Orhan Pamuk, Aziz Sancar ve değerlere sahip çıkmak

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü' nü aldığı günün gecesinde sabaha kadar uyuyamamış, bu olağanüstü başarıyı toplumumuzun yaygın biçimde paylaşacağını ummuştum. İzleyen günlerde en yakınlarımdaki insanların aykırı görüşlerini dinleyince yadırgamıştım. Aykırı düşünmenin zenginlik olduğunu bile bile, eleştirilerin "kasaba kültürünün uzantısı" olduğunu düşünmüş; kendime fren koymak için zihnimi alabildiğine zorlamıştım.

Aziz Sancar'ın Nobel Kimya Ödülü' nü almasından sonra toplumsal sahip çıkmadaki yaygınlık beni alabildiğine sevindirdi. Sancar, toplumumuzun bütün kesimlerinden ilgi gördü; sevinç ve coşku uyandırdı. Beklentilerimle toplumun davranışı örtüşünce umutlarım ateşlendi.

Nobel Ödülü vesile olunca o günlerde yazdıklarıma, tuttuğum notlara baktım. Özellikle Orhan Pamuk 'la ilgili notlarımı okudum. Dingin düşünmeye yetecek zaman geçmiş olması nedeniyle ulaştığım genellemeleri paylaşmak istiyorum.

Yazarı savunma

Arşivimdeki bir nota, haddimi aştığı halde "Orhan Pamuk'u savunma" başlığı koymuşum. 

Orhan Pamuk'a yöneltilen eleştirilerin üç alana yöneliyordu: Belli kesimler yazarın " ayrıntı ve derinlikten yoksun romanlar yazdığını" ileri sürmüştü. Bir başka grup, " yazdıkları anlaşılır değil, romanlarına başlıyorum ama bitiremiyorum" diye eleştirilerini yöneltmişti. Bir başka kesim de, "ayrıntısına, bilgi ve belgesine sahip olmadığı siyasi konularda Batı'nın hoşuna gedecek anlatımlarını öne çıkararak hoş görünmeye çalışıyor" diyerek aldığı ödülü küçümsemişti.

Eleştirilere karşı Orhan Pamuk 'un başarısını temel alan analizlerimi bazı olanlara odaklamıştım. Yazarın büyüklüğünü zihnimde meşrulaştığım gerekçelerin ilki, "dilimizle" ilgili. Diyordum ki, okuyucularının çoğunluğu yazdıklarının ayrıntısıyla ilgili değil. Anlaşılır olmasaydı bu kadar değişik dile çevrilmez ve kitapları satılmazdı. Batı'ya hoş görünmeyle ilgili tutumu daha çok bizim sorunumuz, başka ulusların okuyucularını fazla ilgilendirmez. Yabancı okuyanların öne çıkaracakları temel algı, eserlerinin "Türk diliyle" yazılmış olmasıdır. Dünya genelinde bir "Türk dili yazarı" olarak kavranacaktır; o nedenle ülkemizin dünya insanları arasında tanınırlığını artırmada bulunmaz bir fırsat yaratmıştır. Bu fırsatı kaçırmamalıyız, elbirliğiyle toplumumuzun tanıtımı için değerlendirmeliyiz.

Yazarı gözümde yücelten ikinci etkenin, çok genç yaşlarda "roman sanatını" seçmiş olması, kararlılıkla "romancı olmayı" sürdürmesidir. Biliyordum ki, "seçmesini bilmeyen saçmalar." Bir insanın kendine  "alan seçmesi" ve "işini sevda haline getirmesi" çok önemli bir insani değerdir.

Özveri meziyettir

Çok riskli, sonunun önceden kestirmenin nenedeyse imkansız olduğu bir alana ömrünü verme büyük bir özveri yetkinliğidir. Büyük özveriyle roman sanatına hayatını adamış olması başlı başına bir insanlık başarısıdır. Daha rahat yaşamlara erişebilirliği olduğu halde, riskli fazla yolu seçerek kararlılıkla kendini adamış olması başarısının ardındaki güçtür.

Büyük romanlar yazanların bir bölümü, çok radikal değişmelerin yaşandığı dönemlerde, büyük olayların örsünde dövülerek birikimlerini sağlamıştır. Başka büyük roman yazarları da okuyarak, gözleyerek büyük yaşamları romanlarının aynasına yansıtmıştır. Orhan Pamuk'u  bu ikincilerden sayıyorum. Sistemli okuyarak, yaşadığı kent ve insanları gözleyerek eserlerini ortaya çıkarmıştır. Zamana kıymasını bilmeyen, özveride bulunma cesaretini gösteremeyenler, kasaba kültürünün kıskançlık ve arkadan vurma anlayışının tuzağına yakalanır.

Orhan Pamuk'u benim gözümdeki büyük yazarlığının bir başka özelliği, sistematik okumalarıyla  "roman sanatı kuramı" üzerinde yeterli ayrıntıda bilgi sahibi olmasıdır. Bir romanın nasıl bir sanat olduğu, merkez düşüncesinin önemi, ayrıntı anlatma ustalığı, çekiciliği konusunda netleşmiş bilgisi başarısını yaratan diğer bir güç kaynağıdır.

Entelektüel birikimi de önemli 

Entelektüel birikimini, ana işi olan roman sanatına yansıttığı gibi, sosyo-ekonomik ve kültürel sorunlar, siyasi eylemlerle ilgili çözümlemelerine de yansıtmaktadır. Romanları kadar denemeleri de öğretici ve dilimizin işlerliğini, düşüncelerimizin derinliğini ve yaygınlığını besleyici özelliklere sahiptir.

Aşırı değerlendirilmiş kendi gerçekliklerimizden baktığımızda "tanıtım ve tutundurma" çabalarını yadırgamamız doğaldır. Çağımızın bir medya ve iletişim çağı olduğunu, ilişki yatırımının bütün yatırımların önüne geçtiğini düşündüğümüzde, yazarın kendini piyasaya kabul ettirme çabalarını da başarı hanesine yazmak gerekir.

İyi bir işyeri yöneticisinin sezgileriyle, romanların tutunabilmesi için edebiyat çevrelerinde işbirliklerinin kurulması, ittifakların güçlendirilmesi gerekmektedir. Yazarımız bu konuları da ihmal etmemiş, kendi hedeflerine ulaşabilmek için bir strateji kavramı çerçevesinde ilişki ağlarını örmüştür. Bunun yazarlık adına beceri hanesine yazılması gereken özellik olduğunu ileri sürebiliriz.

Orhan Pamuk indirgemeci bir anlayış yerine, roman sanatı, siyaset, ekonomi ve toplumun derinliklerinde karşılığı olan konularla da ilgili olmuştur. Toplumdaki gelişmelerin belli alanlarına değil, bütününe bakarak sanatını ve düşüncelerini geliştirmesinin de  bilinçli bir çaba, üstün bir yetenek gerektirdiğini kabul etmek gerekir.

Tartışmaların sıcak ortamında Orhan Pamuk'u bir yazar olarak savunma gerekçelerimi böyle not etmişim. Şimdi aradan zaman geçti, köprülerin altından çok sular aktı, daha dingin, daha sağlıklı düşünebiliriz.Bugün aynı notları düşecek olsak, daha zengin malzemeye sahibiz.

Değerlerimize kendi uzun dönemli geleceğimiz adına sahip çıkmasını bilmek, gelişmişliğin temel göstergelerinden biridir. Orhan Pamuk'a da Aziz Sancar'a da yurttaş olarak borcumuz var.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar