OVP ve Fitch kararından alınan sinyaller
Vaat edilenlerin gerçekleşebilmesi, sıkı para ve maliye politikalarının istikrarlı bir biçimde devamına ve çok acil olarak yapısal reformların hızlandırılmasına bağlı.
Ekonomiye dair görünümü ve öngörüleri şekillendirecek iki önemli akışı geride bıraktık. Bunlardan ilki ülke ekonomisinin önümüzdeki üç yıllık yol haritasını ortaya koyan OVP idi.
Enflasyon tahminlerinin yukarı yönlü, büyümenin ise hafifçe aşağı yönlü revize edildiği programda makro verilerin beklentilere yakınsamış bir nicelikte olduğunu gördük. Bu da programı önceki yıllara göre daha şeffaf ve rasyonel kılıyor.
Program da; 2025 yılında enflasyon yüzde 17,5 seviyesine indirilirken, büyümenin ise yüzde 4 düzeyinde kaydedilecek şekilde projekte edilmesini iyimser bulsam da; cari açığın azalarak devam etmesi ve büyümeye eşlik eden düşük işsizlik oranlarını da umut vaat edici olarak gördüm. Elbette bunlar gerçekleşebilir.
Vaat edilenlerin gerçekleşebilmesi ise, bir taraftan sıkı para ve maliye politikalarının istikrarlı bir biçimde devamına, bir taraftan da çok acil olarak yapısal reformların selektif krediler ve politikalar eşliğinde hızlandırılmasına bağlıdır.
***
Mevcut ekonomideki görünüme dair kritik bir değerlendirme de haftanın son iş gününe veda ettiğimiz sıralarda geldi: Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye’nin kredi notunu B+’dan BB-‘ye yükseltti, görünüm durağan. Yani yatırım yapılabilir seviyenin 3 kademe altındayız…
Kurumun Türkiye değerlendirmesinde; rezervlerde iyileşme ve KKM'de düşüş güçlü yönler olarak kritik edilirken, politikalardan dönüş riski, artan jeopolitik riskler ve kurumsal yönetişimin zayıf olması gibi taraflar düşük notlanmış. Orta seviyede görülen taraflar ise düşen cari açık ancak yüksek borçluluk, iç talepteki yavaşlama, düşen ancak yüksek kalan enflasyon, mali dengede iyileşme ve ekonomi politikalarındaki sıkılaşmanın devamı…
Türkiye ekonomisi refaha doğru evrilmeli
Unutmamak gerekiyor ki; uluslararası derecelendirme kurumları değerlendirmelerini sadece makro verilere göre değil, aynı zamanda siyasi ve ESG gibi hukuk ve adaleti de içine alan sürdürülebilirlik kıstaslarına göre yapmakta.
Özetle tıpkı yaşam döngüsünde olduğu gibi ekonomik göstergelerde de ayar bozulunca dibe doğru yönelim çok kolayken; tekrar toparlanmaya çalışılması çok daha meşakkatli ve zaman alıcı olabiliyor.
Umarım OVP’de öngörüldüğü üzere Türkiye ekonomisi bir an evvel bu yüksek enflasyon ve kırılganlık görünümünden çıkarak, hem dışarıda kendisine yakışan bir ekonomik lige, hem de içeride yurttaşların refahına doğru evrilir.