OSBDER'in genel kurulunda…

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Organize sanayi bölgelerini çatısı altında buluşturan iki ayrı kuruluş var: Biri, yasa ile oluşturulan Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kurulu (OSBÜK), diğeri OSBÜK'ten ayrılanların gönüllü kuruluşu Organize Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER).

Neden iki ayrı kuruluş sorusuna girmeyeceğim. Sadece şu farkı belirtmekle yetineyim: OSBÜK kurucular ve yönetim şekli bakımından TOBB bünyesindeki odalarla birlikte kamu ağırlıklı bölgeleri kapsıyor. OSBDER ise esas olarak sanayicilerin girişimiyle kurulan bölgelerin örgütü.

OSBDER'in 2. Olağan Genel Kurulunu (14 Mayıs) izledim. Başkan Hüseyin Kutsi Tuncay'ın daveti üzerine kısa bir ekonomi değerlendirme konuşması da yaptım.Ama, önemli olan OSBDER'e üye bölge temsilcilerinin konuşmalarında dile getirilenler, sorunlar, talepler.

Bunlarla ilgili notlarımı aktarmadan önce OSBDER'i kısaca tanıtayım: Derneğe 23 OSB üye: Ankara Anadolu, Ankara Başkent, Bursa Demirtaş, Tekirdağ Çerkezköy, İstanbul Dudullu, Kocaeli Gebze, Hatay İskenderun, İzmir Atatürk, Sakarya (I), Manisa, Bilecik (I), Gebze Plastikçiler, İzmir Bergama, Gebze (V) Kimya, İzmir Tire, İzmir Aliağa, İzmir Kemalpaşa, Tuzla Mermerciler, Bursa Yenişehir, Gebze İMES (VI), Kırıkkale, İzmir Ödemiş.

Sanayi stratejisi

OSBDER'cilerin ekonomi teorisi şu:

"Türkiye 21.Yüzyılın koşullarına ve kısıtlarına uygun, yeni bir sanayi stratejisini başarıyla hayata geçirerek dünya ekonomileri arasındaki rekabetçi konumunu ileri taşımalıdır.Üretiminde iç tedarik bileşenini artıran üretim odaklı, istihdam ve katma değer yaratan ve ihracat yapan yeni bir sanayi politikası yapılanmasına ihtiyaç vardır."

Başkan Tuncay'ın genel kurulu açış konuşmasında kurduğu bu cümle, bugün ekonomiyi yöneten siyasi ve bürokrat kadronun ekonomi politik alanda eksik bıraktığı bir alanı ve ihtiyacı işaret ediyor: Sanayinin planlanması.

Adına ister strateji, ister yol haritası diyelim, sonuçta hepsi planlamaya çıkar. Böyle bir talebin sanayiciden gelmesi de konunun ihtiyacın stratejik değerini artırır.Türkiye'de tartışılmaya başlanan OSB sorunu bile tek başına plan veya strateji yokluğunun kanıtı.

Sorunlar

Temel sorunlardan birini Başkan Tuncay'ın konuşmasından özetliyorum:

"Ülkemizde bulunan 262 OSB'nin 148'índe bir veya birden fazla sınai tesis faaliyette. OSB'lerdeki toplam parsel sayısının yüzde 50'den fazlasında üretim yapılmıyor. Bu durum, OSB'lerin çoğunun tabela OSB olduğunu gösteriyor. Bugün OSB'lerde yatırım yapmanın hiçbir avantajı kalmadı."

İşte, dağa taşa, olur olmaz yöreye OSB kondurmanın sonucu bu. Kim sorumlu; oy peşindeki siyasetçi mi, rant peşindeki yerel iş çevreleri mi, her ikisi birden mi, önlerine gelen her OSB projesini pek de sorgu sual etmeden onaylayan Sanayi Bakanlığı bürokrasisi mi? Belki de hepsi zincirleme sorumlu!

Başka? Genel kuruldaki konuşmalardan şu notları almışım:

OSB'lerde Gelir Vergisi bağışıklığının kaldırılması ihtimalinden kaygılılar. Elektrik Enerjisi Fonu'na yaptıkları yüzde 4 oranındaki ödemeye karşılık hiçbir hizmet almamaktan şikâyetçiler.

TEİAŞ'ın aldığı sistem kullanım ücreti OSB'lerin belini büküyor. Sadece İskenderun yılda 2 milyon dolar ödüyor. Bu kesintiler ya tümüyle kaldırılsın ya da sınırlandırılsın isteniyor.

İstihdam sorununun ciddiyetini kabul ediyorlar. Ancak halen 43 milyar TL'yi bulan İşsizlik Fonu'na kesintilerin OSB'lere yük oluşturduğunu bu nedenle azaltılmasını ya da istihdam artışında kullanılmak üzere pay verilmesini savunuyorlar.

Yıllardır yönetmelik ve kararnamelerle yönetildikten sonra 2000 yılında çıkarılan OSB yasasını, gelinen noktada yetersiz, eksik, yanılgılı ve Türkiye koşullarına uyumsuz ve yasaklayıcı buluyor, yeniden düzenlenmesini istiyorlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013