Ortalamalar gerçeğin üstünü örtüyor

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası [email protected]

Ekonomik ve finansal analizler yaparken ortalamaları kullanmaya eğilimliyizdir. Çünkü kolaydır, detay çalışma gerektirmez. Üzerine büyük büyük analizler yapmayı mümkün hale getirir. Eğer biraz daha fazla bilgi istiyorsak medyanı da kullanırız.

Böylece dağılımın çok sağında ve solunda kalan örneklerin etkisini bertaraf etmiş oluruz. Ama ortalama da medyan da anakütledeki farklılıkları yansıtmaz. Bu yüzden de analiz güdük kalır doğal olarak. Bu sebeple alt detaylara da dikkat etmek gerekir.

Herkesin enflasyonu başka

Mesela enflasyon hesabı yapılırken herkesin harcama sepeti aynıymış gibi düşünülür. Bunun sonucunda bütün Türkiye’den, farklı bölgelerden fiyatlar alınır ve ortaya sadece bir tane rakam çıkar. Enflasyon açıklandığında da çoğu zaman “bizim hissettiğimiz çok daha fazla” itirazları yükselir.

TÜİK’in yaptığı bazı çalışmalar bu konuda bir miktar yardımcı olabilir. Ülke nüfusunun gelire göre %20’lik dilimlere bölünmesi ve her dilimin toplam tüketim sepeti içinde hangi ürün ve hizmetin ne kadar yer tuttuğu bilgisi önemlidir.

Hanehalkı tüketim harcaması-2022 çalışmasına göre; en düşük gelire sahip %20’lik kesimin tüketim harcamaları içinde gıdanın payı %35.8’ken, en yüksek gelire sahip %20’de bu oran %16.6’dır. Gıda enflasyonunun manşet enflasyonun üstünde olduğu dikkate alındığında zaten düşük gelire sahip olan toplumun önemli bir kısmının alım gücünün daha hızlı eridiği ortadadır.

Diğer önemli bir fark da konut ve kirada. En düşüş gelirli %20’de bu kalemin payı %29.3’ken, en yüksek gelirli %20’de bu rakam %19.3’tür. İki kalemin toplamı ilk grupta %65.1’ken, yüksek gelirli grupta %35.9. Arada devasa bir fark var. Bu sebeple farklı ürünlerin fiyatlarındaki artışlar bu grupları aynı şekilde etkilemiyor. Ortalama bir değer olan manşet enflasyonda bize maalesef ve doğası gereği bu bilgiyi sunmuyor.

Gelir dağılımı

 Bir başka örnek de kişi başına milli gelir. Toplam üretimi nüfusa böldüğümüzde ortaya çıkan rakam kişi başına GSYH’yı verir. Burada da TÜİK her yıl “Gelir Dağılımı İstatistikleri” başlığıyla bir çalışma paylaşıyor.

2022 rakamlarına göre yine nüfusu %20’lik dilimlere böldüğümüzde en düşük gelire sahip %20’nin gelirden aldığı pay %6’yken en yüksek %20’nin aldığı pay %48’dir. 6’yla 48 arasındaki fark bu konuda pek yorum yapmaya fırsat vermiyor açıkçası. Türkiye’nin kişi başı geliri 12.500 dolara yükseldi haberi mesela yukarıdaki bilgiyi bize vermiyor.

Haliyle günlük hayatı anlayabilmek için daha derine inmek gerekiyor. Asgari ücret tartışmalarının yapıldığı bu günlerde bu rakamların da dikkate alınmasında fayda var. Ekonomik büyüme, kalkınma bir program uygulayarak akşamdan sabaha düzelmiyor. Çok uzun vadeli bir vizyonu ve bu vizyona da sadık kalınmasını gerektiriyor.

Gündemimiz Moody’s

 Geçen hafta Cuma gece Moodys’den Türkiye’nin not görünümüne dair bir değerlendirme bekledik. Ama beklediğimiz değerlendirme gelmedi. Henüz yeteri kadar ikna olmamışlar anlaşılan. Kredi derecelendirme kuruluşlarının kararları yabancı yatırımlar için tabii ki önemli fakat ülke ekonomisinin de tamamına ışık tuttukları anlamına gelmez. Zaten böyle bir iddiaları ve misyonları da yok.

Ülke olarak borçlarını geri ödeyebilecek misiniz, ona bakıyorlar. Bunun için de en önemli kriter tabii ki, döviz giriş çıkışlarının girişler lehine olması ve rezervlerin kuvvetlenmesi. Cuma görünüm iyileştirmesi gelmemesinin ardından bu hafta Salı Moody’s Türkiye’yle ilgili bir not yayınladı. Bu notta birçok önemli nokta olmakla birlikte yukarıda bahsettiğim gelir dağılımıyla zımni olarak bağlantılı bir madde vardı. Türkiye sıkı para politikasına devam eder ve maaş artışlarını enflasyon hedefiyle uyumlu hale getirirse not artışı olabilir anlamına gelecek bir madde.

Daha düşük maaş artışı olacak ki daha az tüketecek vatandaş, böylece ithalat düşük kalacak ve döviz açık problemimiz biraz daha azalacak. Gördüğünüz gibi ülke gerçekleriyle derecelendirme kuruluşları gerçekleri örtüşmüyor. Bu sistemin içinde olduğumuz için tabii ki bu kuruluşların görüşleri önemli ama politikalarımızı da sadece onların görüşlerine göre şekillendiremeyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir beka meselesi: ekonomi 12 Aralık 2024