Ortadoğu'da Türkiye kartı
Fransız tarihçi Pierre Razoux'ya göre, Türkiye, Ortadoğu barış sürecinin yarın gerçekleşmeyeceğinin farkında. Bu süreçte üstlendiği rolün uzun vadeli olduğunu ve yolun sonunda başarının garanti olmadığını biliyor. "Önemli olan bu sürecin nasıl sonuçlanacağı değil" diyor Rezoux, "çünkü sonuç ne olursa olsun, Türkiye bu süreçte hem bölgedeki imajını, hem de yönünü kaybetmiş Sünni Araplar için sancaktar konumunu güçlendirecek."
Fransız tarihçi Pierre Razoux, yakın dönemdeki çatışmalar ve uluslararası ilişkiler konusunda uzman bir isim. Bir dönem Fransız Savunma Bakanlığı'nda görev alan Razoux, 2007 yılından bu yana Nato Savunma Koleji'nde gerçekleştirilen araştırmalardan sorumlu. Razoux'un başlıca ilgi alanı ise Ortadoğu. Nitekim, Le Monde gazetesinde yayımlanan "Ortadoğu'da Türkiye kartı" başlıklı analizinde de, Razoux "Ortadoğu'nun yükselen gücü Türkiye"ye değiniyor.
Razoux, özellikle Sünni arap kamuoyunun Türkiye'ye yönelik güveninin arttığının altını çiziyor.
İsrail-Filistin barış sürecinin çıkmazda olduğunu, Ortadoğu Dörtlüsü başta olmak üzere, kimsenin ne Mahmut Abbas'ı müzakere masasına oturtmayı, ne de Benjamin Netanyahu'yu gerekli tavizleri vermeye ikna etmeyi başaramadığını söyleyen Razoux ve şu yorumlarda bulunuyor:
İsrail-Filistin çıkmazına cevap Ankara'dan gelebilir
"Dünyanın bir numaralı gücünün başarılı olamadığı şartlarda, kim bu süreci düze çıkaracak? Bu sorunun cevabı Ankara'dan gelebilir. Türk hükümeti Ortadoğu'da şaşırtıcı bir şekilde etkin davranıyor. Bu etkinlik, rastlantı sonucu değil, son derece iyi düşünülmüş siyasi bir stratejinin sonucu. Türk hükümeti, bölgesel bir aktör olmak ve bu sayede bir gün Avrupa ailesine entegre olma şansını artırmak için, bölgede daha güçlü olması gerektiğini anladı. Özellikle de, ABD'nin Irak'tan çekildiği dönemde, Kürt konusunun kendi aleyhine sonuçlanmaması için, bölgede etkili olması gerekeceğini biliyor."
Razoux'ya göre bu yeni dış politika, Türkiye'nin Sünni Araplar için "model" oluşturmaya başladığı bir dönem için son derece "uygun". "Sünni Araplar, Mısır ve Irak'ın silinmesini, Suriye'nin soyutlanmasını seyrediyorlar, kendilerini ne Suudi Vahabizmi'nde ne de İran Şiiliği'inde tanımlayabiliyorlar" diyen Razoux, Rabat'tan Bağdat'a, Gazze'ye kadar uzanan bölgedeki Arapların Türkiye'yi, ekonomisi hızla gelişen bir demokrasi olarak algıladıklarını söylüyor.
Türkiye "soft power" uyguluyor
Arap dünyası Türkiye'yi model olarak algılarken, hükümetin de amaçlarına ulaşmak için, iyi komşuluk politikası, hatta "soft power" yani yumuşak güç uyguladığını ifade eden Razoux, bu doğrultuda, bölge ülkeleri ile ekonomi alanında anlaşmalar, enerji alanında işbirlikleri yapıldığını söylüyor. Razoux, bunlara ek olarak hükümetin "arabuluculuk" yeteneğini de öne çıkardığını belirtiyor. İsrail-Suriye ve son olarak İran ile Batı dünyası arasındaki arabuluculuk girişimleri buna örnek oluşturuyor. Razoux'ya göre hükümet bu tavrıyla "neo-osmanlılığı" canlandırıyor. İsrail-Filistin barış sürecinde önemli bir rol almak istemesinin nedeni de bu.
Razoux'un gözünden yakın gelecekte Ortadoğu'da taşların nasıl yer değiştireceğine kulak vermekte fayda var:
"Türk hükümeti, zaten zor olan bu oyuna kendini kabul ettirmek için, Mısır'ın etkisini hızla kaybettiği ve Hamas'ın güvenebileceği bir muhatap arayışı içinde olduğu küçük kapıdan, yani Gazze Şeridi'nden burnunu uzattı. Hamas'a göre, İsrail'e daha yakın duran Mısır, tüm güvenilirliğini kaybetti. Suriye, uluslararası topluma yeniden kabul edilebilmek için Hamas'a verdiği desteği feda edebilir. İran ise her zamandan daha uzak ve soyutlanmış durumda. Türkiye kartı ise her zamankinden daha çekici görünüyor. Türkiye Başbakanı, İsrail hükümetinin, Hamas'ı muhatap almaktan başka şansı kalmayacağını hesaplıyor. Böylece Ankara da doğal arabulucu olacak. Başbakan aynı zamanda, İsrailli otoritelerin Türkiye'ye ihtiyaçları olduğunu da biliyor. Öte yandan Türk askerlerinin bölgede müdahale gücü olarak yer almasını, her iki taraf da kabul edecek. Bölgede anahtar bir role sahip olmak, Türk askerlerinin de hoşuna gidecektir."
Engeller
Razoux'nun tüm bu yorumlarının yanı sıra, Türkiye'nin bölgedeki bu etkin tavrının birçok engele takıldığını da gündeme getiriyor. Mısır'ın bölgedeki son diplomatik gücünü kaybetmekten endişe etmesi; İsrail'in Davos Zirvesi sonrasında Türkiye'ye güven duymamaya başlaması bu engellerden bazıları.
Sonuç olarak Razoux'ya göre, Türkiye, Ortadoğu barış sürecinin yarın gerçekleşmeyeceğinin farkında. Bu süreçte üstlendiği rolün orta hatta uzun vadeli olduğunu ve yolun sonunda başarının garanti olmadığını biliyor. "Önemli olan bu sürecin nasıl sonuçlanacağı değil" diyor Rezoux, "çünkü sonuç ne olursa olsun, Türkiye bu süreçte hem bölgedeki imajını, hem de yönünü kaybetmiş Sünni Araplar için sancaktar konumunu güçlendirecek."