Örtülü tarımda önemli avantajlarımız var

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

PERFORMANS VE YÖNETİMİNİ / Rüştü Bozkurt Gıda ve diğer temel madde fiyatlarında hızlı yükseliş, geçerli zihni modellerin varsayımlarını değiştirdi; şimdi yeni varsayımlarla yeni zihni modellerin oluşturulduğu bir aşamaya gelindi.Bu nedenle alternatif üretim alanlarından biri olan örtülü tarımla ilgili ulaşabildiğimiz bilgileri daha önceki iki yazıda sizlerle paylaştık.Bu yazıda örtülü tarımda ülkemizin bazı avantajlarına değinmek istiyoruz. Önce bizleri ilgilendiren bir saptamayı anımsayalım: Deutsch Bank Baş Ekonomisti Prof. Norbet Walter'ın açıklaması gazetemiz DÜNYA'da 28 Nisan 2008'de yayınlandı. Gıda fiyatlarındaki artışa gönderme yapan Walter, AB'nin Türkiye'de kırsal kesimdeki nüfusu yüzde 34'lerden yüzde 8'lere indirme talebini farklı bir açıdan değerlendirdi: "Bence artık konu bu şekilde düşünülmemeli. İnsanlığın makul ve uygun fiyatlarla beslenebilmesi için her karış toprağın ekilmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Gıda fiyatlarının nasıl arttığını gören herkesin tarım konusunda deneyimli, toprağı olan ülkelerin birliğe girmesine sevinmesi gerekir. Çünkü bu, bizim giderek daha da yokluğu çekilen tarım ürünlerini arz eden taraf olmamız anlamına gelir. Bu şekilde önemimiz artar. Bu sadece Türkiye için değil, Romanya ve tarım odaklı bir ülke olan Polonya için de geçerli". ABD'de tarım, ormancılık ve hayvancılık gibi bütün tarımsal alanlarda elde edilen gelirin, ilk dört büyük şirketin geliri kadar olmadığı ünlü ekonomistlerin kitaplarına yansımıştı. Konuyu yakından izleyen ihtisas yayınları 13.5 trilyon dolarlık ABD GSMH içinde tarım payının yüzde 1.4 olduğunu söylüyor. Bu yaklaşık 193 milyar dolar eder. Birçok kaynak da net tarım gelirlerinin son fiyat artışlarından sonra 77 milyar dolardan 92 milyar dolar düzeyine çıktığını belirtiyor. Toplam GSMH içinde tarımın payının düşük olması "tarımsal üretimi ihmal edelim" anlamına gelmez. Yanlış beklentiler yaratmamak için potansiyelleri iyi hesaplamak gerekir. Elimizin altındaki kaynağımız olan iklimi, toprağı ve suyu verimli biçimde kullanmak şart. O nedenle, küçük parçalara bölünmüş arazilerde, geleneksel tarım anlayışında ısrar ederek büyük sıçramalar yapmak imkansız. Gerekli teknolojiler kullanarak, daha yüksek gelir yaratabiliriz; elimizin altındaki kaynağı verimli kullanma temel ilkesini de ihmal etmemiş oluruz. Ülkemizin iklimi ve toprağı Türkiye'nin yüksek verim elde edilen modern sera yatırımı yapması için bir dizi avantajı var: 1. Ülkemizin çok bol olmasa da su kalitesi uygun. Başlangıçta profesyonellerine yaptırılacak analizlerle yola çıkılması, doğru sulama yöntemlerinin seçilmesi koşuluyla su sorunumuz büyük değil. 2. Ülkemizin coğrafi konumu iki eksende işimizi kolaylaştırıyor: Bu eksenden biri, lojistik maliyetleri açısından önemli bir konumdayız. Diğer eksen, bulunduğumuz coğrafyanın iklimi değişik ürünler yetiştirilmesine elverişli. 3. Ülkemizin avantajlarından bir diğeri, gelişmiş AB ülkelerine göre işgücü maliyetlerinin görece daha ucuz olması. 4. Değinilmesi gereken bir başka üstünlüğümüz, ülkemizin mikroklimatik özellikleri nedeniyle ısıtma maliyetlerinde daha ucuza örtülü tarım yapmanın mümkün olması. 5. Açık ve örtülü tarımda ışık miktarı yeterli. 6. Ülkemizin her yerinde jeo-termal kaynaklar var. Bu kaynaklar seraları ısıtmada kullanıldığında maliyet avantajı yaratabilir. Seralarda ısıtma maliyeti yüzde 20 ile 40 arasında değişmektedir. Seralar minimum 65 ile 80 derecede, saniyede 50 litre kaynakla ısıtılabilmektedir. Seracılıkta en büyük eksiğimiz altyapı yetersizliği, profesyonel anlamda gerekli büyüklükte, gerekli teknik donanıma sahip ve çağdaş yönetim anlayışını benimsemiş sera yönetimlerinin toplam içindeki payın azlığı. Modern seralar bildiğimiz geleneksel anlayışla yönetilecek işyerleri değil. İleri teknolojilerle donatılan işletme dönemlerinde "hassasiyet" gerektiren, sermaye-yoğun karakterde olan işler. Modern seralar klasik tarım işletmeciliğinden çok farklı bir "iş yapma tarzı" gerektiriyor. Bu işi yapacak olanlar, önce kendini, sonra da serada çalışan insanı yeni koşullara göre eğitmek zorunda. Modern seralar üretim felsefesi, zaman bilinci, ilkelere ve kurallara uyma disiplini, başkaları için en iyiyi üretme düzeyi gerektiriyor. Her şeyi güllük gülistanlık değil; ciddiyet olmadan modernleşme olmuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar