Otonom akıllı araçlar, e-mobilitenin geleceği

Koray ÖZTOPÇU
Koray ÖZTOPÇU Mobilitiye Doğru

Türkiye, otonom araç sistemleri için onay ve test prosedürlerini düzenleyen yeni düzenlemeleri yürürlüğe koydu. Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleme, Avrupa Birliği standartlarıyla uyumlu olarak otonom sürüş sistemlerinin sertifikasyonu, teknik değerlendirmesi ve testine ilişkin yönergeleri ana hatlarıyla belirliyor.

Otonom araçlar nedir?

 Otonom araçlar, üzerindeki sensör, kamera ve radarla gittiği  yolu, trafik durumunu ve çevre şartlarını algılayarak çalışan otomobillerdir. Bu araçları 21. yüzyıl içerisinde yeni yeni görmeye başladık fakat gelecekte daha fazla önde olacak teknolojilerin başında geliyorlar. 1939’da Norman Bel Geddes, yola gömülü metal sivri uçlarla üretilen radyo kontrollü elektromanyetik alanların yönlendirdiği elektrikli bir araç olan ilk sürücüsüz arabayı yarattı. 1958’de ise üretici firma bu konsepti gerçeğe dönüştürdü.

Sürücüsüz araç teknolojisi günümüzde radar, GPS, odometri ve bilgisayar görüşü sistemleriyle donatılarak trafikteki yerini alıyor. Otonom araçlar otomatik pilot sürüşünü, sensörlar sayesinde trafikteki fren yapan ve park halindeki araçların konumlarını belirlerken, aracın direksiyon kontrolü, yavaşlama, hızlanma gibi manevralarını doğru ve hızlı bir şekilde gerçekleştiriyor. Mesafe ölçebilen özelliklere sahip bu sensörler kameralarla tabelaları, yayaları yani canlı ve cansız tüm nesneleri algılıyor.

E-otonom akıllı araçlar ve aşamaları

Seviye 1, sürücü asistan, hız artırma ya da azaltma, yol kontrolü ve sensörleri sayesinde otomatik olarak frenleme yapması gibi özellikler barındırır.

Seviye 2, kısmi otomasyon hızlanma ve araç kontrolü gibi eklemeler içerir.

Seviye 3, Koşullu otomasyon, araçların bu seviyede çevre kontrolünü kendileri sağlar, belli bir hıza kadar, otonom araçları kendileri sürer.

Seviye 4, yüksek otomasyon, frenleme, tam direksiyon kontrolü, hız azaltma ya da artırma, araç ve yolun takibi gibi şerit değiştirme, dönme ve sinyal verme gibi karar gerektiren eylemler de araba tarafından yapılır.

Seviye 5, tam otonom, kontrolün tamamıyla araçta olması olarak özetlenebilir.

E-otonom araçlar ile yeni bir ekosistem oluşuyor

 Otonom sürüş, tüketiciler için müşteri bağlılığı, finansal ürünler, sigorta gibi ürünlerde önemli bir değer yaratıyor. Otomotiv endüstrisi içinde otonom akıllı araçların servis, tedarik, alt yapı yatırımı, Ar-Ge faaliyetleri ile birlikte özellikle yazılım ve mobil operatörlerle yeni satış ve iş stratejileri geliştirme, yeni teknolojik yetenekler edinme ve güvenlikle ilgili endişeleri giderme konusunda yeni oluşumları birlikte getireceğini görüyoruz.

Tüketici deneyimi de değişiyor, yeni hizmet modeli oluşuyor

Tüketiciler farklı bir mobil deneyim yaşarken, otonom araçların sundukları ve sürekli yoldaki sensörlerle haberleşen sensör sistemleri sayesinde, sürüşü daha güvenli, daha rahat ve daha keyifli yapıyor. Avrupa’da gelişmiş sürücü destek sistemlerinin giderek daha fazla benimsenmesinin 2030 yılına kadar kaza sayısını yaklaşık yüzde 15 azaltabileceği öngörülüyor. Otonom araç teknolojisi, araba kazalarının ve çarpışmaların sayısını azaltarak, yol yardımına, onarıma ihtiyacı azaltacak ve tüketicilerin yüksek sigorta primleri ödemelerini önleyerek, yeni sigorta modellerini ortaya çıkaracak.

e-Otonom akıllı ve bağlantılı araç pazarı büyüyecek

2030’da satılan binek otomobillerin yüzde 20’si otonom teknolojilerini içeriyor ve 2035’e kadar bu oranın yüzde 57’ye ulaşması bekleniyor. Pazar, 2030 ile 2040 arasında her yıl yaklaşık %40 büyüyecek. Üreticiler, 2035 yılına kadar, otonom sürüşün 400 milyar dolar seviyesinde bir gelir sağlayabileceğini açıklıyor. Pazarın, 2030 ile 2040 arasında her yıl yaklaşık %40 büyümesi ve yaklaşık 1.7 trilyon dolarlık bir toplam değer havuzuna katkıda bulunması bekleniyor. Devletler e-otonom akıllı araçlar için teşviklere devam ederken, şarj ağlarının genişlemesi ve mobilite servisi hizmeti veren firmaların desteklenmesi sistemin gelişimi açısından da çok önemli olacak. Gelişen teknoloji ve tüketici beklentileri ile beraber ticari ve teknolojik uygulanabilirliği ile büyük şehirlerde paylaşımlı otonom araçların ve otonom toplu ulaşım hizmetlerinin elverişli, daha ekolojik ve verimli hale geleceği günler çok uzakta değil. Toplu taşıma şehirlerde trafiğe ilişkin tüm bileşenlerde enerji tüketimlerin azalacak ve bu sayede daha doğa dostu hale gelerek kentsel kaliteyi artıracak.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar