OSB'ler uygun başlangıç noktasıdır

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in saptamasını daha öce bir yazıda paylaştım. Yeri geldi bir kez daha tekrarlayacağım: “Sorun, sadece birey beyninin olgunlaşması değil, grup beyninin de olgunlaşması gerek. Bize ait olan beyin ile ait olduğumuz grubun görünmeyen toplam beyni önemli. Toplumlarda binbir nicelik ve nitelikte grup var. Bunlar iki kişi de olabilir, iki milyon kişi de! Sabah kalkayım mı, kalkmayayım mı diye düşünüyoruz. Bu bizim beynimizde oluyor. ‘Bir dakika daha uyuyayım’ dedikten sonra bize ‘Ama büyükannem ne der?’ dedirten grubun beynidir.” Ülkemizde grup beynini olgunlaştırma ihtiyacı var mı? Varsa ne yapmalıyız? Açık ortamlarda, özgür, korkusuz tartışmalar yapmalıyız. Aklımızı bir inanca, bir ideolojiye, yerleşik doğruya, kalıp düşünceye, kör inanca, ezberlere, küçük çıkarların cazibesine emanet etmemeliyiz.

Yakın geçmişten bir örnek 

Bildiklerimiz ile söyleyebildiklerimiz arasındaki makasın açıklığı ile ölçülebilen “dürüstlük yolunda” ilerlemeliyiz.. Beyinlerimizi olgunlaştırmanın “gerek şartlarından biri”, gelecek inşa etme iddiası olan liderlere sahip olmadır. Yakın geçmişten bir örnek verelim: İsrail Bilim Akademisi, “Yabancı Düşmanlığı ve Ötekini Kabullenme” konulu bir toplantı düzenliyor. Toplantıya İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivin de çağrılıyor. Cumhurbaşkanı toplantıdaki konuşmasında İsrail toplumunun hasta olduğunu ve tedavi etmek gerektiğini itiraf etmenin zamanı geldiğini söylüyor. Ekliyor: “İsrail’ deki Araplar ve Yahudiler arasında gerginlik had safh aya ulaştı. Tarafl ar arasındaki ilişki en düşük seviyede seyrediyor. Şiddet hastalığı tüm alanlara nüfuz etmiş durumda. Şok edici şiddet olaylarına şahit olduk. Statlarda, sosyal medyaya, hastanelerde ve okullarda da şiddet var. Bizler insan olmayı mı unuttuk? Konuşmayı mı unuttuk?” Liderliğin gerçek göstergelerinden biri “sorunlarla yüzleşebilme özgüveni”dir. 

Son günlerde imalat kesiminin kalbi Organize Sanayi Bölgeleri’ nden değişik sinyaller geliyor. OSB’lerde işlerini tasfiye edenlerin, bekleme moduna girenlerin, iflas ertelemesi isteyenlerin, odak değiştirme arayışını sürdürenlerin sayılarının hızla arttığı söyleniyor. 
OSB’lerdeki gelişmeleri görmezden gelmek gibi bir tutumu benimseme lüksünüz yok. İki yoldan birini tercih edebiliriz: “Kol kırılır yen içinde kalır” geleneksel anlayışını benimser; morallar bozulmasın diye olup bitenleri ilkesiz gizlilik ardında saklar, bekle- gör yaklaşımını benimseyebiliriz. İkinci yol, ülkemizde gerçek anlamda envantere kolaylıkla erişilebilecek yegane örgütlü alanlar olan OSB’lerde sağlıklı veriler üretip, analizlerimizi açık tartışma ortamlarına taşıyabilir; “öngörme ve önlem alma disiplinini” harekete geçirebiliriz. 

Sorunları açık ortamlarda tartışmıyorsak... 

Hiç kuşkunuz olmasın ki ikinci yolu benimsemek her zaman toplumun zararını daha da büyütmüştür. Sorunları açık ortamlarda tartışmıyorsak, bildiklerimizle söyleyebildiklerimiz arasındaki makas açılır, her adım bizi dürüstlükten uzaklaştırır; çözümleri geciktirir maliyetlerimiz çığ gibi büyür. 

OSB yönetimlerinin,bugünkü koşulları net bilgilerle açık tartışma ortamlarına taşıması Yeni Türkiye Projesi’ni hayata taşımak için çok uygun bir başlangıç noktası olacaktır. Ekonomimizin bel kemiğini oluşturan üretim kuruluşlarının toplandığı mekânlardır OSB’ler. OSB’lerle ilgili “gerçekçi açıklamalar” aynı zamanda liderlik özgüvenin de göstergesi olacaktır. 

Gerçeği saklamak, durumu olduğundan farklı göstermek, ilkesiz gizliğin tuzağına düşmek geleceğimizi ipotek altına alır. Gelin, aşırı ve noksan değerlendirmenin tuzağına düşmeden sorunlarımızı tartışalım, çözüm arayalım ki bireysel beynimiz kadar grup beynimiz de olgunlaşabilsin!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar