Osman Benzeş'in Merzifon serüveni

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Osman Benzeş'i tanıyalı epey zaman oldu. Değişik kişiliği, inkar edilemez girişimciliği, kendini ifade etme tarzı ile sıradan biri değil.

Anadolu'da yatırım yapacak yer arayışına girdiğinde Merzifon üzerinde odaklandı. Osman Benzeş ile çok daha eski arkadaş olan Osman S. Arolat'la yatırımın yeri, zamanlaması ve uzun soluklu olup olmayacağı konusunu çok tartıştık. Düşündüklerimi ve anlattıklarımı Arolat'ın kendisine aktaracağını biliyordum.

Karşılaştığımız zaman da, yatırım heyecanını kırmamak için çoğu zaman üstü örtük, kimi zaman da olanca açıklığı ile düşündüklerimi kendisine aktardım.

Bir özel girişimci yatırım yaparken, yatırım kararını verip uygulamaya başlayana kadar "doğru bildiklerimi" ısrarla söylemeyi profesyonellik erdemi sayanlardanım. Yatırımcı kararını verdikten sonra, "…dedim-dedi" söylemini sakıncalı bulurum. Sonunda paranın sahibi olan kararını vermiştir; o paradan elde edeceği sonuç kendisini ilgilendirir. Profesyonel sorumluluk, yatırım aşamasından sonra kendisine bütün gücümüzle destek olmayı gerektirir.

Benzeş'in Merzifon tesislerini temel atma aşamasından üretimin devreye alınması ve daha sonraki gelişmeleriyle yakından izledik. Ankara'nın doğusuna ne zaman geçilse, uğrayıp yetkililerden gelişmeler hakkında bilgi aldık.

Anadolu yatırımlarının öteki yüzü

Geçen hafta Merzifon ve Çorum gezimizde ilginç bir rastlantı oldu. Silverline tesislerinde iş insanları ile yapılan toplantıya Osman Benzeş de katıldı. Açık tartışma ortamında, Anadolu'ya yapılan yatırımların öteki yüzünü öğrenmek istedim.

Anadolu'da yapılan yatırımlarda ortaya çıkan önemli gerçeklerden biri, yöre insanının üretim ve zenginlik özlemi idi. Benzeş, "…buraya geldiğimde yerleşik iş insanlarından kaymakama, belediye başkanından sivil toplum örgütlerine ve sokaktaki insana kadar herkesten sıcak bir karşılama, gönülden bir destek gördük. Yöre insanının yakın ilgisi, üretmeye ve zenginlik yaratmaya olan büyük özlemini yansıtıyordu" diyordu. Bu saptama, yörenin önde gelen iş insanları tarafından da onaylanıyordu.

Merzifon'daki iş insanları, Anadolu'daki yatırımların "sosyo-kültürel katkılarının" göz ardı edilmemesini istiyor. Benzeş'in, "…burada sanayi üretimi insanları değiştirdi. Silik ve çaresiz insanların özgüveni arttı; insanlarımız dik durmasını öğrendi. Hepsinden önemlisi, binlerce yıldır tekrarlanmış, çağın gerisinde kalmış iş yapma tarzının dışına ilk kez çıkarak, başka biçimde işlerin yapılabileceği, aileye katkı sağlanabileceği öğrenildi" saptaması da destek buluyordu. Silverline yetkilileri, "…yörede ilk kez bir halka açık şirkete sahip olduk" eklemesini yaparak, sosyo-kültürel bağlamın, bir de ekonomik bağlamı olduğunu anımsatıyorlardı.

Tarım dışı üretimin öncüleri olan tesislerin, yaygın eğitime ayırdıkları zaman ve kaynak da üzerinde özenle durulması gereken bir başka katkı. İnsanların el becerileri geliştirilirken, onlara vardiya düzeni, bant disiplini, kolektif üretim sorumluluğu da öğretiliyor. Tarladaki üretimden, fabrika üretimine geçiş köklü bir algılama ve kültür değişmesi gerektiriyor. Anadolu tesisleri, başka toplumların 300 yılda tamamladıkları böylesi bir kültürel değişim ve dönüşümün de öncülüğünü yapıyor.

Komşuluk etkisi

Anadolu' ya giden yatırımların bir başka katkısı, "komşuluk etkisi" diye tanımladığımız "görgüye dayalı gelişme" yaratması.Görgüye dayalı eğitim, bir yandan üretim verimi artırırken; öte yandan yaşam kalitesini yükseltiyor. Benzeş, kadınlara hijyen konusunda eğitim verdiklerini, meme kanserini erken teşhis eğitimi yapıldığını, fabrika içi evlenmelerin arttığını anlatıyor. Bu anlatılanlara ertesi gün tanıklık ediyoruz: Tesisleri gezerken üst katta bir müzik sesi geliyor. Merdivenleri tırmanıp kapıyı açtığımızda iki öğretmenin yaşları beş altı arasında çocuklara dans öğrettiğini görüyoruz. Çocukların neşe içinde oynaması, bir üretim tesisinde böylesi bir imkanı bulmaları bin yıllık Anadolu tarihinde özel kesimin özverili bir katkısı olarak algılanmalı.

Toplantıya katılanlar, kadınların iş yaşamına girişin Anadolu'nun derinliğine kök salan büyük devrim olduğunu söylüyor. Bu devrimin yaratılmasında Anadolu'ya gitmiş olan yatırımcıların katkısı olarak tarihi düşülen not olmalı.

Üretim sadece miktarlar, ciro rakamları, borçlar, alacaklar, dönüşüm maliyetleri ve işlem maliyetlerinden ibaret değil. Üretim, aynı zamanda insanın hayata bakışındaki değişme, tüketim kalıbındaki farklılaşma, yaşam biçimindeki gelişmedir… Anadolu'da yatırım yapanların böylesine önemli görevler yaptıklarını da unutmamak gerekiyor… Siz ne dersiniz, bütün bu anlatılanlar aşırı değerlendirme, bir abartı mı; yoksa ülkemizin öz gerçeği mi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar