Ortakların şirketlerine borçlanmaları ve vergileme
Geçen hafta yazımızda şirketlerin ortaklarından borç almaları halinde ortaya çıkacak vergileme durumları üzerinde durmuştuk. Bugün ise ortakların çeşitli nedenlerle ortağı olduğu şirket veya şirketlere borçlanmalarını vergileme yönünden değerlendirmeye gayret edeceğiz.
Ortakların şirkete borçlanmaları
Ortakların ortağı oldukları şirkete borçlanmaları muhtelif şekillerde olmaktadır. İlk olarak şirket kuruluşunda veya kuruluştan sonra sermaye artırımı dolayısıyla sermaye taahhüdünden ödenmeyen kısmı ortağın sermaye borcu olarak ortaya çıkar. Belirlenen sürelerde ödenecektir.
Şirket ortağı gerçek veya tüzel kişi ticari faaliyette bulunuyorsa şirketten mal ve hizmet alımları dolayısıyla şirkete borçlanabilir. Şirket açısından bu alacağın üçüncü kişilerden olan alacaklardan bir farkı yoktur. Ticari muamelelerden doğmuştur. Ticari teamüllere uygun bir süre içinde borç ödenmişse sorun yoktur. Ayrıca faiz istenmesi söz konusu olmaz. Ancak daha uzun sürelerde ödenmişse veya ödenmemişse, nakdi borçlanmaya benzer bir özellik arz eder.
Üçüncü borçlanma şekli ise nakdi borçlanmadır. Türk Ticaret Kanunu’nun belirlediği şartlar dikkate alınmak suretiyle şirkete borçlanabilir. Bu tür borçlanmaları nedeniyle faiz ödemesi gereği doğar.
Borçlanma ve vergileme
Ortakların şirket kayıtlarında ve bilançolarında borçlu görünmeleri çoğu zaman gerçek bir borçlanmayı gösterir. Bununla beraber, bazı hallerde gerçek borçlanma söz konusu olmayıp vergi kaybına neden olan bir olay gizlenmektedir.
Şirket ortağının şirkete borçlu durumda bulunması, bankalardan faiz ödemek suretiyle sağladığı krediler dâhil, şirketin fonlarının ortak tarafından kullanılmış olması sonucunu doğurur. Bu durum şirket faaliyetlerini olumsuz etkiler. Ortağa borç verilmemiş olsaydı belki de şirket kredi kullanmak zorunluluğunda kalmayacak ya da aldığı kredilerle ticari faaliyetlerini daha fazla genişletebilecekti. Bu durumda şirketin ödemekte olduğu banka faizlerinin gider olarak yazılması vergi riski yaratacaktır.
Bir başka önemli konu, sermaye şirketlerinde kuruluşta veya daha sonra artırım suretiyle şirkete tahsis edilen sermayenin tamamen ödenmesinden sonra, ortaklar cari hesabı borçlandırılarak sermayenin bu hesaba çekilmesi işlemleridir. Bu işleme özellikle sermaye yapısının olduğundan daha kuvvetli olduğu gösterilmek istendiği zaman başvurulmaktadır.Sermaye yüksek bir meblağa çıkarılmakta ve kayıtlar üzerinde ödendi gösterilmektedir. Ancak ortakların şirkete tahsis edebilecekleri seviyenin, ödeme güçlerinin üzerine çıkan meblağ bu yolla geri çekilmektedir. Bu uygulama sonucunda şirketle ticari ilişkisi olan ya da borç veren kişileri yanıltıcı olmaktadır. Bilançonun incelenmesinde, bu görünüm sermayenin gerçekte ödenmediği anlamım taşımaktadır.
Ortaklardan alacaklar hesabının kasa hesabı gibi yoğun bir şekilde kullanılması ve uzun süre geri ödenmemesi ortağın bu paraları özel ihtiyaçları için şirketten çektiği anlamına gelmektedir. Bu ihtiyaç, tarafından ortağa huzur hakkı ya da yürüttüğü yönetim görevi dolayısıyla ücret verilmek suretiyle çözümlenebilir. Ödenmesi kararlaştırılan huzur hakkı ve ücret vergilendirilerek ortağa ödemede bulunulur. Böylece ortak; yasalara uygun olarak ve vergisi ödenerek ihtiyacı olan parayı alabilir. Ayrıca şirketin mali tabloları da, ilgili tarafların doğru okumalarına imkân verecek şekilde gerçeği yansıtmış olur.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, ortakların şirketteki cari hesapları yoluyla borçlanmaları ortaklara para kullandırma işlemi değil de bazı işlemleri gizlemeyi hedefleyebilir. Bunlardan başlıcaları şöyle sıralanabilir;
• Mal veya hizmet alınıp ödemesi yapıldığı halde belge temin edilememesi,
• Daha düşük vergi ve sigorta primi ödemek amacıyla bordrolarda gerçek ücretlerin altında miktarlara yer verilmesi ve açıktan ödenen ücretlerin ortakların şirketten çektiği paralarla karşılanması, işletmenin ortaklarının şahsi masraflarının ya da eş ve çocuklarının harcamalarının ortakların işletmeden çektiği paralarla karşılanması, kasa hesabının olduğundan yüksek gösterilmesi de aynı sonucu doğurur.
• Kâr payı, avans kar dağıtımı prosedürüne uyulmadan kar payı alınması.
Borç veren şirkette yapılacak işlemler
Bilindiği gibi, şirketlerin kendilerini kuran gerçek ve tüzel kişi ortaklarından ayrı bir kişiliği vardır. Ana sözleşmeleri ile belirlenmiş amaçları doğrultusunda ticari faaliyette bulunurken yaptıkları ticari işlemlerde ortaklar ve ilişkili kişiler ile üçüncü kişilerle yaptıkları muamelelerde farklı hareket etmemeleri gerekir. Bu çerçevede ortaklarına borç vermişse diğerlerine olduğu gibi piyasa emsaline uygun faiz hesaplayıp tahsil etmelidir. Hesapladığı bu faiz dolayısıyla fatura kesmeli ve Katma Değer Vergisi hesaplamalıdır.
Sermaye şirketlerinin ortaklarına bu şekilde borç para verme işlemlerinde, Kurumlar Vergisi Kanunu’nda öngörülen şartları göz önünde tutacaktır. Aksi halde kurumlar vergisi yönünden örtülü sermaye ve transfer fiyatlaması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına ilişkin hükümlerin uygulanması; vergi ve ceza riski söz konusu olabilecektir.
Borcu alan ortak tüzel kişi ise ödediği faizi gider yazabilecektir. Grup şirketi olma durumuna göre örtülü sermaye şartlarına dikkat edilmesi gerekir. Bilindiği alınan borç yılbaşındaki öz sermayenin üç katını aşarsa aşan kısma isabet eden faiz vb. gider yazılamaz.
Ortaklar cari hesabındaki şirket alacağı tutarının gerçek bir borç verme yerine vergi planlaması amaçlı bazı işlemleri gizlemeyi hedefleyen bir uygulama olması halinde vergi incelemeleri ile gerçek işlem ortaya çıkarıldığında ciddi bir vergi ve ceza yükü ile karşı karşıya kalmak durumunda kalacaklardır.