OVP’de verdiği cevaptan çok soru işareti var
Geçen hafta açıklanan Orta Vadeli Program (OVP), öncekilerden daha fazla kritik bir öneme sahipti.
Çünkü ekonomi zaman geçtikçe daha da derinleşen bir kriz hali yaşıyor. Ekonomi politikalarında köklü bir değişiklik ihtiyacı var.
Açıklanan OVP, kriz halini kabul ve örtülü olarak itiraf etmekle birlikte, krizle mücadele ve çıkış konusunda kapsamlı, bütünlüklü, güven veren bir çerçeve ortaya koymaktan uzak. Dolayısıyla ekonomi aktörleri, OVP sonrasında da hala önlerini tam olarak göremiyorlar.
Gidişat yılın son çeyreğinin çok daha sancılı geçeceğini gösteriyor. Bu süreçte büyük ölçüde el yordamıyla yürünecek olması, krizin maliyetlerini artıracak.
Açıklanan politika ve hedef rakamların hem gerçekçilik, hem de tutarlılık sorunları var. Dolayısıyla ortaya konan her hedef ve politika, ilgili konuda verdiği yanıttan fazla soru doğuruyor.
Bu programların en temel ayaklarını büyüme, enflasyon, kur, cari açık, bütçe dengesi ve işsizlik oluşturuyor. Yeni OVP’de tüm bu ayakların hepsine ilişkin çok sayıda soru işareti var.
Yıllık ortalama kur 2018 için 4.90, 2019 için 5.60, 2020 için 6.00 ve 2021 için 6.20 TL alınmış. Bu rakamların gerçekleşemeyeceği apaçık ortada.
OVP’deki enflasyon tahminleri de bu kur hesabına göre yapıldığına göre, enflasyon tahminlerinin de güvenirliği yok oluyor.
OVP’deki kur ve enflasyon dengesine bakarsak, önümüzdeki dönemde TL, reel olarak değerlenecek. Bunun gerçekleşebilmesi için Türkiye’ye sıcak para yağması gerek. Mevcut global piyasa koşullarında bu nasıl sağlanabilir?
Bugün ekonomik kırılganlıklar ve siyasi riskler yüzünden kaçan sıcak parayı, şimdi ne çekecek? Bunun bir yolu reel faizleri aşırı yükseltmek olur. O zaman da zaten borç sorunuyla nefesi tıkanan reel sektör ve ekonomi, OVP’deki büyümeyi sağlayabilir mi?
2018 için yapılan yüzde 3.8’lik büyüme tahmini, yılın son çeyreğinde şiddetli bir ekonomik daralmanın kabul edildiği anlamına geliyor. Bunun ardından 2019’da ekonominin yüzde 2.3 büyümeyi nasıl yakalayabileceğinin bir açıklaması yok. Kur, enflasyon, faiz ve kriz halini almakta olan borç sorunu bir yerda dururken, ekonomik daralmanın bu kadar hızlı atlatılma şansı nasıl yakalanabilecek?
Piyasadaki tüm analizlere göre çok daha düşük petrol fiyatlarıyla hesaplanan cari açık rakamları da son derece iyimser. Özellikle bu yıla ilişkin 36 milyar dolarlık cari açık tahmini hiç inandırıcı değil.
Reel sektörün borç ve açık pozisyon sorunu kapsamlı bir çözüm beklerken, OVP’de bu konuda bir çerçeve yer almıyor. Bankaların riskleri konusunda, bu konuyla bağlantılı bir çalışma programda var, ancak bunun da çerçevesi pek belli değil.
Bu sorunun bütçeye getirebileceği yüklerden hiç bahsedilmiyor. Ekonomi böyle daralırken, bütçede öngörülen gelir hedeflerinin ve tasarruf planlarının ne kadar hayata geçebileceği büyük soru işaretleri olarak ortada duruyor.