Ordulular “istikrar” ve “sağlam gelecek” arıyor

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Meslek örgütlerinin yaygınlaşması ve derinleşmesi, bilgili ve temas halindeki halk gücü oluşturmanın temel yapılarından biridir. Sivil inisiyatiflerin siyasi ve ideolojik angajmanlarına aşırı değerler yüklemeden, çağırdıklarında toplantılarına katılırım. Temel ilkem, kendi doğru bildiklerime sınır konulmadıkça, farklı sivil toplum örgütlerinin çağrılarına yanıt vermek, onlara eşit mesafede durmaktır. Bu ilkeye bugüne kadar özenle sadık kalmaya çalıştım.

Ordu Sanayici ve İşadamları Derneği (ORSİAD) de düzenli toplantılar yaparak, gündemdeki konuları üyeleriyle paylaşan sivil örgütlerimizdendir. Başkan Kadir Engin’in çağrısıyla geçtiğimiz hafa Ordu’ya gittim; iş insanları dostlarla bir akşam sohbetine katıldım.

Ordu’nun gündemindeki konuları epey zamandır izliyorum. Gündemden hiç düşmeyen konular kadar gündeme yeni eklenenler de var. Bugün Ordu’nun gündemini ağırlıklı olarak aşağıdaki konular oluşturuyor:

- Fındık rekoltesi, kalitesi ve fiyatları ve ihracatının güven altına alınması,
- Ekonomik istikrar, özellikle dolardaki sert çıkışlar ve inişler,
- Ordu’da istihdamı artıracak üretim-odaklı yatırım projeleri,
- Ordu-Giresun Havaalanı'nın katkısını artıracak ücretlendirme,
- Çevre yolunun bir an önce tamamlanarak kent içinin rahatlatılması,
- Uygun OSB yatırımları tamamlanması ve yatırımcıya kolaylıklar sağlanması,
- Ordu-Ünye-Tokat bölünmüş yolu ile Ordu-Mesudiye-Sivas bölünmüş yolunun tamamlanması,
- Ordu ile kapsamında yeterli bir konteyner limanının hizmete alınması,
- Ordu yaylalarından geçen yeşil yolla teleferik bağlantıları yatırımları,
- Ordu’da hızlanan konaklama tesislerinin doğa turizmini özendirecek ölçeklere çıkarılması,
- Numan Kurtulmuş’un sözünü verdiği Ordu-Dolaman arasında demiryolu hattı inşası.

Fındık konusunda memnuniyet

Ordu denince akla “fındık sorunu” gelir… En azından benim bildiğim kadarıyla yaklaşık 50 yıldır mevsimi gelince fındık sorunu tartışılır. Bu yıl, hiç olmazsa şimdilik, bir sükunet var. TMO’nun fiyat açıklamasını isteyenler de var, istemeyenler de. Fındık alım fiyatı 12 TL/kg düzeyinde seyrediyor.
Fındıkta bu yıl doğaya bağımlı olan bazı avantajlar var: Kaliteden herkes memnun. Randımanın yüksek olduğu bir sezon yaşanıyor. Çürük oranı düşük, çürüğe bağlı olarak alfatoksin sorunu yok. Böcekle ilgili sorunlar var ama endişe verecek kadar değil.

Köylerdeki üreticilere dönük örgüt sekreteri olan Tuncay Zengin, 4572 Sayılı Yasa'nın iptalini, FİSKOBİRLİK örgütlenmesinin yeniden canlandırılmasını talep ediyor. Talepleri de yerel medyada yer alıyor. “Alan bazlı desteğin ürün bazına dönüştürülmesini” de öneriyor. Zengin, bugünkü 12 TL/kg fiyatın 18 TL/kg düzeyine çıkarılmasını istiyor.

Mevlana’nın “Gerçek dostu olanların aynalara ihtiyacı yoktur” çağrısına uyarak, dostça bir uyarı yapalım: Ordu’da yörenin kaynaklarından hareket eden, karşılaştırmalı üstünlük yaratacak ve sürdürülebilir üretim sağlayacak “alanı keşfi” konusunda fikir var, analiz yok… Ordu’da OSB’lerin işlevsel olması, karma OSB’ler yerine yeni nesil OSB’lerin yatırımları özendirmesi için dinamik bir envantere, sağlıklı verilere, hepsinden önemlisi de proje ve fizibilite çalışmalarına ihtiyaç var. Öngörme ve önlem alma disiplininde eksiklik, başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesine özensizlik, bugüne kadar bizi istediğimiz başarıya götürmedi. Yeni yol ve yöntemler aramalı, bulmalı ya da yeni yollar açmalıyız.

