Otomobil yerlileşebilecek mi?
Yerli otomobili geçen hafta Tofaş’ın direksiyonundaki isme sorunca bize yine yazı konusu çıktı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk fitilini yaktığı yerli otomobil ateşi, mangal misali geçmeye başlamışken, iki ay önce Fiat Başkanı Sergio Marchionne tarafından yeniden alevlendirildi.
Sinyor Marchionne, tam yerinden tam de Türkiye’dekilerin duymak istediklerini söyleyerek bayağı bir fırtına kopardı. Brezilya’da sambacı, Amerika’da kovboy, Avrupa’da safkan İtalyan, Rusya’da Beyaz Rus olma stratejisiyle hareket eden Marchionne, Türkiye’de de Babayiğit olmaya karar vermişti. Bu kararını da açıkladığı anda Türkiye’nin eski ve mevcut yiğitleri, biz de Babayiğit’iz açıklamalarında bulunmuştu.
Babayiğit’liği bu kadar makul kılan ise sürekli gündeme gelen ve fakat bir türlü açıklanamayan teşviklerin aslan payını almaktan geçtiğini düşünüyorum.
Kamil Başaran, “yeni model teşviğe bağlı değil. Teşvikler cesaretimizi artırır o kadar” açıklaması yapsa da bence Fiat’ın bu teşviğe çok acil ihtiyacı bulunuyor. Burayı tekrar etmekte yarar var, teşviklere acil ihtiyacı olan Tofaş değil, Fiat’tın bizzat kendisi.
Önce biraz rakamlara eğilelim. Fakat bu rakamlar yüzde 10 aşağı/yukarı oynayabilir çünkü kaynaklardaki verilerin hepsi 2011’e uyarlanmış değil. Fiat, Brezilya’da 746, İtalya’da 450, Polonya’da 450 ve Türkiye’de 400 binlik kapasitesi bulunuyor. İşlerin tıkırında olduğu Brezilya’yı dışarıda bırakırsak, firmanın açmazı çok daha iyi ortaya çıkıyor. Çünkü, kapasitesinin yarısı Avrupa’ya üretiyor. Avrupa pazarı hareketlenmezse, Fiat’ın 500 milyon euro zararını kapatması zor. Politik baskılar nedeniyle “Safkan İtalyan”, “İtalyanlar işte böyle yapar” gibi milliyetçi sloganlarla Panda’nın üretimini, Polonya’dan İtalya’ya taşımışlardı. Bunda AB üyelerinin hemen tamamında rekabetçi fiyatları kaybetmenin etkisi var. Ama ayın Fiat,bir fabrikayı ülkesine taşırken, iki tanesini kapatmak üzere.
Durum böyle olunca, Tofaş, İtalyan üretici için tam anlamıyla bir can simidi oldu. 100 binlik boş bir kapasite, yatırıma hazır yerli bir ortak, bunlar Marchionne’nin, arayıp da bulamadıkları.
Üstüne bir de “babayiğitlere destek” demeçleri gelince, damarlarda akan kan kırmızı-beyaz oluveriyor.
“Avrupa’da çok az firma para kazanıyor. AB, halkın kısa vadeli çıkarlarına yönelik lakin, uzun vadede zarar veren kararlar almayı bırakıp, rekabetçiliği koruyabileceğimiz önlemler almalı...”
Bu sözlerin sahibinin yerlilik, milliyetçilik gibi kavramları ön plana alabileceğini ben düşünmüyorum. Her şirket gibi Fiat da kar amacı güdüyor ve bu karı şu anda ona sağlayacak adres Türkiye. Başaran’ın dediği gibi teşvik olsun olmasın Fiat, Türkiye’deki ağırlığını artırmak zorunda, sözü geçen modeli üretecek, bence üretimde önemli bir yol da katetti. Başaran’ın toplantısından edindiğim izlenim bu.
Dolayısıyla Marchionne’nin yerli tanımı, ABD’ye doğum yapmaya gidenlerin İtalyan versiyonu. Ana-baba, dayı, hala, enişte cem-i cümle Türk, çocuğun pasaport Amerikan...
Bir malın yerli olabilmesi için, o malı üstünde yüzde 100 kontrolün Türk firmalarında olması gerekir. Fikri mülkiyet, marka sahipliği, yerlilik oranı, hepsi önemli olmakla birlikte bir detaydır. Bugün, Türkiye’de bir yabancıya sormadan, ondan icazet almadan üretim yapabilen BMC, Temsa, Karsan gibi iki üç firma var.
Doğrusu hangisi?
Eğer ticari bir iş yapıyorsanız, işin doğrusu en fazla kar ettiğinizdir. Yani bir mal/sermaye yüzde 100 yerli olacak diye bir kaide yoktur, gerek de yok. Minicargo projesi, Türkiye için çok önemlidir. Fakat, fikri mülkiyet hakları Tofaş’ta olmasına rağmen ona Türk diyebiliyor musunuz? Ya da Türk demeli miyiz? Bence hayır. Bu soruya hayır cevabı vermek başka, o ve ona benzer modellerin sayısının artması için çalışmak başka...
Ama, geçmişten ya da mevcut üretimden hiçbir farkı (üretime ait detaylar hariç) olmayacak bir modele yerli elbisesi dikilmesi de gereksiz kaçıyor? Israrla vurgulamak istediğim bir konu var. Ankara, çok acil olarak teşvik yasalarını devreye almalı. Avrupa’nın içinde bulunduğu durum bizim için önemli bir fırsat. Biz ortamı yaratalım, istihdamı, katmadeğeri yaratalım da gelen ister Hindu olsun, ister Aborjin...