OVP = Ekonomide 5 yıl geriye gittiğimizin kanıtı
Dün Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Sn. Babacan uzun süredir beklenen Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladı. Bilindiği gibi 2009-2011 yıllarını içeren ve DPT tarafından hazırlanan bundan önceki OVP geçen sene Haziran ayında yayınlanmıştı. Bu sene programın açıklanmasının gecikmesi ise İMF ile mütabakat arayışına bağlanmaktaydı. Öte yandan, hâlâ İMF ile bir stand-by anlaşmasının açıklanmamış olması, OVP'nin öngörüleri içinde böyle bir anlaşmanın olup olmadığı sorusunu ister istemez gündeme getiriyor. Sonuçta, bir anlaşma imzalanması durumunda (ki Babacan sunumunda, yapılacak bir anlaşmada mutlaka çekilecek kaynakların kamunun doğrudan kullanımına tahsis edilmesi şartı arandığını belirtti) başta büyüme olmak üzere pek çok makroekonomik gösterge olumlu yönde etkilenecektir.
Esasen daha önceki tecrübelerimiz, bu tip programların çok da ciddiye alınmaması gerektiğini göstermekte. Misalen, geçen seneki OVP 2009 büyüme hızını %5 olarak öngörürken, bu seneki OVP'de 2009 yılı büyüme tahmini %-6 olarak verilmiş bulunuyor. Muazzam bir fark! Tabii, bu farkı yaratan Dünya ekonomisindeki beklenenin oldukça üstünde daralma. Ancak insan gene de geçen seneki programın biraz daha temkinli kaleme alınmış olması gerektiğini düşünmüyor değil doğrusu. Bu seneki program ise temkinlilik (=gerçeklilik) bakımından daha sağlam kurgulanmış gibi gözüküyor. Öyle ki, 2010-2012 yılları arasındaki büyüme oranları sırasıyla %3.5, %4.0 ve %5.0 olarak öngörülmüş. (Önceki OVP'de 2010'da %5.5, 2011'de ise %6.0 büyüme tahmin edilmişti.) Öte yandan, ileriki yıllar için öngörülen bu göreceli düşük büyüme oranları Türkiye'nin krizle birlikte ne kadar geri gittiğinin de somut bir göstergesi. Eğer ekonomideki en önemli göstergenin kişi başına düşen milli hasıla olduğunu kabul edersek, OVP'de 2012 yılı için öngörülen 9,732 doların 2008 yılının bile gerisinde kaldığını görüyoruz. Diğer bir ifadeyle 2008 yılı kişi başı milli gelir rakamı olan 10,436 dolar rakamına en erken 2013 yılında ulaşabileceğiz. Diğer bir çok gösterge için de durum aşağı yukarı böyle. Bu da esasen ekonomide 5 yıllık bir kayıp anlamına geliyor.
Bu sene için öngörülen %6 küçülme, Hükümetin işlerin yılın geri kalanında da iyi gitmeyeceğini kabul ettiği anlamına geliyor. Son verilere göre 1. çeyrekte %14.3, 2. çeyrekte ise %7.0 oranında küçüldük. Bu oranlara göre yılın tümünde %6 küçülme için, 2. yarıyılın toplamında da negatif bir büyüme olması gerekiyor. Öte yandan, kamu harcamaları ve finansmanının planlanmasına yönelik bir program olan OVP'de 2009 yılı bütçe açığı 62.8 milyar TL ile milli hasılanın %6.6'sı olarak tahmin edilmiş bulunuyor. Diğer bir ifadeyle, Ağustos sonu itibarıyle 31.3 milyar TL olan bütçe açığına son 4 ayda bir o kadar daha ilave olması söz konusu. Görünen o ki, son 4 ayda özellikle kamu harcamalarındaki yüksek oranlı artış devam edecek. Bu noktada hatırlanması gereken olgu, söz konusu harcamaların hemen hemen hiçbirinin bir canlandırma paketine ait olmayışı. Yani, bütçenin yapısal problemleri devam etmekte.
OVP'deki diğer temel ekonomik büyüklükler ile ilgili varsayımlar oldukça gerçekçi olarak değerlendirilebilir. Hatta, özel sektörün tüketim ve yatırımları ile ilgili büyüme oranları oldukça muhafazakar bile sayılabilir. Sadece, kamu sektörünün gelirlerinin vergilerde bir artış sağlanmadan 2010 yılında nasıl milli hasılanın %23'üne çekileceğini tam anlayabilmiş değilim. Bu oran, 2008 yılı gibi "normal" bir senede bile %21.5 idi.
Programın "Makroekonomik Politika ve Hedefler" bölümünde çok dikkat çekici bir öneri yok. "Temel Reform Alanları" bölümünde ise kalın harflerle yazılmış olan "mali kural uygulamasına geçilecektir" cümlesi dikkat çekiyor. Belli ki Hükümette (İMF ekonomistlerinin de empoze etmesiyle) bir Mali Kural takıntısı oluşmuş durumda. Ancak, mali kural uygulamasını kamu kesiminin problemlerine karşı bir "her derde deva ilaç" olarak görmek yanlış olur.