Ordino bir gümrük evrakı değildir!
Haftalardır sektörün gündeminden düşmeyen ‘ordino’ konusunda geçtiğimiz hafta çok önemli bir gelişme yaşanmıştı. Ulaştırma Bakanlığı Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü, hazırladığı “Taşıma İşleri Organizatörleri Taslak Yönetmeliği” ni sektör görüşüne sunmuş, görüşlerin bildirilmesi için son tarih 10 Ocak 2018 olarak belirlenmişti.Yönetmelik taslağı ordino krizini de yeni bir boyuta taşıdı. Taslak yönetmelikte ordino kelimesi direkt geçmese de bakanlığın lokal masraflarla ilgili taban veya/tavan ücret tarifesini ihtiyaç halinde belirleyebileceğini içeren bir ifade yer alıyordu.
Ordino ile ilgili tüm süreçleri yakından takip eden DÜNYA, geçtiğimiz hafta yaşanan bu gelişmeye de basında ilk duyuran yayın olmuştu. Haberin yayınlandığı gün lojistik sektörümüzün önde gelen bir temsilcisinden aldığım telefon, haberde geçen bir ifadeyle ilgili düzeltme yapmamı gerektirdi. Ordinonun tanımı yapılırken ‘İthalatçı bu evrak olmadan malını gümrükten çekemiyor’ gibi bir ifadeyi sehven kullanmışım. Arayan sektör temsilcimiz ordinonun malın gümrükten çekilmesi ile ilgili bir belge olmadığını vurgulayarak, “Ordino taşımacı ile ithalatçı arasındaki ilişkiyi düzenleyen bir evraktır. Gümrük zaten 2000 yılından beri herhangi bir şekilde ordino evrakını ithalatçıda aramıyor. Ordino, nakliyeci ile alıcı arasındaki o yüklemeye ilişkin ticari ilişkinin sona erdiğini, nakliyecinin o yükle ilgili tüm sorumluklarından feragat ettiğini gösteren bir evrak. Bu değerli evrak, geçici depolama merkezlerine ibraz edilerek malın alınmasını sağlıyor” açıklamasını yaptı. Öncelikle bu önemli açıklamayı buraya koymak istedim.
Taslak yönetmeliğe dönersek... Görüşlerin bildirilmesi için süre dolmak üzere. Hatırlanacağı gibi ihracatçı ordinonun kalkmasını isterken lojistikçiler ise bu evrakın sektör açısından önemli olduğuna vurgu yaparak, kalkmaması gerektiğini savunuyordu.
Lojistikçiler, bakanlık tarafından sunulan taslak yönetmelik için görüşlerini bildirdi. Bu konuda en kapsamlı çalışmalardan birini de kuşkusuz taşıma işleri organizatörlerinin çatı kuruluşu olan UTİKAD yaptı. Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği’nin (UTİKAD) bakanlığa sunduğu görüş metninin tamamını henüz görmemiş olsam da konuştuğum bazı UTİKAD üyeleri, görüş metninde özetle şu önemli mesajlara vurgu yapıldığını söyledi: “Ordino dünyanın her yerinde olan ve nakliyeci ile alıcı arasındaki ilişkinin bitmesini ve malın doğru kişiye teslim edilmesini sağlayan bir mal teslim evrakıdır. Dünyanın bütün ülkelerinde gerek bir kağıt olarak gerekse elektronik ortamda uygulanıyor ve ülkelerin çok büyük çoğunluğunda bu belgenin bir bedeli var. Bu evrak değerli bir evrak çünkü geçici depolama merkezlerine ibraz edilerek malın sahibi tarafından alınmasını sağlıyor. Öte yandan ordinonun bedeli ile ilgili bir takım sınırlamaların serbest rekabetin önünde bir engel olduğunu düşünüyoruz. Çünkü devlet serbest piyasadaki bir takım rakamları regüle etmeye başladığında bunun başka fatura kalemlerine de yansıyacağını düşünüyoruz. Bunun içerisinde liman masrafl arı olabilir, farklı bazı masrafl ar olabilir. Biz devletin serbest rekabete şu ya da bu şekilde müdahale etmesinin Türkiye’deki yatırım ortamına olumsuz etki yapacağına inanıyoruz. Serbest ticarete etki edilmesi yabancı yatırımcıyı da ürkütecektir. Özellikle tavan Fiyata müdahale edilmesi çok yapılan bir şey değil ve serbest ticaretin önünde büyük engel oluşturur. Hiçbir şekilde kesilen faturalara müdahale edilmesi doğru değildir.”
Lojistikçiler, büyük bir tartışma konusuna dönüşen ordino meselesinin artık gündemden kalkmasını istiyor. Çünkü sektörün çok daha önemli meseleleri olduğu vurgulanıyor. Bunlardan biri de İran konusu. Sektör temsilcileri son günlerde İran’da yaşanan siyasi gelişmelerin dış ticarete olumsuz yansımasından endişe ediyor.