.
-Bu tutarın brüt nakit tutar olarak bordroda çalışanın matrahına ilave edildiğini düşünelim. Bu tutarı olduğu gibi matrahtan indirmeyecek miydik?
-Bu yaklaşım matematik ve mantığa aykırı. Hiç bir düzenleme matematik ve mantık bir kenara bırakılarak yorumlanamaz, anlamlandırılamaz.