Opel'in lütfen pişmanlığı ve otomotiv yatırımları
Geçen hafta yazdığım yazıda otomotivin gerek siyasiler gerekse bizzat otomotiv yöneticileri tarafından nasıl imaj aracı olarak kullanıldığını ve bundan ne şekilde prim yapmak istendiğini dilim döndüğünce aktarmaya çalışmıştım.
Amacım, otomotiv üzerinden verilen mesajların biraz olsun ardındaki gerçek niyeti ya da frenk deyimiyle "hidden agenda-gizli ajanda, gizli niyet" i açıklayabilmekti.
Dönem dönem karşılarında gazeteci bulan siyasi ve yöneticiler, kurumsal iletişim departmanlarının verdiği talimatlar ve yaptıkları yönlendirmeler konusunda, basıyorlar popülizmin gazına.
Geçenlerde Opel'in Macaristan'da yaptığı şaşalı yatırımı okuyunca, aklıma GM'in "Türkler'e" hoş görünmek için geçmişte yaptığı gönül okşama, "siz var ya siz...Siz çok acayip, önemlisiniz" açıklamaları geldi.
Önce biraz geriye dönelim yani flash-back yapalım. Yıl 2000...
GM, İzmir Torbalı'daki Opel fabrikasını kapatır. O güne kadar yaptığı montajla ürettiği Vectra modelinde yerli üretici olmanın bütün avantajlarını kullanmış ve pazardaki patlamanın kaymağını yemiştir. Lakin, GM'in üzerine gelen tsunamiyi gören üst yönetim Torbalı ve birkaç fabrikayı kapatma kararı alır.
Hemen ardından gelen krizle birlikte yerli otomotiv pazarı çöker, bazı fabrikalar da üretimi durdurma kararı alır. Hatta bazı yerli ve yabancı yatırımcılar otomotiv üretiminden çıkar. Bu toz duman arasında Opel'in gidişi çok göze batmaz.
Fakat, yıllar geçip Türkiye'nin otomotivdeki yıldızı yeniden parlamaya başlar. Pazar büyür, yatırımlar da onu izler. Türkiye'deki fabrikalar tüm dünyaya ihracata başlar, iç pazarda satışlar önemli adetlere ulaşır. Opel ise bir türlü eski seviyelerine ulaşamaz. Yine çok satar, yine pazar payında önemli artışlar yakalar fakat, eski havası yoktur.
İşte bu dönemde Opel ve GM'in tüm üst düzey yöneticileri karşılarında ne zaman bir Türk gazeteci görseler, "Türkiye'deki fabrikamızı kapattığımız için çok pişmanız. Şimdi Türkiye'ye yatırım yapmanın tam zamanı" demecini vermeye başladılar. O zamanlar GM'i yöneten Rick Wagonner, Avrupa Başkanı Foster ağız birliği ederek, "Türkiye büyüyor. Burada yeniden yerimizi almalıyız. Türkiye parlayan yıldız, otomotiv dünyasının güneşi vs..." demeçlerini verirler.
Aradan geçen 10 yıllık süreç içinde Opel'in İzmir'deki tesisi Chevrolet ve Opel'e hizmet verene bir distribütörlük merkezi olarak kalır. Bu arada GM, Türkiye dışında her yere yatırım yapmaya devam eder.
Son olarak da Macaristan'a 500 milyon Euro tutarında, 800 yeni istihdam yaratan bir fabrika kurar. 16 fabrikası bulunan, 1 milyonun üzerinde motorlu araç üreten, 800 bine yakın iç pazarı olan, yan sanayisi tüm firmalara parça sağlayan Türkiye, yine açıkta bırakılır.
Tahminim, geleceği görme konusunda çok başarılı adımlar atan Opel yönetimi, sadece 6 fabrikada 160 küsür bin araç üretimi yapan, iç pazarı 55 bin adedi zorlayan Macaristan'da yeni ışıklar (inşallah tren değildir gelen) görmüştür.
İşin esprisini bir kenara bırakıp, hemen belirtelim, söz konusu yatırım bir motor yatırımı ve markanın diğer fabrikalarına lojistik olarak yakınlık sağladığı için Macaristan doğru bir lokasyon olabilir. Mutlaka hesap kitap da ona göre yapılmıştır. Karlı ve verimli olacaktır. Buna bir lafım yok.
Ama bu işlerde pişmanlığa da yer yok.
Hele şirin gözükmek için, "pişmanım, pişmanız" demeçleriyle puan toplamaya çalışmaya, hiç gerek yok.