Oyun değiştirici
Citi'nin ABD ekonomisi için yayımladığı Ekonomi Sürpriz Endeksi negatif değerlere düşmüşken, biraz da dünyanın en büyük ekonomisini konuşmak gerekiyor. Tabii euro bölgesinden ve özellikle de İspanya'dan buna pek fırsat kalmıyor.
ABD ekonomisini konuşmaya başlamadan önce euro bölgesi için birkaç yorum yapalım. AB'nin direttiği kemer sıkma politikalarının, sorunlu ülkelerin ekonomik performanslarını olumsuz etkileyeceğini son iki yıldır yazıyorum. Makro veriler ortada. Başlarda "kemer sıkmaktan başka çare yok" yorumunu yapanlar da yavaş yavaş dönüş yapmaya başladılar. Maastricht kriterlerine göre bütçe açığı/milli gelir oranının yüzde 3 olması gerekiyor. İspanya'nın durumu nedeniyle burada bir esneklik sağlanabilir.
İspanya ile ilgili yanlış analizler yapılıyor. İspanya'nın en büyük sorunu tasarruf bankaları. Bu bankaların yeterli sermayeleri olmadığından, Avrupa Merkez Bankası'nın finansmanına ihtiyaçları var. Öte yandan; ülke seviyesinde, İspanya'nın borç durumunun Fransa ve Almanya'dan bile daha iyi olduğu söylenebilir. Majör sorunlar; bankacılık sektörü ve bütçe açığı.
Sermaye sorunu yaşamadıkları söylenen BBVA ve Santander gibi dev İspanyol bankaları da zorlanmaya başladı. Santander'in karında yüzde 25'lik bir düşüş var. Brüksel'in, İspanya bankaları için bir kurtarma planı hazırladığı haberleri geliyor. Üzerinde calıştıkları plan, EFSF ve ESM gibi fonlardan İspanyol bankalarının faydalanması olabilir. Bu mekanizmaları bugüne kadar sadece sorunlu ülkeler kullandı. Çözüm planı bu olursa, bankacılık riski İspanya devletinden AB'ye geçmiş olur. Bu durumda İspanya rahatlayabilir. Gelişmeleri takip etmek gerekiyor. Böyle bir çözüm; İspanya, ülke borçları, Avrupa borsaları ve küresel ekonomi için yepyeni bir sayfa açabilir. Kısacası; bu gelişme euro krizinde bir "oyun değiştirici" olabilir.
Euro bölgesi bir krizden diğerine savrulurken, ABD ekonomisi göreceli olarak iyi performans gösterdi. Bilanço resesyonunda, tüketicinin kafasına balyoz indirmeyeceksiniz. Onu destekleyeceksiniz. Vergileri düşüreceksiniz. Harcamaları arttıracaksınız. Avrupa'nın aksine, Amerika bunları yaptı. Maliye politikalarına önem verdi. Düşük faiz politikası veya tahvil alım programları, reel ekonomiyi desteklemiyor. ABD'nin iyi performansı derken, bir ekonomik mucizeden bahsetmiyorum. Düşe kalka ilerliyorlar. Kaldı ki; son iki aydır makro verilerin büyük bir çoğunluğu beklentilerin altında kalıyor. Bu nedenle, yazının başında da belirttiğim gibi Ekonomi Sürpriz Endeksi negatif değerlere indi.
Veriler beklentilerin altında geldikçe, üçüncü tahvil alım programı spekülasyonları da artıyor. İzlenmesi gereken çok data olsa da, öne çıkanlar istihdam ve enflasyon verileri oluyor. Özellikle de cuma günkü istihdam raporu kritik öneme sahip.
Ekonomik göstergelerden sıyrılıp, daha farklı bir açıdan bakarsak; EUR/USD paritesi 1.32-1.33 seviyelerindeyken, Bernanke bir tahvil alım programı açıklar mı? Burası da ayrı bir tartışma konusu olur. Paritenin bulunduğu seviyelerden Fed'in memnun olduğunu düşünüyorum. Kur 1.25'e düşerse, Fed'in ağır topları Bernanke, Dudley ve Yellen'i o zaman görün.