“Orda bir tepe (Cerattepe) var, uzakta”
Gelişen kim?
Saunada iki kişi konuşuyordu. Birisi: “Bu enteller, danteller, solcular çevre diye tutturmuşlar. Üçüncü havalimanına karşılarmış. Arkadaş bu memleket kalkınmayacak mı?” Diğeri de destek çıktı “Haklısın abi. Yok ağaçlar kesilecekmiş; yenisi dikilir abi. Yok göçmen kuşların yolu imiş. Adı üstünde göçmen kuş; başka yerden göçer. Bir de hafritat (habitat) bozulacakmış. Yav memleket gelişecek; bunlar ot, böcek peşinde.” İlk konuşan devam etti: “Neyse; Allahın izni ile ülkemiz gelişecek. Bak sana bir tüyo vereceğim. Bilirsin seni severim. Şimdi çevre yolları yapılacak. Oralar değerlenecek. Ben inşaat için yer almaya başladım; sen de al.” İkinci adam çapkınca güldü “Aldım abi, almam mı? Aldım tabi.”
“Cerattepe Müdafaası” nedir?
Doğa harikası Artvin’de, Cerattepe’de yine bir çevre cinayeti işlenmek üzere. Bir şirket, maden işletmesi açmaya çalışıyor; halk da karşı koyuyor. Artvin halkı, bu tür girişimlere karşı yeşil çevresini 20 yıldır savunuyor.
Bakınız, Tema Vakfı ne diyor: “Artvin’in doğası, sahip olduğu doğal bitki ve hayvan türleri (fl ora ve fauna) bakımından birçok öneme sahiptir. Maden yapılması planlanan alanın sahip olduğu özellikler, bu bölgenin doğa yapısının, altından çok daha değerli olduğunun göstergesidir.” Ama şirket, belli ki çevresi güçlü bir şirket, “altı da, üstü de birdir yerin” deyip insafsızca ağaç kesimine başlamış bile.
Çevre neden önemlidir?
Önce şu cahil söylemini düzeltelim: Çevreye sahip çıkmak, entelektüel bir ukalalık değildir.
Acaba yetkililer hiç merak etmiyorlar mı? Neden kanser vakaları, kalp ve damar hastalıkları arttı? Sigara tek suçlu değildir. “Institute for Health Metrics and Evaluation’s Global Burden of Diseases, Injuries, and Risk Factors 2013 (GBD) study” raporuna göre, dünyadaki ölümlerin yüzde 2’si kirli sudan ve yüzde 10’u da kirli hava solumaktan dolayı. Yani temiz çevre demek, sağlık demektir.
Çevre, florası ve faunası ile, güzelliği ile torunlarımıza aktaracağımız bir emanettir.
Çevre karnemiz nasıl?
Yale Üniversitesi bir çevre koruma endeksi (The Environmental Performance Index) geliştirmiş. Ülkeler, 9 çevre parametresi ve bunların altındaki 19 bileşene göre değerlendiriliyor. Bu 9 parametre şunlar: 1- Sağlık etkisi (Health impacts), 2-Hava kalitesi, 3-Su ve sanitasyon, 4-Su kaynakları, 5-Tarım, 6-Ormanlar, 7-Balık yatakları, 8-Biyoçeşitlilik ve habitat, 9-İklim ve enerji. Son 2016 raporuna göre Türkiye, 180 ülke arasında 99’uncu sırada. Peki, daha önce nerede imişiz? Türkiye 2002 yılında 62. sırada imiş. Yani 14 yıl içinde küme düşmüşüz. Emanete, hıyanetlik edilmiş.
Sonuç
Çevreye sahip çıkmak demek, sağlığımıza sahip çıkmak demektir; doğal zenginliğimize sahip çıkmak demektir. Her aklı başında insanın bu sorumluluğu taşıması gerekir. Ama bazı söylemler öyle anlamsız ki. Örneğin, “Kesilen ağaçların yerine yenilerini dikeriz” demek, “Yetişmiş evladınızı öldürüyoruz ama, size yenisini yaparız” demek gibi bir şeydir. Domuzu, “Helal Domuz Kasaplığı” yaparak “helal” diye yutturmaktır. “Artvin’in dışından gelip olay çıkarıyorlar” demek de, başka bir aymazlıktır. Artvin’in doğal zenginliği, güzelliği, sadece Artvinlinin değil; tüm insanlığın malıdır.
Artvin, tek örnek değil. Şehirlerimizin dokusu, rant uğruna, hoyratça bozuluyor. Her yeşil alana saldırılarak, yetişmiş ağaçlara kıyılıyor. Şehirlerin akciğerlerine beton sıkılıyor. Ormanlarımız maden işletmeleri ve taş ocakları ile talan ediliyor, ekolojik denge bozuluyor. Sonra da su baskını, kuraklık, heyelan olunca fıtrat devreye sokuluyor.
“Orda bir tepe var, uzakta. O tepe, (Cerattepe) bizim tepemizdir.” Hepimizin sahip çıkması gerekir.