Osmanbey tekstilcileri ne yapabilir?
Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği (OTİAD) yöneticilerinin yaptıkları "değerlendirme" toplantısını izledim. Gözlemlerimi ve düşüncelerimi kamuoyu ile paylaşacağım. Neler düşündüğümü anlatabilmem için bir günlük köşe yazısının sınırları yeterli olmuyor.Teknik olarak uygun olmasa da, 20 Kasım 2008 Perşembe, 22 Kasım 2008 Cumartesi ve 27 Kasım 2008 Perşembe günlerindeki yazılarımda bu konu üzerindeki düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
Bir "değerlendirme" yaptığımızda iki adımın birbirini tamamlaması gerekir: Birincisi, kullandığımız "ölçüler" ikincisi de o ölçülere dayalı "yorumlarımız".
Önce düşüncelerimi size iletmenin aracı olan DÜNYA Gazetesi ile ilgili ölçülerimizi paylaşalım: Bu gazete bir "ihtisas gazetesi". Bir yaygın gazetenin "kavramlaştırmasından" farklı biçimde konuları ele alması, değerlendirmesi gerekiyor.
Gazetemizin ikinci özelliği "abone tabanlı" olması. Gazetemiz, bayilere kadar giderek satın alınmaz; o sizin ofisinize, elinizin menzili altını ulaştırılır. Sizin için "zaman kazacının" ne anlama geldiğini bilir.
Sözünü edeceğimiz bir başka özelliğimiz, en önemli yanımızdır: Harcanabilir gelir düzeyi yüksek, kurumları işleyen toplumlarda "erişebilirlik" yaygın, derin ve yoğun olduğu için tüketim kalıplarını yönlendirmede "mesaj iletimi" etkili bir araçtır. Bizim gibi gelişme aşamasında olan, harcanabilir gelir düzeyi çok yüksek olmayan ülkelerde ise müşteri ile ortak olmanın etkili yolu "interaktif ilişkidir". Bu gazete yaygın biçimde haberin mutfağında olan insanlarla "interaktif ilişkilere" dayalı bir yayın politikası izler.
Gazetemizin bir başka özelliği küçük bir "aile işletmesi" olması nedeniyle; tek dayanağı "okurun sağladığı imkanlarla" yaşamaktatır; yan destekleri yoktur. Bu da, "okur sadakatini korumaya" özen göstermesi ile mümkündür. Herkese, her şeye "eşit mesafade durma ilkesine" gölge sadakati ile uyma zorundadır. Bir adım ötesinde "rollerin mutlakiyeti ilkesine" uymadan bu gazeteyi uzun soluklu bir araç olarak yaşatmak mümkün değil.
Darwin'in dediği gibi, "…canlıların uzun ömürlü olanları en akılları olmadığı gibi, en güçlüleri de değildir. Uyum yeteneği en yüksek olanlarıdır". Bu gazete, iş çevresinin faktör koşullarında, talep koşullarında, karşılıklı-bağımlılık ilişkilerinde ve rekabet stratejilerindeki değişmeleri dikkate alarak yayın yapmak zorundadır. Bugünün koşullarında gazetenin "bilgi iletmesi" tek başına anlamlı değil. "Kirli bilginin" piyasaya alabildiğine yoğun sunulduğu günümüz koşullarında, gazetemizin temel görevi, "arındırılmış bilgi aktararak; öğrenmeyi kolaylaştırıcı" bir araç olmadır.
Bir bilgi işçisi, bilgilere ulaşır; onları derler; çapraz ilişkilere dayalı analiz yapar; kirlilikten arındır; anlaşılmasını kolaylaştırıcı bir "sunum paketi" hazırlar ve gazete aracılığı ile okuyucuya iletir ve onu geniş kamuoyu ile "paylaşır". Bu paylaşma sürecinde, bilgi işçisi de "kendine fren koyma ilkesi" nedeniyle "kimliğini" belirleyen "kurallara" uyması gerekir. Yazdığımız yazı, "güncelin tuzağına düşmemelidir; konjonktür algılamalarının ötesinde eğilimlerin ne yöne gittiğini anlatmaya yönelik olmalıdır." Böyle bir yazı, "on yıl sonra bir kitaba girebilecek varsayımlara dayalı zihni modelle" hayat bulmuş olmalıdır. Ayrıca, "herkese hoş görünme" sevdasına kapılmamalıdır. Şark kurnazlığının ölçüsü olan "kendi öz gerçeğini, hayatın gerçeği önüne koyma" tuzağına yakalanmamalıdır.Yazılar "hoşa gideni değil; uzun dönemli geleceği güven altına alacak olan dinamikleri" açıklama gayretinden ödün vermemelidir.
Düşüncelerimizi yazı ile anlatırken; güç kullanmanın temel ilkeleri bizi de sınırlar. Güçlerimizin sınırlarını bilmek, güçlerimizi kullanacak zamanı iyi seçmek ve gücü kullandıktan sonra olası etkilerini iyi hesaplamak zorundayız.
Osmanbey tekstil ve hazır giyimcileri
Oldukça uzun bir giriş yaptıktan sonra, kendilerini "… Türkiye'nin ve İstanbul'un en prestijli alış-veriş merkezlerinden biri olan Osmanbey piyasası, 40 yıla yaklaşan geçmişi ile ülkemizin köklü ve gelişen tekstil ve hazır giyim sektörünün dikkate değer bir merkezi olma özelliği taşımaktadır" diye tanımlayan, OTİAD'da örgütlenen insanlarımızın ülkemiz için ne anlam ifade ettiklerini tartışabiliriz.
Büyük bir bölümü kendi markasıyla üretim yapan 4 bin firmayı barındıran Osmanbey tekstil ve hazır giyimcilerinin "birikim yeteneklerini korumaları ve uzun dönemli geleceklerini güven altına almaları" için ne yapmaları gerektiğini irdelemek için şu beş sorunun yanıtlarını aramalıyız:
· Osmanbey'deki işletmelerin yapısal ve ekonomik özellikleri uzun soluklu bir yürüyüş için yeterli midir?
· Osmanbey'de bir "yığılma" mı var; bu yığılma "sinerji yaratan kümelenmeye" dönüştürülebilir mi?
· Osmanbey tekstil ve hazır giyim işletmelerinin "rekabette şans eşitliğini" sağlamak için kamu yönetiminin sorumlulukları nelerdir?
· OTİAD üyelerinin "piyasa yapıcısı kuruluşlar" çevresinde örgütlenerek "rekabet edebilir ölçek yaratma" ihtiyacı var mıdır?
· Osmanbey tekstil ve hazır giyim üreticileri "krizi ve kriz sonrasını" nasıl yönetmeli?
İlk iki sorunun irdelemesi, 22 Kasım 2008 Cumartesi günü yayınlanacak yazıda yer alacak.