Otomatik bilgi değişimi

Bumin DOĞRUSÖZ
Bumin DOĞRUSÖZ HUKUKA GÖRE [email protected]

Küreselleşme, ülkelerin vergi mevzuatlarındaki farklılıklar, finans piyasalarındaki teknolojik gelişmeler neticede sermayenin rahat hareket edebilmesini sağlamış, dolayısıyla vergi mükellefleri de düşük vergi yükü olan ülkelere yönelmiştir. Sermayenin bazen gizlenmek istemesi, bazen de ülkemizdeki gibi kur farkı vergilemesinin sermayeyi aşındırması gibi faktörler de bunda rol oynamıştır. Ülkelerin bilgi saklaması ve finansal bilgileri paylaşmama eğilimleri de bir başka faktör olarak karşımıza çıkmıştır.

Bu durum ise, bir yanda gelirlerin çok düşük oranda vergilendirilmesi ya da hiç vergilendirilmemesi öte yanda ise bazı ülkelerin vergi gelirlerinde aşınma sonuçlarını doğurmuştur. Ayrıca bu durum terörün finansmanı ve suç gelirlerinin aklanması ile mücadeleyi de olumsuz etkilemiştir.

Bu konu özellikle 2001 yılında Amerika’dan başlayarak yayılan finansal kriz sonrasında daha çok tartışılmaya başlanmıştır. Tarihçe ile fazla uğraşmayıp günüme gelirsek, bu konudaki sakıncaları özellikle vergi gelirleri aşınan ülkeler lehine gidermek amacıyla iki önemli anlaşma ortaya çıkmıştır. Bunlardan birincisi Amerika tarafından diğer ülkelere kabul ettirilen ve Amerikan vatandaşlarının dünyanın her hangi bir yerindeki gelir ve gelir kaynaklarının Amerika tarafından izlenmesini amaçlayan FATCA (Foreign Account Tax Compliance Act) anlaşmasıdır. Diğeri de OECD tarafından geliştirilen hem Avrupa Birliği (AB) hem de OECD üyesi ülkeler arasında imzalanan “Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi”dir.

Türkiye, her iki anlaşmayı da imzalamıştır. İki anlaşma da ülkeler arasında ayrı ayrı yürürlüktedir. Amerika, AB ve OECD ülkelerinin sözleşmesine katılmamış kendi anlaşmasını yürütmeyi tercih etmiştir. Biz bu yazımızda kısaca sözleşme olarak anacağımız Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi’nin Otomatik Bilgi Değişimi (kısaca OBD) düzenlemelerini aktarmaya çalışacağız. OBD Eylem Planı'na katılan ülke sayısı 14 Kasım 2017 tarihi itibariyle 106’ya ulaşmıştır.

OBD, devletlerin kendi ülkesindeki finansal kuruluşlardan bilgi edinip bu bilgileri yıllık olarak diğer üye devletlere otomatik olarak bildirmesi prensibine dayanmaktadır. Bu kapsamda Sözleşmeyi imzalayan taraf ülkelerin birbirleriyle yapacakları bilgi değişimi ile vergiden kaçınmanın önlenmesi amaçlanmaktadır.

Türkiye bu sözleşmeyi 3.11.2011 tarihinde Cannes’te imzalamıştır. İmzalanan sözleşme TBMM tarafından 7018 sayılı Kanun ile uygun bulunmuştur. Nihayet sözleşme uygun bulma Kanunu ve usul kuralları gereğince 2017/10969 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ve bazı çekince ve beyanlarla onaylanmıştır. Netice olarak, Türkiye’de OBD kervanında yerini almıştır.
Türkiye OBD’yi sadece gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin konusuna giren gelir ve faaliyetler için kabul etmiştir. Gümrük vergisi hariç diğer vergiler ve kanunla kurulu sosyal güvenlik primleri açısından diğer ülkelere yardımcı olmama hakkını saklı tutmuştur.

Esasen, mevcut durumda da ülkeler, aralarında imzalanmış çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarına dayanarak ülkeler karşılıklı olarak bilgi değişimi yapabilmektedirler. Ancak gerçekleştirilen bilgi değişimi çoğunlukla talep üzerine gerçekleşmekte, bir vergi idaresi şüphelendiği bir durum olursa diğer vergi idaresinden bilgi talep etmektedir. OBD dışındaki yöntemlerden talep üzerine bilgi değişimi, bir devletin başvurusu üzerine başvuruda bulunulan devletin gerekli bilgileri edinip diğer talepte bulunan devlete iletmesini ifade etmektedir. Kendiliğinden bilgi değişimi ise Sözleşmenin tarafı olan bir devletin diğer devlete belirli durumlarda herhangi bir talep olmaksızın belirli bilgileri gördüğü gereklilik üzerine göndermesini ifade etmektedir. Sözleşmede bu konular da OBD’den ayrı olarak düzenlenmiştir.

Görüleceği üzere talep üzerine veya kendiliğinden bilgi değişimi, esasen taraf devletlerden birinin vergisel açıdan önemli bir durumdan haberdar olmasını ve bunun sonucunda karşı taraf ile sadece bu durum ile ilgili bilgilerin paylaşılmasını içermektedir. Yani mutlaka tetikleyici bir durum gerekmektedir.

OBD ise bilgilerin dönemsel ve düzenli olarak ve tetikleyici her hangi bir nedene dayalı bir talep olmaksızın ilgili ülkeye raporlanmasıdır. Bu husus sözleşmenin 4. maddesinde “taraflar sözleşmenin kapsamına giren vergilere iç mevzuat hükümlerinin yürütülmesi veya uygulanması ile ilgili olduğu öngörülen bilgileri değişime tabi tutacaklardır” denilmek ve 6. maddede ise “bilgilerin konu kategorileri itibariyle ve ülkelerin aralarında belirleyecekleri yönteme göre otomatik olarak değişime tabi tutulacağı” vurgulanarak belirtilmiştir.

6. maddede belirtilen karşılıklı anlaşma yoluyla belirlenecek olan yöntemler “Mali Hesaplar ile İlgili Bilgilerin Otomatik Olarak Değişimine İlişkin Yetkili Otorite Anlaşması” ile belirlenecektir. Bu anlaşma karşılıklı anlaşma şeklinde olabileceği gibi çok taraflı da imzalanabilmektedir.

OBD ile bir ülke mukiminin (vergi kanunları açısından o ülkede ikamet eden kişi veya kurumun) diğer ülkedeki finansal kuruluşlarda bulunan hesapları hakkındaki bilgiler her yıl otomatik olarak ve standart bir şekilde ilgili kişinin mukim olduğu ülkenin mali idaresine bildirilecektir. Bir örnek vermek gerekirse; anlaşmanın devreye girmesi ile beraber bir Türkiye mukiminin İsviçre’de bir bankada bulunan hesabı ve bu hesaba ilişkin bilgiler her yıl Türk Maliye İdaresi’ne bildirilecektir. Aynı şekilde bir İsviçre mukiminin de Türkiye’de herhangi bir finansal kuruluşta bulunan hesabına ilişkin bilgiler her yıl İsviçre Mali İdaresi'ne bildirilecektir. Dünya giderek küçülmektedir.

(Gelecek yazımda da bu konuya devam edeceğim)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Konaklama Vergisi 29 Ekim 2019
Değerli Konut Vergisi 22 Ekim 2019
Yenileme Fonu… 15 Ekim 2019