Ortadoğu-Kuzey Afrika
Çevremizde yangın var. Bu çevre Orta Doğu -Kuzey Afrika bölgesi olarak anılan alan. Körfez ülkelerinden Okyanus kıyısına kadar uzanan bir coğrafyada yerleşik çok sayıda ülkeden söz ediliyor. Bunların büyük kısmı Arap. Ama Arap olmayanı da var. Bir kısmında petrol var. Ama topraklarında petrolün zerresi olmayan ülkeler de var bu grupta. Bunlar neden bir arada gruplanıyorlar diye düşünmek mümkün.
Son haftalarda bu ülkeler arasında neden böyle bir gruplama yapıldığını anlamak daha kolaylaştı. Dünyanın Orta Doğu-Kuzey Afrika bölgesi olarak tanımlanan alanında toplumsal hoşnutsuzluk bir tür popüler kalkışmaya yol açmış gibi görünüyor. Tek bir kıvılcım bu bölge içinde yer alan ülkelerin neredeyse tamamında yangın çıkarttı.
Kalkışma sürecinin iki önemli özelliğinin altı çizilmelidir diye düşünüyorum. Birincisi bu grupta yer alan ülkelerin toplumsal-siyasal yapıları arasında ciddi bir geçişkenlik olduğudur. Kalkışmanın yayılma hızı bu ölçekte bir geçişkenliğe işaret ediyor. Gözlemciler için yeni bir olgudur bu. Sürüp giden toplumsal-siyasal kalkışmanın ikinci özelliği de sürecin önemli ölçüde bulaşıcı olmasıdır. Bu tür bir bulaşma dinamiğinin ancak benzer ülkelerde ortaya çıkabileceğini kabul etmemiz gerekiyor.
Kısacası, Orta Doğu-Kuzey Afrika grubunu bir araya getiren temel yapı taşlarının Arap olma ya da petrol sahipliğinden çok aralarındaki yüksek dozlu geçişkenlik ve bulaşıcılık olduğunu söylemek mümkün gibi görünüyor.
* * *
Bu saptamanın iki güncel soruyu yanıtlamakta kolaylık sağlayacağını düşünüyorum.
Sorulardan birisi Orta Doğu-Kuzey Afrika bölgesinde baş gösteren bu kalkışmanın nereye kadar bulaşıp, yayılacağıdır.
Olaya benim baktığım gibi bakıyorsanız bu sorunun yanıtı basittir. Bu bölgede yer alan ülkelerin toplumsal-siyasal yapıları arasında bu ölçüde bir geçişkenlik olduğuna göre kalkışmanın bölgenin tüm ülkelerine bulaşıp, yayılması sürpriz olamayacaktır. Yani kalkışma sonuçta Körfezin derinliğinde yer alan, örneğin Suudi Arabistan ya da Yemen gibi ülkelere de tam aksi uçta bulunan Cezayir, Fas gibi ülkelere de bulaşacaktır.
Kısacası, Orta Doğu- Kuzey Afrika grubunda yer alan ülkeler arasındaki geçişkenlik zaman içinde hepsini popüler kalkışmaya boyun eğmeye ve mevcut toplumsal-siyasal yapılarını yenilemeye zorlayacaktır. Bulaşmanın zaman boyutunu kestirmek zor. Ama, büyük bir olasılıkla, bu yenilenmenin ana karakteri hepsinde benzer olacaktır.
Güncel sorulardan ikincisi Orta Doğu-Kuzey Afrika bölgesinde süregelen toplumsal-siyasal kalkışmanın Bize, Türkiye'ye bulaşıp bulaşmayacağıdır.
Bana kalırsa bu sorunun cevabı da oldukça basit. Bölgedeki kalkışmanın bize bulaşması pek mümkün görünmüyor. Zira, kalkışmanın yayılması sürecinde bulaşıcılığı belirleyen temel etken toplumsal-siyasal yapılar arasındaki benzerliktir. Demografik bağlantılar, fiziksel benzeşmeler, karşılıklı sempatiler falan benziyor olabilir Ama toplumsal-siyasal yapılar bağlamında bizimle bölge ülkeleri arasında ciddi benzerlikler olduğunu söylemek doğru olmaz. Dolayısı ile bölge ülkeleri ile bizim aramızda yukarıda tanımladığım türde bir toplumsal-siyasal geçişkenlik olması pek mümkün değil.
Hem tarihsel yapılanma sürecimiz hem de yakın geçmişte daha da somutlaşmış olan "demokratik cumhuriyet" tercihimiz bizim toplumsal-siyasal yapılanmamızı Orta Doğu-Kuzey Afrika bölgesinde yer alan ülkelerin yapılarından radikal ölçüde farklılaştırıyor. Bu ölçüde farklı olan yapılardan birisindeki bir toplumsal olayın ötekine bulaşması sözkonusu bile olmaz.
Dikkat edin, karıştırmayın. Orta Doğu-Kuzey Afrika bölgesindeki olayların bizi etkilemeyeceğini söylemiyorum. Tersine ekonomik etkilerini belki de en yoğun biçimde biz yaşayacağız. Bunları daha sonra konuşacağız. Söylemek istediğim bu olayların bizde bir toplumsal-siyasal kalkışma ve dönüşüm etkisi yaratmayacağıdır. Maruzatım bu.