Orta Vadeli Program neden bu yıl daha önemli?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Orta Vadeli Program (OVP) hazırlıklarının sürdüğünü ve Eylül ayının ilk haftasında açıklanmasının planlandığını söyledi. Önümüzdeki dönemde OVP’nin içeriği ve tahminleri gündemimizi belirlemeli. OVP’nin bir temenniler metni olmaktan ziyade gerçekçi hedefler ve tahminler içermesi daha da önem kazandı.
Son dönemde yurt içinde seçim belirsizliklerinin ortadan kalkması, geleneksel ekonomi politikalarına dönülmesi sonucunda ülke risk primi göstergesi CDS 260’a kadar geriledi, sermaye piyasalarına yabancı sermaye girişi başladı ve ülke kredi notunda artışlar oldu.
Önümüzdeki aylarda da kredi notumuzun artmaya devam edeceğini tahmin ediyoruz. Ayrıca, makroihtiyati çerçevenin sadeleştirilmesi ve parasal aktarım mekanizmasını güçlendirecek adımların atılması güven ortamının yaratılması için önemli adımlardı. Kamu harcamalarını azaltmak ve etkinleştirmek, ve kamu gelirlerini artırmak için atılan adımlar, henüz yetersiz olmakla birlikte, mevcut politika duruşunu destekledi.
Enflasyonun zirveyi gördükten sonra düşmeye başladığı fakat ekonomik aktivitenin yavaşlamaya başladığı ortamda ekonomi politikalarını nasıl yönlendirmek gerekir? Bu noktada önümüzdeki dönemde hem küresel jeopolitik risklerin artacağını hem de ABD seçimlerinin piyasalarda dalgalanmalara yol açacağını hatırlamakta fayda var. Böyle bir ortamda Türkiye ekonomisine yön vermek açısından OVP’nin öneminin daha da arttığını düşünüyoruz.
Tüm bu gelişmelere ek olarak, yeşil dönüşüm alanında Türkiye’nin önemli taahhütleri var ve gelecek yıllardaki ihracat performansımız açısından oldukça önem arz ediyor. Sınırda karbon vergisi gibi uygulamalara hazırlık yapmak için süremiz giderek azalıyor.
Tüm bu gerçekleri bir araya getirdiğimizde OVP’nin içeriği ve hedeflerinin öneminin geçmiş yıllardan fazla olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda, hedeflerin bir takvim çerçevesinde ortaya konması ve bu takvime uyulması konusunda taahhüt verilmesinin programın etkinliğini artırabileceğini düşünüyoruz.
Ekonomide yavaşlama sinyalleri gelmeye devam ediyor:
Para politikasında sıkılaşma adımları ve bunu destekleyen makroihtiyati politikaların sonucu olarak ekonomide yavaşlama sinyalleri netleşiyor. Dün açıklanan İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI endeksi Temmuz’da 47.2’ye düştü. Haziran ayı PMI verisi 47.9 olarak açıklanmıştı. Bu veriler imalat sanayindeki daralmanın sürdüğüne işaret ediyor. Uzun süredir ilk defa tüm sektörlerde daralma gözlendi. Yeni siparişlerdeki azalma istihdamı olumsuz etkilemeye başladı. Son 21 ayın en yüksek “çalışan sayısından azalma” gözlendi. Girdi maliyetlerinde petrol fiyatlarındaki yükseliş ve TL’nin değer kaybı kaynaklı artış gözlendiği fakat bu artışın satış fiyatlarına sınırlı miktarda yansıdığı anlaşılıyor.
Temmuz ayında enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir iyileşme görülmesi ihtimali zayıf
Temmuz ayında gerçekleşen elektrik ve akaryakıt fiyat ayarlamaları neticesinde Temmuz ayı enflasyonu önceki yıllar ortalamalarının üzerinde gerçekleşecek. Ekonomi yönetimi tarafından beklentileri bu çerçevede yönlendirmek amacıyla çeşitli açıklamalar yapıldı.
Fakat, İstanbul Ticaret Odası tarafından hesaplanan İstanbul enflasyonu %4.2 olarak açıklandı ve yıllık enflasyon %72.8’e ulaştı. Ulaştırma ve haberleşme %10.8 ile en yüksek artışı gösterirken, eğitim ve eğlence %6.7, gıda harcamaları %4.4, konut harcamaları %4.2 artış gösterdi. Giyim harcamalarında ise %2 düşüş yaşandı. Reuters tarafından gerçekleştirilen TÜFE beklenti anketi sonuçlarına göre Temmuz ayı enflasyon beklentisi %3.45.
Yapılan açıklamalarda yönetilen ve yönlendirilen fiyatlarda yapılan ayarlamaların Temmuz ayı enflasyonuna etkisinin yüzde 1.5 puan olacağı söylenmişti. Diğer yıllardan farklı olarak işlenmemiş gıda fiyatlarının Temmuz ayı enflasyonuna katkısının yüksek olacağı anlaşılıyor. Sonuç olarak, Temmuz ayında enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir iyileşme görülmesi ihtimali zayıf görünüyor.