Orhangazi'den dünyaya açılmanın adımları

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

"Dışa açılma" kavramı, ülkemizde ürettiğimiz mal ve hizmetleri,uluslararası pazarda satabilmeyi anlatır."Dünyaya açılma" kavramı ise,dünyanın değişik ve farklı kültürlerini anlayarak,o kültürlere uygun mal ve hizmet sunabilmeyi ve sürekliliğini koruma anlamına gelir. Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası'nın düzenlediği Arnavutluk gezisi, içerik ve işlevselliği bakımından her iki kavramı da kapsıyordu. Dışa açılma kadar dünyaya açılmanın da gereklerini yerine getirecek biçimde tasarlanmış, programlanmış "iş" kadar "kültür" alış-verişini de önemsemişti.

Geniş katılımlı bir inceleme gezisiydi : Heyette Bursa Milletvekili İsmail Aydın, Orhangazi Belediye Başkanı Neşet Çağlayan,Orhangazi TSO Meclis Başkanı Erol Hatırlı, TSO Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Efendioğlu,TSO üyelerinden Sibel Binici, İslam Kertiş, Ramazan Soylu,İsmail Çeşmebaşı, Mithat Nogal, Erkan Ateş,Osman Ekinci,İsmail Sayın,Orhan Kocabey, İsmail Aksu, Bülent Sekmen, Mithat Güneri, Enes Gören, Mesut Keskin, Hasan Alagöz, Mehmet Ali Varlı,İsmail yılmaz, Orhan Öztürk, Murat Öztürk, Erol Öztürk, Gürol Erol,Kubilay Yıldırım  yer almıştı.

Arnavutluk gezisini iki boyutuyla ele alacağım. Karşılılıklı iş imkanları arayışı ve kültürel gezilerle ortak değerlere sahip olduğumuz bir toplumu daha yakından tanıma çabası yönüyle.

Teşvik sistemi geliştiriliyor

Türkiye Büyükelçisi, Arnavutluk Tarım Bakanı, Arnavutluk Ekonomi Bakan Yardımcısı, Arnavutluk Odalar Birliği yetkilileri ile görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde ortaya bir dizi eğilim çıktı. Bu eğilimlerin ilki,Arnavutluk yetkilerinin tarım,turizm ve imalat sektörünün bazı alanlarında yoğunlaşma konusunda seçim yaptığıydı. İmalat sektöründe tekstil ve konfeksiyon alanında yatırımların yapılması bekleniyor. Turizm alanında konaklama tesisleri yapacak ve işletecek olanlara Türkiye modeli örnek alınarak kamu desteklerinin sağlanmasına ilişkin çalışmalar ilerliyor. Tarım alanında uzun dönemli kiralama imkanları sağlanıyor; örtülü tarıma geçiş özendiriliyor ve işbirliklerine açık duruluyor.
Arnavutluk'ta gıda, otomotiv yan sanayi, tekstil, ayakkabı imalatı., madencilik,turizmi geliştirmek için mekan planlaması aşamasına gelinmiş. Belirlenmiş turizm bölgeleri yanında endüstri bölgeleri yani ihtisaslaşmış organize sanayi bölgeleri geliştirilmek isteniyor. Ekonomi Bakanı Yardımcısı,sadece yer temini kolaylıklarının yeterli olmadığını bildiklerini, mali kolaylıklar sağlamaya çalıştıklarının da altını çiziyor. Ayrıca Avrupa'nın birçok ülkesine göre daha ucuz işgücü sağlamanın da mümkün olduğununu anımsatıyor.

Özellikle stratejik yatırımlar konusunda tatmin edici desteklerin sağlanacağı siyasi irade tarafından belirtiliyor.
Arnavutlukta siyasi irade üretimi zenginleştirmek için bir dizi yasa taslağı üzerinde çalışıyor. Söz konusu yasaların kısa zamanda onaylanarak yürürlüğe girebileceği güçlü biçimde vurgulanıyor.

Türkiyeli girişimciler Arnavutluk'a gitmiş. Bugünkü aşamada 2 milyar doları aşan yatırım yapılmış. Arnavutlukta bir dolar 130 Lek. Ülkenin milli geliri 12 milyar dolar. Ücretler 250 ile 300 Avro arasında. Asgari ücretin ise 160 Avro olduğu belirtiliyor. Ülke nüfusuna yakın bir Arnavut kökenli insan İtalya, İsveç,Yunanistan ve diğer ülkelerde bulunuyor. Dışarıdaki Arnavutların ülke ile ilişkileri kesilmiş değil. Ülkedeki orta sınıfın varlığını dışarıdan gelen paralar önemli ölçüde destekliyor. Çıplak gözle bakıldığında kişi başına milli geliri 6-7 bin dolar olan bir ülke görünümü var.

İş yerlerinin eşleştirilmesi

Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası'nın düzenlediği inceleme gezisinde resmi görüşmeler yanında iş insanları ile ikili görüşmeler de yapıldı. İş yeri sahipleri ve yöneticileri ile yapılan yüz yüze toplantılarda bir dizi konuda iş yerleri eşleştirilmesinin mümkün olabileceği görüldü.

