OSB'ye dönüşebilir mi?

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

 

 

Türkiye'nin ikinci büyük mobilya üretim merkezi diye bilinen Ankara Siteler'den söz edeceğim; ama önce bir sektör analizi. Türkiye'nin mobilya sektörü çift karakterli; endüstriyel mobilyada başı, üretim süreçlerinde konvansiyonel bilgi ve teknolojiyle çalışan " küçük-orta" ile ve "orta-büyük" aralığındaki işletmeler çekiyor. Geride, "atölye" çapında, geleneksel üretim esaslı çalışan küçük aile işletmesi çoğunluğu var.
Sektör endüstriyel karakteriyle ileriye, geleneksel karakteriyle de "bulunduğu konuma" bakıyor; muhafazakâr! Başka bir ifadeyle, sektörün toplam işletme yapısı bir kanadıyla gelişme yolunda aldığı nispî mesafeyi, diğer kanadıyla çözülememiş "kök" sorunların kaynağını açıklıyor.

Daha önce "Kobiden" ekimizde de yazmıştım. Sektörde 249 ve üstü çalışanlı işletme sayısı 41; bunlar "orta-büyük" ölçek aralığında. 99 ve üstü çalışanlı 130, 50 ve üstü çalışanlı 274 "küçük- orta" işletmeyle birlikte "otomasyona dayalı endüstriyel üretim gücü" taş çatlasa toplam 445 işletmeden ibaret. Sektörün "geri bölgesini" geleneksel üretime yaslanan 33 bin 582 küçük aile işletmesi oluşturuyor.

Bu işletme yapısı mobilya sektörünün 3 "kök" sorunundan biri. İkincisi verimsizlik, üçüncüsü de Ar-Ge bilincinin neredeyse sıfır oluşu. Sektöre egemen küçük ölçekli "aile işletmeleri" düşük verim sorununun kaynağı. Ortalama yüzde 40'larda dolaşan kapasite kullanım oranları verim sorununu tek başına açıklamaya yetiyor.
Sektör konvansiyonel bilgi, teknoloji ve otomasyon donanımlı orta-büyük işletmeler dahil Ar-Ge faaliyetinde âdeta yok! Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 1 Ağustos 2008-26 Temmuz 2012 tarihleri arasını kapsayan kayıtlarına göre, çeşitli sektörlerde 163 işletme Ar-Ge merkezi kurmak için başvurmuş. 134 işletmeye yetki verilmiş. Mobilya sektöründe yetki verilen merkez sayısı 1.

İlk toplu bölge

Ankara'nın ünlü Siteler bölgesi, İstanbul'dan sonra Türkiye'nin ikinci büyük mobilya üretim ve ticaret merkezi diye biliniyor. Oluşma tarihi 1960'lı yılların başına kadar gidiyor. Yanlış bilgi vermeyeyim;  büyük olasılıkla Türkiye'nin ilk toplu üretim bölgesi. Bu sadece tahmin!

Ama, kesin bilgi şu: Siteler, belirli bir sektörde toplu üretim bölgesi hâlinde oluşurken, Türkiye'de sanayi bölgesi denince akla oto tamircileri, küçük dökümcüler vb. "zanaatkârların" kümeleştiği mahaller gelirdi. Organize sanayi bölgesi (OSB) kavram olarak ekonomi ve siyasi icraat kayıtlarına girişi, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (BBYKP) sayesindedir.

Bugün ülkenin çeşitli yörelerinde konuşlu 260 civarındaki OSB de varlığını, 1980'li yıllardan itibaren adım adım "katledilen" planlı kalkınma kavram ve icraatına borçludur. BBYKP ve devamı, sanayileşmeyi ekonomik ve sosyal "kalkınma" idealinin merkezine oturtmuştur.

OSB kavramı 1896'da İngiltere'de 1899'da ABD'de tekstil sektörlerinde uygulamaya girdi. 60 yıl sonra da Türkiye'de "politik ekonomi"nin temel kalkınma unsurlarından biri olarak benimsendi;  plan belgelerine, hükümet programlarına yazıldı.

Sektörel toplulaşma sürecinin ilk ve "nahif" modeli olarak Siteler plansız ve biçimsiz oluşmuş bir sanayi bölgesi. Kaderi, belediyle başkanlarının insafına terk edilmiş. Alt yapısından üretim ve satış birimlerinin fiziki konumlanmasına, giriş çıkışlarına kadar uzanan ciddi ve büyük sorunları var. Statüsü belli değil.

Buna karşılık, ana ve yan sanayi dallarında yaklaşık 6 bin işletmeye, tahminlere göre, 30 bin kişi civarında doğrudan istihdam hacmine sahip. İşletmeler küçük ölçekli, atölye tipi geleneksel üretim ağırlıklı. Mevcut yapısıyla Siteler'i OSB'ye dönüştürmek çok zorlu bir planlama ve çalışmayı gerektiriyor. Ama, gelişmesi isteniyorsa en azından ıslah OSB olmalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013