Önüne gelen sizin yaptığınız işi mi yapıyor?

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 [email protected]

Türkiye'de iş hayatında, özellikle de küçük ve orta boy girişimcilerin dünyasında yaşanan çarpıcı sorunlardan bir tanesi de kavram eskimesi. Yani herkes bazı kavramların içinin çok hızlı boşalmasından/boşaltılmasından şikayetçi!..

Özellikle hizmet sektöründe kendini ağırlıklı olarak hissettiren bu sorun, aslında tüm sektörler için geçerli. Hemen her iş alanında hem meslekler, hem hizmet konuları, hem de hizmet tanımlarıyla ilgili hızlı bir eskime görüyoruz iş dünyasında.  Bu da iş yaşamını adeta bir kavram mezarlığına dönüştürüyor. Örneğin "danışman", "uzman" "tam hizmet ajansı", "partnerlik", "çözüm ortağı", "ısmarlama çözümler," "size özel çözümler", "müşteri odaklı"...

Bu listeyi her sektör için ayrı ayrı uzatmak mümkün. En basitinden hangi ustaya sorsanız, "eline tornavidayı alan ustayım diye geçiniyor" yakınmasını işitirsiniz.

Peki, iş yaşamında önemli bir kavram karmaşası yaratan, aynı hizmetin veya aynı iş anlayışının çeşit çeşit tanımının ortaya çıkmasına yol açan, insanların enerjisinin büyük bölümünü "kendimi eskiyen kavram ve hizmetlerden nasıl ayrıştırayım" konusuna harcamasına yol açan bu durum neden kaynaklanıyor?

Herkes farkındadır; Türkiye'de yeni ortaya çıkan iş alanları çok hızlı doluyor. Eğitim sistemimiz ve iş hayatımız spesifik konularda uzman insan yetiştirmeye değil, ortalama standartta insan yetiştirme üzerine kurulu. Hatta son zamanlarda bunu bile başardığını söylemek zor. Buna işsizlik faktörü de eklendiğinde, açılan her yeni iş alanına çok fazla sayıda insanın akın etmesine şaşırmamak gerekiyor.

Her iş alanına akan 100 kişiden belki 10 kişisi işini iyi biliyor ve yapıyor, ama etraftaki 90 kişi aslında "Bu işten biz de ekmek yiyebilir miyiz" dürtüsüyle geliyor. Zaten o 10 kişi de o pazarda ilk faaliyete başlayan öncülerden oluşuyor. Öncülerin arkasından yüzlerce belki binlerce kişinin o faaliyet alanına akın etmesi sonucunda, oradaki  kavramsallaştırmalar  hızla erozyona uğruyor. Sonuçta o alanda işi bilen de bilmeyen de, kaliteli hizmet veren de vermeyen de aynı jargonla aynı kavramlarla kendini tanımlamaya başlıyor ve aynı kefeye koyuluyor. Bu süreçten ilk rahatsızlığı elbette sözünü ettiğimiz öncüler, işini iyi yapanlar ve konusunda gerçekten uzman olanlar duymaya başlıyor.

Böylelikle bitmez tükenmez bir farklılaştırma, farklı kavram bulma, kendini farklı tanımlama arayışı başlıyor. Her yeni kavram ve tanımlamanın akıbeti aynı olduğu için bu arayış hiç bitmiyor. Yeni Türkçe kelimeler icat etmenin yanında bolca İngilizce kelimeler kullanıyoruz ki, bizi başkalarıyla karıştırmasınlar. Şimdi burada kimse alınmasın diye örnek veremeyeceğim "eğlenceli" noktalara kadar işin vardığına da zaman zaman tanık oluyoruz.

Oysa kavramların gücü onun içini nasıl doldurduğunuzla ilgilidir. Yani kavramın içinin boşalmasının ve erozyona uğramasının nedeni kötü para iyi parayı kovar misali "bilen bilmeyen"in onu kullanması veya sahiplenmesi değil, "işi iyi bilenlerin" onu sahiplenmemesidir.

Kavramlardan ve "işi bilmeyenlerin" yarattığı kalitesizlikten nereye kadar kaçılabilir ki? Her eskiyen kelimenin yerine bir yenisini, onun yerine yenisini ve daha da yenisini bulmakla sonsuza kadar uğraşılacak mı?

Sizce enerjimizi farklı olduğumuzu anlatmaya harcamak mı daha önemli, yoksa gerçekten fark yaratan, kaliteli ve yenilikçi işlere imza atmak mı? İkincisini yaptığınız ve bunu yapmakta ısrar ettiğinizde sizin ne olarak tanımlandığınızın artık pek önemi kalmaz. Siz kendinizi ne olarak tanımlıyorsanız müşterinizin gözünde o kavram "iyi" bir kavram haline gelecektir.

Sonuç olarak enerjimizi sonsuza kadar yeni kavram üretmekle ve kendimizi farklı tanımlamaya çalışmakla harcamayalım. Onun yerine sizi anlatan kavramı sahiplenip onun içini iyi doldurursanız, zaten müşteriniz o kavramı kötü örneklerle değil iyi örneklerle/sizinle özdeşleştirecek böylece o kavramın içi hızla boşalmayacaktır. 

İşi bilmeyip de etrafta kalabalık yapanlar mı? Merak etmeyin hakiki ustaların dediği gibi, "eline tornavida alan ustayım diye gezebilir" ama ustanın iyisi de o tornavidayı eline aldığı anda tutuşundan belli olur zaten. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018