Otomotivde sarı alarm
Gezi Parkı eylemlerinin hemen ardından piyasalarda yaşanan karışıklıklar nedeniyle otomotiv sektörü sarı alarma geçti. Şimdi ben bunu yazıyorum, fakat lütfen kimse piyasalarda yaşanan volatilitenin sorumlusunun Gezi Parkı eylemcileri olduğunu düşündüğüm fikrine kapılmasın. Bu olayla, "büyük oyun" denen olay arasında herhangi bir bağlantı olduğunu düşünmüyorum. Aslında büyük oyun diye bir olgunun varlığına da karşıyım. Bir anlığına, sürekli vurgulanan dış mihrak, çekemeyenler, yönetenler, komplocular gibi kanıta dayandırılamayan kişi-grupların varlığını kabul edelim ve onların mevcut hükümete "büyük oyun" oynadıklarını varsayalım.
O vakit, benzer bir oyunun 3 Kasım 2002 öncesinde de sergilendiğin kabul etmemiz gerekmez mi?
İyi olunca bizden iyisi başarılısı yok, kötü olunca, hakem golü vermedi, dış mihraklar istemedi, yağmur yağdı gibi mazeretler sunmamak lazım. Ekonomi müspet bir ilimdir. İdari ve sosyal bilimler içinde yer alsa da bence bir mühendisliktir. Belki bir fizik, matematik gibi çok somut sonuçlara ulaşamazsınız fakat matematiğin tüm girdilerini kullanarak somut çıkarımlara varabilirsiniz.
Dünyada hiçbir ekonomi yönetim yoktur ki enflasyonu, faizi ve döviz kurlarını aynı anda kontrol edebilsin.
Pardon eğer Kuzey Kore değilseniz, bunu yapma ihtimaliniz maalesef bulunmuyor.
Düşük kur-yüksek faiz politikasıyla yıllarca sıcak para ile ısınan bir ekonominiz var ise bunun getirdiği yüksek harareti su tutarak azaltamazsınız. Onun yerine yapısal çözümler bulunması gerekir. Geride bıraktığımız 10 yıllık süreçte ısınmanın önüne kısmen geçilmiş olsa da yine de yakalandığı öne sürülen başarının sadece primitif olduğu, daha zorlusu gelene kadar dayanacağı da aşikardır.
Sermayenin, kedi gibi sıcak bir ortam, huzurlu bir çevre istediğini düşünürsek bu ortamı bozacak her türlü ses onu ürkütecektir.
Gezide yaşanan buydu. Sokaktan bazı sesler geldi, bu sesler tavşan uykusunda uyuyan bazı çevreleri uyandırdı.
Yukarıda ekonomi bilimini müspet bilimlerden çok ayrılmaması gerektiğini söylemiştim. Lakin yine de çok etkin bir girdi ekonomiyi sosyal bilimler arasına sokuyor; İnsan ya da başka bir deyişle ekonomik ajanlar.
Ajan yazdıysak, hemen devlet ajanı anlaşılmasın. Fizikte insan katkısı yoktur. İnsan ne yaparsa yapsın su 100 derecede kaynar, sıfırda donar. İnsan sadece bu şartları hazırlayabilir. Lakin, bugün de 79 derecede kaynasın diyemez.
Fakat ekonomide rasyonel olarak alınması gereken kararlar, ekonomik ajanlar diye tabir edilen kitlenin duygusal sebeplerle attıkları adımlar nedeniyle alınmayabilir.
Gezi'nin yarattığı travmanın tek etkisi sadece ve sadece duygusal tepkileri tetiklemek olmuştur. Lakin daha sonra FED'in açıklamaları ise müspet dengeleri etkilediği için 20, 30 hatta 50 Gezi etkisi yapmıştır.
İşte bu durum asıl sorunu yaratacak etkenlerin başında geliyor.
Bugün hepimiz biliyoruz ki piyasada yaşanan devalüasyonların otomotiv pazarına etkisi yüksek olmaktadır.
Hafta içinde kiminle konuşsam, önümüzdeki döneme ilişkin fiyatlandırma sıkıntıları yaşadıklarını vurguladı. Bir firma yetkilisi Euro'daki yüzde 7'lik artışı nasıl yansıtacaklarını anlatırken, "Bayi fiyatım şu anda gümrük matrahımın altında" yorumunu yaptı. Birçok firma zaten başa baş noktasında satış yaparken, Euro'nun yükselmesiyle önemli fiyat artışlarına hazırlanıyor. Geçen hafta panik butonuna basılmadı ama demiştim, şimdi ise bir adım ileri götürüp durumu sarı alarma çevirdiklerini söyleyebilirim.