Orhangazi' nin ihtisaslaştığı "zeytin fidanı yetiştirme" alanında imkanlar araştırıldı. Bir Akdeniz ülkesi olmasına rağmen gelişmiş bir zeytincilik yok. Resmi ağızların ve görüşme yapılan iş insanlarının zeytin üretimi konusunda verdiği bilgilerde çelişkiler var. Konu hakkında bilgisi olan girişimciler, toplantı sonrası değerlendirmelerinde,ülkede zeytin yetiştirme potansiyeli olduğunu, halkın ise bu konuda niçin ciddi bir atılım yapmadığını anlamakta güçlük çektiklerini anlatıyordu.

Orhangazi' nin diğer bir tarımsal ihtisas alanı olan "turşu üretimi" konusunda da olanak ve kısıtlar karşılıklı görüşmelerde ele alındı.

Makine ve metal gereçler üretiminde bazı imkanların olabileceği ortaya çıktı. Arnavutluk' da fırsatların ayrıntılı bir araştırması yapılırsa, işleşebilecek, işbirliği ve güç birliği yaparak her iki işyerinin,hatta iki ülkenin ortak yararını artıracak potansiyellerin bulunduğu gözlendi. Örneğin, entegre bir alışveriş merkezi,turizm kompleksi ve hizmet alanları için hazır bir projeyi sunan girişimci Türkiye' den uygun bir partner bulabilmeyi umuyor.

Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, gelişmenin sabitlerinden biri, iletişim kurmak, etkileşim sağlamak ve eklemlenmektir. Bu temel ilke doğrultusunda bakıldığında Orhangazi TSO'nun düzenlediği gezi ilişki kurma aşısından işlevini yerine getirdi. Karşılıklı etkileşimin nicelik ve niteliği hakkında bir şey söylemek bu aşmada güç.Karşılıklı eşleşme ve eklemlenme ile işbirliği ve güçbirliğinin oluşması ise biraz zaman ister.

Gezide Fier ile Orhangazi kardeş kent protokolü imzaladı. İ ki kentin belediye başkanlarının hazır bulunduğu, Sanayi ve Ticaret Odaları başkanlarının imzaladıkları protokol ile kardeş kent oldular. Bundan sonra karşılıklı yararların artırılması gerekiyor.

Kültür üzerine inşa etme

Dünyaya açılma kavramı ise başka kültürleri tanıma,o kültürlere göre mal ve hizmet üreterek karşılıklı-bağımlılık ilişkilerini sıkılaştırma anlamına geliyor. Bu açıdan bakıldığında, ülkemiz kültürüne çok yakın olan, 500 yıla yakın birlikte yaşamış iki toplum arasında ortak kültürün de beslediği sağlam ekonomik ilişkiler kurulabilir.

Geziye katılanlar Arnavutluk' da başkent olmuş Kruje'da arastada yürüdü, etnoğrafya müzesini gezdi, Türkçe' yi iyi konuşan müze müdüründen ayrıntılı bilgi aldı.

Kruje Kalesindeki(Akçahisar) etnografya müzesi, garnizon komutanı olan Kaplan Paşa Toptani döneminde yaşam biçimi ve yaşam tarzlarını anlatan buharla ısıtılan hamamdan, kullanılan araç gereçlere ve giyim-kuşam biçimlerine iki toplum arasındaki kültürel yakınlığı somutlaştıran gözlemlerdi.

Her kızın gelinliğini elle dikmesi geleneğini öğrenmek kadar, 135 yıllık bir gelinliğin sergilenmesi de görenleri hayrete düşürdü.

İskender Bey' in başkent yaptığı Kruje denizden 608 metre yükseklikte. Kalenin sırtını dayadığı dağ ise 1200 metre.
Kaleyi gezerken rehberimiz müze müdürünün Sarı Saltuk' un kente su vermek için her gün bir insan kurban isteyen ejderhayı yenmesini,sonra kendisinin de yok olmasının mitolojisini aktarırken gözleriz parlıyordu. Alperenlerin askeri sert güçten önemli olan inanca dayalı yumuşak gücünün anlatımı olan mitolojik söylem hepimize bir şey öğretmeli. Sarı Saltuk' un halkın zihninde hala yaşadığını öğrenmek benim için gerçekten şaşırtıcıydı.

Arnavut Belgradı

Slav dillerinde "grad" sözcüğü bizdeki " kent" sözcüğünün karşılığı. Rehberin anlattığına göre "bel" sözcüğü de "ak" anlamına geliyor. Berat kentinin kalesini Osmanlı  "Arnavut ak kalesi" olarak adlandırırmış.

Tomorr Dağı sıra sıra tepelerden yükseliyor. Berat kalesinin bulunduğu tepeler sonuncusu. Aradan Osumi Irmağı geçiyor. Adriyatik Denizi ve Dalmaçya kıylarına doğru ise Shpirag Dağları yükseliyor.