Ne istediğimizi bilmemiz gerekiyor… Hangi limana gideceğini bilmeyen geminin kaptanına hiçbir rüzgarın yardımcı olamayacağını hepimiz biliyoruz. Hangi alanlardaki yatırımların havza ölçeğinde karşılaştırmalı üstünlüğü olduğunu söylemeden, “yatırım yapılsın” demek kolaycılıktır; başkasından beklemeye alışkanlıktır; etken bir toplumsal kişilik yaratmaz; edilgendir ve üretkenlikten de uzaktır.

Ulaştırma yatırımlar

Ordu’da Karadeniz Yolu’nun tamamlanmasından sonra ulaşım alanında iki konu önem kazanmıştı: Birincisi, Ordu-Giresun Havaalanı'ydı; tamamlandı. Hizmet veriyor. Bugünlerde herkes de memnun gözüküyor. Uçuş bedellerinde destek verilerek doluluk oranının ve sefer sayısının artırılması talebi öne çıkıyor.

İkincisi de Ordu-Mesudiye-Sivas yolunun bitirilerek Karadeniz’in Akdeniz’e bağlanması. Herkesin ortak beklentisi. Ayrıca Ünye-Niksar-Tokat yolunun da bölünmüş yol olarak bitirilmesinin yöreye ekonomik hareketlilik getireceği düşünülüyor. Ordulu kanaat önderleri, her iki yolun “arka plan analizini” yaparak, hangi zenginliklerin akışını sağlayacağını da gerekçelendirirlerse, taleplerini daha güçlü anlatmış olurlar.

Ordu’ da liman talebi anlamlı olmasına anlamlı, ama Ordu’daki kanaat önderlerinin ellerinin altında Adapazarı-Karasu, Ereğli, Zonguldak, Filyos, Samsun, Trabzon ve Hopa gibi limanların bugünkü durumunu bilerek ve karşılaştırma yaparak talepte bulunmaları daha sonuç alıcı olacaktır. Bilgisiz fikir üretmemeli, yatırım aşamasında ortaya konan “beklentileri” ile “sahada alınan sonuçlar” arasındaki uyum ve uyumsuzluğu gözeterek hareket etmeliyiz. Aşırı beklenti yaratmamalıyız; aşırı beklenti aşırı kırılganlıklara yol açıyor.

Yaylalarda yeşil yol, doğa turizmi, yaylalara ulaşım olanakları gibi taleplerin hepsi anlamlı olabilir. Ama bir koşulu unutmazsak: Fizibilitesi olmayan bir yatırım öneresini ciddiye almamaya özen göstermeyi…

Ekonomideki son durum

Türkiye’de ekonominin 80 yıllık performansının yüzde 5 büyüme yarattığını; ülkenin batmayacağını, bir bedel ödeyerek bu krizi de atlatacağımızı söyledim. Ayrıca, siyasi iradelerin, dünya genelinde şimdilik geçerli olan “piyasa sisteminin” dayattığı “Merkez Bankası’nın bağımsızlığı”, “enflasyon üzerinde faiz uygulamaları”, “dalgalı döviz kuru uygulaması” ve “sermaye hareketlerinin serbestliği” konularındaki kurallarla kavga ederek sonuç alamayacağını söyledim.

Ayrıca geçmiş dönemde krizlerin sektörel alanda farklı olmasına rağmen, yaklaşık 2 yıl sürdüğünü; yeni ekonomik koşullarda krizlerin uzadığını, kriz fazlarının daraldığını; o nedenle işletme ölçeğinde yönetişimin çok önemli araç haline geldiğini de paylaştım.

Envanter ve veri sorunlarımızı, analitik alandaki eksikliklerimizi, strateji noksanlıklarımızı, plan disiplininden uzak yönetişim anlayışımızı, açık ortamlarda gözetim ve denetim yapan kurumsal disiplindeki özensizliğimizi; “cari açık/ milli gelir”, “ borç stoku/milli gelir” oranlarını izleyerek kırılganlıkları azaltan bir programa olan ihtiyacımızı anlatmayı da ihmal etmedim.
Katılanların, söylediklerimi anladıklarını sanıyorum…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar