Orta vadeli yön arayışı devam ediyor
Alper Koç - Yatırım Finansman
Küresel Piyasalarda Mayıs ayında yaşanan satış dalgasının ardından Haziran ayının üçüncü haftasına kadar süren toparlanma ve kayıpları geri alma çabaları, ABD ve Avrupa piyasaları açısından başarısızlıkla sonuçlandı. Euro Bölgesi'ne ilişkin sorunlar gelecekle ilgili belirsizlikleri gündeme taşırken, bunların üzerine Çin'de ihracat rakamlarıyla ve imalat endeksiyle ilgili, Japonya'dan ise borçluluk oranlarıyla ilgili gelen negatif haberler Avrupa ve Asya piyasalarında huzursuzluğun artmasına yol açtı. Tüm bunların yanında ay sonuna doğru ABD 'den gelen veriler, sağlanan teşvikler sayesinde son dört çeyrekte devam eden güçlü ekonomik toparlanmanın ivme kaybetmeye başladığını gösterdi. Tüm bu gelişmelerle birlikte güvenli liman arayışına giren para tekrar ABD tahvillerine yöneldi ve 10 yıllık tahviller, % 2.90 seviyesini gördü. DJI endeksi de Haziran ayını 9600 lü seviyelere kadar geriledi.
Gelişmiş piyasalarda uzun zamandır 2010-2011 yıllarına ait durgunluktan çıkış ve kalıcı büyümeye geçiş beklentilerinin fiyatlandığı, hisse senetleri piyasalarının da fazlasıyla pay aldığı, beklenti yönetimi kaynaklı spekülatif yatırım döneminden, tekrar durgunluk ve küçülme endişelerinin geri geldiği, risk iştahının azalmaya başladığı, belirsizliklerden kaynaklanan risk algısının ve güvenli liman arayışlarının arttığı bir döneme geçiş, önümüzdeki aylarda beklentimiz dahilindedir. Öte yandan 2009 Mart ayından beri küresel finansal akımların desteklediği Brezilya, Meksika, Arjantin, Hindistan gibi gelişmekte olan piyasalar içerisinde yer alan Türkiye piyasaları, konjonktürün etkisiyle Haziran ayında da göreceli güçlü görünümlerini sürdürdü.
Geldiğimiz noktada, Gelişmekte Olan Piyasalar-Gelişmiş Piyasalar arasındaki göreceli performans ayrışmasını hala devam ettiğini görüyoruz. Yurtiçi piyasalara baktığımızda ise, Haziran ayında hisse senetleri piyasasında yaşanan volatilitenin, tahvil- bono ve döviz cephesinde yaşanmadığını görüyoruz. Haziran ayındaki onca çalkantıya rağmen PPK toplantısı sonrası yapılan açıklamalarda, faiz arttırım beklentilerinin ertelenmesi ve enflasyon rakamlarının tekrar düşüşe geçmesi, gösterge faizin bu hafta içinde 8.50 seviyelerine kadar inmesini sağladı. USD/ TL kuru da 1.60 ların üzerini gördükten sonra tekrar 1.56 seviyelerine geri döndü. Haziran ayından itibaren ABD piyasalarında ve Asya piyasalarında yaşanan bozulmalar, içeride IMKB 100 endeksinin teknik açıdan şimdilik zayıflama sinyalleri üretmesi, USD/TL kurunun her geri çekilmede oluşan diplerinin, bir önceki diplerinin üzerinde kalmaya başlaması, ABD verileri baz alınarak oluşturulan VIX endeksindeki oynaklığın artması, buna paralel yurtiçi piyasalarda da volatilitenin artması, artık geçtiğimiz aylardan biraz daha temkinli duruş göstermemiz gerektiğini işaret ediyor. Şimdilik teknik indikatörlerin IMKB 100 endeksinde kısa vadeli zayıflama sinyalleri üretiyor olmasını bir kenara not ediyoruz. Kısa- Orta vadeli yön arayışının hala devam ettiği IMKB 100'de yön netleşene kadar yüksek hisse pozisyonu taşıma taraftarı değilim. Bono cephesinde ise yaşanan düşüş trendi hala devam ediyor. Gösterge bonoda kısa vadede destek seviyesi olan % 8.70 seviyesi, Pazartesi sabahı açıklanan enflasyon rakamları sonrası kırıldı ve % 8.50 civarına kadar hızlı gevşeme yaşandı. Kısa vadeli ortalamalar 8.65- 8.75 aralığında, orta vadeli ortalamalar ise 8.95- 9.05 aralığında toplanmaya başladı. Temmuz ayı içerisinde bu direnç seviyeleri yukarıya geçilmedikçe faizlerde aşağı yönlü eğilim devam edecektir ve hedef seviye 8.25- 8.30 bölgesi olacaktır.