Mitolojik anlatıma göre yiğit iki kardeş güzel bir kıza aşık oluyorlar. Sonunda bu aşk ik kardeş arasında kavgaya neden oluyor. Kardeşlerin biri diğerini kılıçla bir kaç parçaya bölerken, öteki de gürzü ile kardeşinin vücudunda delikler açıyor. İki kardeş de ölüyor. Güzel kız sonu kötü biten bu aşk için göz göz yaşları döküyor. Mitolojik inanca göre Osumi ırmağı o göz yaşlarından oluşuyor. Temiz aşkları için ölen iki yiğit kardeş yok olmasınlar diye Tanrı vücudu gürz ile delik deşik olanını Tomorr dağına diğerini de Shpirag dağına dönüştürüyor. Güzel kızın göz yaşlarından oluşan Osumi ırmağı da o günden bu güne durmadan akarak aşkının acısını Adriyatik denizinde saklıyor.
Çok güzel bir doğada kurulu Berat kenti. Berat kentinden alınacak kültürel dersler var.

Muzaka Ailesi

Ülkemizde kalelerin restorasyonu, kentlerdeki eski yapılara sahip çıkılması gibi kültürel mirası korumaya dönük gayretler var. Safranbolu' dan Beypazarı' na, Mardin evlerinden Eskişehir' deki Odunpazarı konaklarına,Tokat' da Sulu sokak boyunca dizilen onlarca tarihi esere ve ülkenin daha birçok yerindeki mirası korumaya dönük çabalar sürüyor.
Tarihi bir kentin mahallelerinin nasıl korunduğunu,kalesine nasıl sahip çıkıldığını, sokak ve caddelerinin dünle bugünü nasıl yaşatıldığını, farklı inançların ve o inançların ibadet yerlerinin birlikte nasıl var olabildiğini görmek ve öğrenmek isteyen Berat kentini mutlaka incelemeli.

Berat kentinin yönetiminde Muzaka ailesinin rolünü rehberler ayrıntıları anlatıyor. Büyük kalede hala canlı olan insanların yaşadığı Kaleiçi mahallesi ve bütünüyle Berat kalesinin korunmasındaki özen karşısında saygı duymamak mümkün değil.

Osumi Irmağı'nın üstünden Hristiyanların oturduğu Goriçe Mahellesi, hemen kalenin dibindeki Mangaten adlı Müslüman mahallesi var. Hristiyanların kendi mahallelerinde küçük bir kiliseleri var. Kentin meydanında tarihi bir cami ile yeni yapılan kilise yan yana. 
Taş işçiliğinde Berat ustaları İtalyanlarla eş düzeyde. Berat' dan İstanbul'a gelerek kaldırım yapan ustalar nediyle ülkemizde kesme taşlardan yapılan kaldırımlara "Arnavut kaldırımı" deniyor.

Bundan sonra ne yapmalı?

Temel ilkeye geri dönelim: Gelişmenin üç dinamiği var. Birincisi, ilişki ve iletişim kurmak ve derinleştirerek insanların birbirini anlaması ilk adım. İkincisi, karşılıklı etkileşim ile bilgi,görgü ve iş yapma tarzlarımızı bir basamak daha yukarı çıkarmak. Üçüncüsü de, karşılıklı eklemlenmelerle yeni yapılar,işlevler ve kültürler oluşturarak maddi ve kültürel zenginlik üretme ve insanların yaşamını kolaylaştırmadır.

Ülkemizde başka topluluk ve toplumlarla ilişki kurarak "iş geliştirme" istekliliği bir hayli yaygın.Bu aynı zamanda ülkemiz için daha etkin kalkınmanın potansiyellerinden biri.

Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası'nın öncülüğünde kurulan bu ilişkileri ileri götürmeliyiz. 

İlişki ve iletişimi derinleştirmek, proje-odaklı hale getirmek ilk adım olmalı. Tarafların istek ve ihtiyaçlarını kağıda dökmek, başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesi nedeniyle, ön araştırmalar yapmak, ilişki kurulduğu zaman konuşulacak ve tartışılacak sorunların, üretilebilecek çözümlerin dosyasını hazırlamak ve gündemini belirlemek gerekir."İlişki ve iletişim verimini" artırmanın yolu,başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesine uymaktır.
İkincisi "etkileşimi derinleştirmek" için ne istediğimizi, ne yapmaya çalıştığımızı, kendi olanak ve kısıtlarımızı kağıda dökerek, aramızda tartışarak net bilgi haline getirmektir. Ancak o zaman kendi kaynaklarımızla partnerimizin kaynaklarının "etkin koordinasyonunu" sağlayabiliriz.

Üçüncü adım, "eklemlenmeyi bir yapı" haline getirmektir. Örneğin,sözleşme noktasına varabilmek için "niyet mektupları" alınmalıdır. Her adımın bir "yazılı sözleşmeye" dayalı yürütülmesi, işbirliğinin temelini sağlamlaştırır; ortaklığın uzun soluklu olmasını güven altına alır.

Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası' nın düzenlediği bu ilişki ve iletişim, karşılıklı etkilenme ve ortak iş yapma arayışını dışa ve dünyaya açılmanın önemli bir adımı olarak değerlendiriyorum;önemli buluyorum ama derinleştirilmesi gerektiğini de bir dost içtenliği ile anımsatıyorum.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar