Otomotivde beklentiler de pazar da değişiyor
Global çapta yaşanan değişimler, otomotiv üreticisi yeni ülkelerde değişen bakış açıları ve ABD'nin başkanlık seçimi sonrası beklenen politik değişiklikleri otomotiv ekosistemini etkileyecek gibi görünüyor. Araç talebi üzerinde ortaya çıkacak etkiler, özellikle faiz oranları, dış ticaret engelleri, artan korumacılık, hammadde kullanımı ve elektrikli araçların tüketiciler tarafından benimsenme oranları önemli olacak.
Yıllık yüzde 1,5-2 artış
2025’te yeni araç satışlarının yıllık yüzde 1,5- 2 artışla 90 milyon adede ulaşması bekleniyor. Küresel otomotiv sektörü, yeni dönemde daha global bir yaklaşımdan daha bölgesel bir stratejiye doğru yöneliyor. Bazı pazarlarda elektrikli araçların benimsenme oranlarının görece yavaş ilerlemesiyle kilit pazarlarda daha yavaş büyümeyi de içeren bölgesel talep modellerine yanıt olarak, üretim ve envanter seviyelerini yönetmeye odaklanmaya devam ediyor.
Otomotiv sektöründen 2025 gündeminde, iyileşen arz, ülkelerin tarife artırma etkileri, globalde hâlâ yüksek olan faiz oranları, hammadde tedarikinde karşılanabilirlik zorlukları, artan yeni araç fiyatları, dalgalı tüketici güveni, enerji fiyatları ve arz endişeleri, otomobil kredilerindeki riskler ve elektrifikasyonun getirdiği zorluklar gibi birçok faktör öne çıkıyor. ABD'de, otomotiv sektöründe yaşanacak yeniden değişim süreci, elektrikli araçlara yönelik tarifeler, serbestleşme adımları ve ülke bazında değişen elektrikli araç destekleri gibi bir dizi politika önceliği gündeme taşınacak gibi görünüyor.
Önemli bölgesel talep faktörlerinin talep potansiyelini sınırlaması ve ABD’de oluşan yeni politikaların ilk günden itibaren yeni belirsizlikler eklemesi nedeniyle 2025, otomotiv endüstrisi için zorlu bir yıl olmaya hazırlanıyor.
Hükümetler, politika desteğini, özellikle teşvikler ve sübvansiyonları, sanayi politikasını, tarifeleri ve hızla gelişen otomotiv üreticilerini hedef belirleme yaklaşımlarını yeniden düşünmeye iterken, elektrikli araç talebinin hangi seviyelere ulaşabileceği konusunda belirsizlikler devam ediyor.
Tüketicinin güçlü talebi 2025’te belirleyici olacak
2024 boyunca birçok üretici, önümüzdeki beş yıl için iddialı elektrifikasyon planlarını yeniden şekillendirmeye çalışıyor. Hükümetlerin, özellikle teşvikler, sübvansiyonlar, elektrikli araç sanayi politikası ve tarifeler gibi politikaları üzerinde ince ayar yapması, , Çin etkisi ve elektrifikasyona geçişte satılabilir elektrikli araçların üretimini ölçeklendirme ve bunları satın almaya istekli kuşakları ölçümleme ihtiyacını beraberinde getiriyor.
Elektrikli araçlar, otomotiv sektöründe önemli bir büyüme alanı olmaya devam ediyor. Küresel satış beklentileri revize edilerek, 2025 için 15 milyon adetten 20 milyon adede yükseltildi. Hatta bu rakamın daha da aşabileceği tahmin ediliyor. Genç neslin sürdürülebilir ürünlere yönelmesi, 2025’in elektrikli araçların pazar payının daha da arttığı bir yıl olacağını gösteriyor. Globalde bu yıl elektrikli araçların toplam satış içindeki payının yüzde 22,5’e, 2030’lu yıllarda ise yüzde 44,65 seviyelerine ulaşacağı tahmin ediliyor.
Değişen satın alım tercihleri iş yapma tarzını değiştiriyor
2024’te değişen tüketici tercihleri daha fazla öne çıkarken, en belirgin pazarlama unsurlarından biri olarak tüketicilere katkı paylı kredilerin sunulduğu görüldü. Otomotiv üreticileri ve distribütörler, tüketicilere daha uygun finansman seçenekleri sunabilmek için 2025’te finans kurumlarıyla iş birliği yaparak katkı paylı kredi olanaklarını daha da artırmayı planlıyor. Tüketici beklentileri değişirken, artık daha erişilebilir ve esnek finansman çözümleri talep ediliyor. Üreticiler ve distribütörler için ise uçtan uca dijital taşıt kredileri ve finansman imkanları, öne çıkan unsurlar arasında yer alıyor.
Z kuşağının bakışı, sahiplenmenin ötesine geçerek, uzun veya kısa dönemli kiralama modeline yöneliyor. Örneğin, bir alışveriş merkezinden araç kiralayıp, başka bir alışveriş merkezinde bırakıp yoluna devam etmek isteyen bir tüketici profili öne çıkıyor. 2025’te özellikle büyük şehirlerde, bu modellerin daha da gelişmesiyle mobilitenin finansmanı daha da önem kazanacak. Mobilite alanında, belediyeler, hükümetler ve finans kurumları, üreticilerle birlikte yeni modeller geliştirmek ve sunmak zorunda kalacak.