Orta Asya’dan sonra Anadolu’yu da kuruttuk

Mine ATAMAN
Mine ATAMAN Dünya israf atlası [email protected]

Domates fiyatları yüksek diye ihracatına yasak getirildi, SAT–2 Şap virüsü nedeniyle ülke çapında hayvan pazarları kapatıldı, ithalat, ihracat ve kesim amaçlı sevkler dışındaki hayvan hareketleri yasaklandı. Et fiyatları son 1 ayda yüzde 30 arttı.

Tarım ve Orman Bakanlığı et ithalatı için araştırma yapıyor. “Karadeniz Tahıl Koridoru” antlaşmasını uzatmak için taraflar Cenevre’de buluştu, buğday fiyatları anında düştü, lobiciler iş başında. İftiharla anlattığımız “Sıfır Atık” başarılarımıza rağmen deprem bölgesindeki atık yönetimi ilkelden hallice. İlk bulduğumuz çukura asbest yüklü hatıraları boşaltıyoruz, asbestli toprakta bitki üretmek imkânsız.

Kahramanmaraş’ta dünyanın 3 ceviz gen havuzundan birine deprem konutu yapıyoruz. Şubat ayı kuraklık haritası yayınlandı, durum mega kuraklık. Haftanın tarım özeti endişe ve risklerle dolu.

Yale Üniversitesi’nden Paul Hockenos’a göre “iklim pişerken Türkiye susuz bir gelecekle karşı karşıya.” Kuraklık haritası en az deprem haritası kadar endişe verici. Araştırmalara göre Türkiye kuraklık riski en yüksek Akdeniz havzasında. Kullanılabilir su miktarı 112 milyar metreküpten 100 milyara indi.

Son 70 yılda 2 milyona yakın sulak alan otoyol projelerine, havaalanlarına, fabrikalara ve konutlara gitti. Tüm bunlar iklim felaketiyle birleşince Türkiye’nin gıda ekosistem kırılganlığı artıyor. Doğa Koruma Derneği bilimsel Danışmanı Dr. Erol Kesici, “Dünya Su Stresi Haritasına göre Türkiye 2040’ta su kıtlığı çekecek” diyor. Sadece 15 yılımız kaldı, tıpkı deprem gibi kuraklık riski de yönetilemiyor.

Avrupa Komisyonu Bilim Merkezi “Mağrip ve Türkiye Şubat 2023 Kuraklık” raporuna göre “Türkiye’de mahsul verimi tehdit altında, 2022’de olduğu gibi aşırı bir yaz yaşanabilir.” Fao’ya göre “mahsullerde kuraklık kaynaklı verim kaybı yüzde 34, ABD pazarındaki karşılığı 37 milyar dolar.”

‘’Su kıtlığını gidermeye yönelik programlarda geç kalındı’’

BM İklim Değişikliği Paneli’ne göre “Türkiye topraklarının yüzde 60’ı çölleşmeye yatkın, yarısında deprem riski var.” Sürdürülebilirlik uzmanı Karim Elgendy, “su kıtlığını gidermeye yönelik programlarda geç kalındı” diyor.

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Tezcan ve sanayiciler deprem bölgesini ziyaret etti. Tezcan; “dokuz yıldır dünya un ihracatında lideriz, 1,5 milyon dolarlık ihracatın bir bölümü bölgeden yapılıyordu.

Çukurova ve Güneydoğu Un Sanayicileri Derneklerine üye 75 sanayicimizin; 7 adet yıkılmış, 5 adet ağır hasarlı un fabrikası var. Bölgedeki fabrikalar daha çok iç pazara çalışıyordu, buğdayı bölgeden karşılıyorlardı. Üretim yapılabilirse, ihracatımızda ciddi bir gerileme öngörmüyoruz” dedi.

TUSAF üyelerinden Erhan Özmen, “böyle ağır bir tablo beklemiyorduk, fabrikaların hızlı tasfiye edilmesi lazım. Ancak fiziki altyapı şu an buna imkân tanımıyor, devlet desteği gerekiyor.

İşletmelerin piyasadan alacakları var, muhatapların bir kısmı vefat etmiş, tüm fırınlar çökmüş” diyerek hasarın büyüklüğüne dikkat çekiyor. Avrupa Çevre Ajansından Trine Christiansen, “Türkiye, stratejiden yoksun tam gaz büyüme stratejilerini düşünmeli.

Aksi takdirde topraklarının büyük bölümü yakında yaşam için elverişsiz olacak” diyor. Hatırlatmakta fayda var, atalarımızın Orta Asya’dan göçme nedeni aşırı kullanım kaynaklı kuraklık açlıktı, belki kulağımıza küpe olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar