Otomotivde Gezi etkisi
Türkiye’nin gündeminde yaklaşık 20 gündür Gezi Parkı ve onun merkezinden yükselen tüm ülkeyi saran protestolar var. Söz konusu protestoların ne boyuta ulaşacağı ya da sonuçlarının ne olacağını bize zaman gösterecek. Bu yazının yazıldığı saatlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul mitingine hazırlanırken, protestocular da yapılmakta olan üniversite sınavlarının bitimini bekliyor ve Taksim’e çıkmak için hazırlanıyorlardı. Bizleri bekleyen gergin bir pazar günü var önümüzde, neler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz. Bununla birlikte sizin bu yazıyı okuyacağınız gün olan pazartesi sendikaların genel grev kararının hayata geçip geçmeyeceğini de göreceğiz.
Benim bugün yazmak istediğim yaşananların konumuz olan otomotive yönelik etkileri.
Faizleri bir kenara şimdilik bırakalım. Zira, bu faiz lobisi laflarının ardından bu konu oldukça mayınlı bir alana döndü. Ne yorum yapsak taraf olacağız o yüzden biraz soğumasını bekleyelim. İktisat Fakültesi mezunu, gazetecilik kariyerinin bütün
yıllarını ekonomi servislerinde çalışarak geçiren birisi olarak elbet söyleyecek bir iki kelamımız var ama “yerim dar” diyerek konuyu kapatalım.
Benim asıl dikkat çekmek istediğim kurlardaki artış. Gerek Euro, gerekse dolar olayları takip eden günlerde hızlı bir yükseliş trendine girdiler. Merkez Bankası’nın müdahale etmesine rağmen bu trend sürüyor. Büyük ihtimalle bir noktada duracak ve sabit
seyretmeye devam edecektir.
Ancak söz konusu gerginlik sürerken, tekrar 30 Mayıs seviyelerine gerilemesini beklemek bence biraz hayal olur.
Peki bu durum bize ne getirecek?
Tabii ki fiyat artışlarını…
Geçtiğimiz haftalarda yazmıştık. Torba Yasa denilen ve içinde birçok farklı kanunu barındıran düzenleme ile otomotiv firmalarının indirimlerine yönelik önemli bir değişiklik yapılmıştı. ÖTV’ye örtülü zam olarak tanımlayabileceğimiz değişiklik nedeniyle fiyatlarda yüzde 3 oranında bir artış olması gerekiyordu.
Şimdi buna bir de kur farkları gelecek.
Firmalar henüz takip modunda olsalar da seviyenin daha yukarı çıkması ya da şu andaki mevcut durumunda sabitlenmesi bile fiyat baskısını artıracaktır.
Tabii bu fiyat baskısı da hemen zam olarak dönmez. Zira, önümüz hem temmuz hem de ramazan. Yani geleneksel olarak pazarın soğuduğu bir döneme giriyoruz. Dolayısıyla firmaların düşünme ve plan yapma imkanı-süresi bulunuyor.
Zaten bugünlerde çok fazla stokla çalışan da olmadığı için panik butonuna henüz basılmaz. Ancak bayramla birlikte fiyatlarda önemli artışları beklemek gerçekçi bir yaklaşım olur. Bu fiyat artışları yaşanır ve pazar daralırsa ne olur?
Bana sorarsanız çok da kötü olmaz. Nedeni ise OSD’nin açıkladığı rakamlarda saklı. İthal otomobilin payı yüzde 78'e yükselmiş durumda. Otomotiv Sanayi Derneği'nin Dış Ticaret Raporu'na göre, bu yılın ilk 4 ayında otomobil dış ticaretindeki açık, 2012'nin aynı dönemine göre yüzde 174 arttı.
Ocak-Nisan 2012 döneminde 402 milyon dolar olan dış ticaret fazlası, bu yıl 297 milyon dolar dış ticaret açığına dönüştü. Bu geçen yılın tamamına yakın bir rakam. Geçen yıl binek oto dış ticaretinde 323 milyon dolar açık verilmişti. Otomobilde dış ticaret dengesinin bozulmasında, krizdeki, işsizliğin her ay zirve yaptığı Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatın düşmesi önemli bir unsur. Bu ihracat düşüşü, bize ucuz ithalat olarak da yansıyor. İthalatçıların şu anda araç bulma, fiyat indirimi gibi bir sıkıntıları yok. Net bir şekilde masada istediklerini alıp kalkıyorlar.
Lakin, kurların artışı ile ellerindeki kozlardan birisi etkisini kaybedecek. Dolayısıyla Pazar soğuduğu vakit, dolaylı olarak ithalat azalacak. Kurların ükselmesinin bir diğer etkisi ise ihracatta lakin bu kez olumlu olarak yaşanacak. Önümüzdeki dönemde kur etkisiyle ihracatta bir artış görülebilir. Böyle bir durum yaşandığında ise otomotiv dış ticaret dengesi yeniden pozitife dönecektir. Dolayısıyla Gezi Parkı, Türkiye’de birçok dengeyi değiştirdiği gibi otomotiv de de Pazar dengelerini etkileyecek bir olaylar silsilesini ateşledi diyebiliriz.