Otomotivde Flash TV
Geçtiğimiz hafta Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Başkanı Şükrü Ilısal’ı eleştiren bir yazı yazmıştım. Ilısal’ın “istihdamı azaltabiliriz” sözlerini eleştirmiştim. Bu yazım üzerine beni arayan Ilısal, sözlerinin asıl hedefinin ana firmalar olduğunu belirterek, yetkili satıcılar üzerindeki baskıdan şikayetçi oldu. Kalite, servis, hizmet seviyesini artırmak için kendilerine önemli oranda eleman alımı yapılması konusunda baskı yapıldığını söyleyen Ilısal, “Bu baskıyı yaptıktan sonra kötü günde taşın altına ellerini koymuyorlar” sözleriyle ana firmalara olan sitemini de dile getirdi.
Ilısal’a göre pazardaki daralmadan üretici ve ithalatçı, yetkili satıcı oranında etkilenmeyecekti ki bu da finansman güçleri düşünüldüğünde gayet anlaşılabilir bir nokta.
Durum böyle olunca ben de geçen hafta bahsettiğim gibi bu hafta sözü Otomotiv Distribütörleri Derneği’ne ve onun üyelerine getirmek istiyorum.
Öncelikle söz konusu derneğin ithalatçı olmasına rağmen etkin bir sivil toplum örgütü olduğunu söylemek mümkün.
Fakat maalesef bu örgüt lobi yaratmada yakaladığı başarıyı somut sonuçlara yansıtamıyor. Aslında bakıldığında lobi yaratmada başarılı olduğu konusunda da ciddi soru işaretlerim var.
Zira, bugüne kadar derneğin savunduğu ya da ısrarla üzerinde durduğu herhangi bir konuda, olumlu adım atılamadı. Tam aksine derneğin savunduğu, ısrarla vurguladığı konuların tam aksi istikamette adımlar atıldı.
Bunun sebebi ise bence ki uzun yıllar boyu otomotiv sektörünü inceleyen ve takip eden, bu sektörün dengelerini iyi bildiğini düşünen birisi olduğumu düşünüyorum, ODD’nin artık sıradanlaştığını ve bu yapısıyla otomotiv sektörüne bir yararı olamayacağı kanaatindeyim.
Daha doğrusu bu iletişim stratejisiyle hedefine gidemeyeceğini demek gerekli.
Kişilerden bağımsız olarak derneğin son dönemde özellikle akademisyen destekli araştırmalarıyla çizdiği projeksiyonları çok yararlı bulduğumu söylemeliyim. Yine son dönemde proje, araştırma konusunda oldukça ivmelendiler. Fakat, tüm yapılanlar, buza yazı yazmak gibi kaldığını da görüyorum. Bence, ODD’nin mutlaka kendine yeni bir söylem yaratması ve inandıkları doğrultusunda Ankara ile gerekirse ters düşmesi gerekiyor.
Bugün ODD’nin bu iç yapısı ile bir yaptırım gücü bulunmuyor. Zira, ODD’de patronlar değil, profesyoneller konuşuyor daha doğrusu bu dönemde susuyor. Profesyonellerden kastım, yönetim ve firma temsilcileridir.
Bugün Türkiye’nin en önemli otomotiv ithalatçısı konumundaki Doğuş Otomotiv’in ODD bünyesindeki temsilcilerinin hükümet aleyhine konuşmaları mümkün olabilir mi? Doğuş Otomotiv’e haksızlık etmeyelim, kimse konuşamaz.
Bıraktım, profesyonelleri ODD Başkanı Mustafa Bayraktar da bir patron olmasına rağmen konuşamaz ya da konuşmak istemez. Fakat, konuşmadığınızda ya da mesajları Ankara’da “arz ettiğiniz” vakit de istediğiniz etkiyi yakalanmıyor.
Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada algı gazete ve TV manşetlerinde yönetiliyor. ODD bugün bu mecraları üzerinden, bir kamuoyu gündemi oluşturamamaktadır.
Oluşturması da mümkün değildir. Çünkü üyeleri (saf ithalatçılar), yaptıkları işin doğası gereği nitelikli bir katma değer ve istihdam (bugün bazı distribütörlerin genel merkezlerinde, o firmayı temsil eden bayilerden bile az eleman çalışıyor) yaratamamaktadır. Hatta, üyeler arasında çok ciddi çıkar çatışmaları mevcuttur. Tüzel kişilikler arasındaki bu çıkar çatışmalar, kişisel düzeyde de mevcuttur. Bu çekişmeler nedeniyle ortak bir mesaj verilmesi oldukça zor. Bu zorluklar nedeniyle de atılan kurşunlar maalesef hedefi vurmuyor.
Bu kadar eleştiriyi bir de somut bir örnekle destekleyelim. Flash TV fenomenini biliyorsunuzdur. Savaş çıksa, bir roket stüdyoya isabet etmedikçe köçeklerin dönmeye devam ettiği tek kanal. Uzun havadan, miskete giren, oradan dokuz sekize atlayan, stüdyodaki izleyicilerin uzaydan geldiğine inandığım bir yayın kuruluşu. Herkes biliyor, tanınıyor ama özgül ağırlığı 1’in altında.
Bir gün önce yandık, satışlar bıçak gibi kesilecek, istihdam azalacak derken, bir gün sonra gazetelere boy boy ödül fotoğrafları verdiğinizde o haberlerin özgül ağırlığı Flash TV gibi olur.
Buradan yapılan ödül törenini eleştirmiyorum. Derneğin kendi taktiridir yapar istediğine ödül verir, istemediğine vermez. Ama bazen hiçbir şey yapmamak ve bunu neden yapmadığını açıklamak oldukça büyük bir ses getirebilir.
Okurların manşetleri okuduğu, manşetlerin de her gün ayrı telden çaldığı bir ortamda eğer etkin bir dernek olmak istiyorsanız öncelikle manşetlere çıkmalısınız. Avrupa’daki benzer sivil toplum örgütlerinin lobilerinin ne kadar kuvvetli olduğunu bilmeyen yok. Bunun sebebi, kamuoyu oluşturabilme ve etkilemeden geliyor. ODD de bunu yapmak istiyorsa öncelikle işe gündeme yönelik gelişmeleri gerektiği gibi duyurarak başlaması gerekiyor. Gazetelerde mecburen kullanılan bültenlerden, sözü beklenen bir derneğe dönüşmediği taktirde vizyon ve misyonunda yer alan hedefleri yakalaması her geçen gün güçleşiyor.