Orta vade beklenti? Uzak vade temenni?
Orta Vadeli Program genelde ekonomi yönetiminin olmasını istediği rakamlar manzumesidir. Zira nereye varılacağı kesin olarak dile getirilirken oraya nasıl gidileceğine dair detay pek bulunmaz. Dolayısıyla genelde biz ekonomistler bu rakamlar birbiriyle tutarlı mı, mevcut elimizdeki açıklanan verilerle ne kadar uyum içinde diye değerlendirmeye çalışırız.
Gözüme ilk çarpan istihdama yapılan vurgu ve büyümenin gelecek yıl %4 gibi doğal büyüme oranına oldukça yakın bir yerde beklenmesi. Enflasyonda son yıllarda uygulanan deney ile gelinen %80 enflasyon ile gerçekleşen anormal fiyatlama davranışlarının maalesef norm haline gelmesi ve fiyatlama mekanizmasında oluşan atalet bu kadar kısa sürede düzelebilecek bir şey değil. Hele bu sene %41.5 ile yılı tamamlaması umulan enflasyonun gelecek yıl %17.5 düzeyine inmesi için ekonominin durma noktasına gelmesi gerekiyor.
Büyümeden ödün vermeden enflasyon düşüşü verimliliğin önemli ölçüde arttığı teknoloji alanında büyük atılımların gerçekleştiği dönemlerde kısa süreli olarak yaşanabilir. Böyle bir dönemin başında mıyız sorusunun yanıtını sizlere bırakıyorum. Aksi takdirde ekonomiye giriş derslerinde de öğretildiği gibi enflasyon ile istihdam arasında pozitif korelasyon vardır, yani birini düşürürken öbürünü artıramazsınız.
İhracat yakından takip edilecek
Cari denge konusuna kısaca değinecek olursak, yakın dönemde iş dünyası elindeki ham madde ve stokları kullanarak yaptığı ihracat ile bir noktaya geldi.
Ancak gelecek dönemde karlılığı koruyarak daha az üretim yapabileceği düşüncesi ile dışarıdan daha az ara malı talep etti ve makine teçhizat yatırımını neredeyse durma noktasına getirdi. Yani dış ticaret tarafında sağlanan iyileşme kısa süreli, gelecek dönemde azalan ithalatı azalan ihracat takip edecektir.
İhracat pazarımızın kabaca yarısını oluşturan Avrupa ekonomisi tam anlamıyla ayağa kalkmadan da aksi oldukça zor. OVP dahilinde dile getirilen TL’nin 2027 sonuna kadar kesintisiz olarak reel değer kazanma varsayımının da bu durumu daha da imkansız hale getireceğini söylemek mümkün. Yani orta vadeli beklentilerden ziyade uzun vadeli temennilerden söz edebiliriz.