Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018): Taşımacılık ve lojistik sektörüne
Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018): Taşımacılık ve lojistik sektörüne bakış
Güneri GÖZÜAÇIK
guneri.gozuacı[email protected]
Günümüzde giderek artan rekabet ortamı işletmelerin üretim yeri seçimi ve süreçlerini de etkilemekte, işletmeler mukayeseli olarak en düşük maliyet ve en yüksek etkinlikle farklı ülkelerde ya da aynı ülkelerin farklı bölgelerinde üretim yapabilme kararı alabilmektedir. Üretimin yapısında meydana gelen bu değişiklik gerek ulusal gerekse uluslararası ticaretin gittikçe artan bölümünün nihai ürün yerine ara üründen oluşmasına sebep olmakta, bu süreç de düşük maliyetleri ve kaliteli hizmet sunabilecek bir iş ortağı olan ulaştırma ve lojistik sektörüne ihtiyaç duymaktadır.
Sektör bazında önemli hedeflerin belirlendiği 2023 yılı için, 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşılması amaçlanıyor. Bu hedefe ulaşılmasında bütün sektörlerin çözüm ortağı durumunda olan taşımacılık ve lojistik sektörünün hayati bir fonksiyon üstlenmesi, sektörün 2023 yılında 50 milyar dolarlık satış hasılatına ulaşması ve yaklaşık olarak 1.5 milyon kişiye istihdam sağlanması planlanıyor.
Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda hazırlanan ve temmuz ayı içinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı lojistik ve ulaştırma sektörü için önemli tespit ve hedefler içeriyor.
Plan hedefleri
Türkiye’nin lojistikte bölgesel bir üs olması sağlanarak; lojistik maliyetinin düşürülmesi, ticaretin geliştirilmesi ve rekabet gücünün artırılması amaçlanıyor. Lojistikte ulaştırma, depolama, envanter yönetimi ve gümrükleme alt maliyetleri göz önünde bulundurularak, transit taşıma süresinin kısaltılması, hasarsız teslim oranının yükseltilmesi, güvenilirlik ve hız unsurları öne çıkarılarak müşteri hizmet düzeyinin arttırılması hedefleniyor.
Yük ve yolcu ulaştırma hizmetlerinin etkin, verimli, ekonomik, çevreye duyarlı, emniyetli bir şekilde sağlanması; yük taşımacılığında, kombine taşımacılık uygulamalarının geliştirilerek demiryolu ve denizyolu payının artırılması, kalitenin ve güvenliğin yükseltilmesi ve ulaştırma planlamasında koridor yaklaşımına geçilmesi hedefler arasında bulunuyor.
Türkiye’nin coğrafi avantajlarını ekonomik gelişmeye ve ticaret hacmine yeterince yansıtabilmesi için maliyetleri optimize edecek, ürün döngü sürecini kısaltacak, ulaştırma, depolama, paketleme ve stok yönetimi gibi işlevleri bütünleştirecek bir yük taşımacılığı ve bu kasamda lojistik altyapısının güçlendirilmesi gerekmektedir. Bölgelerin özellikle yük taşımacılığında daha etkin, hızlı ve güvenli ulaşıma ve lojistik altyapıya kavuşması ve ülkenin önemli bölgesel merkezleri arasında da etkileşimi arttıracak şekilde kuzey-güney bağlantılarının güçlendirilmesi yine planda önem taşıdığı ifade edilen diğer hususlar olarak sayılmıştır.
Taşımacılıkta bazı rakamsal büyüklükler
Karayolunda, 2012 yılı itibariyle bölünmüş yol uzunluğu 20.017 Km, otoyol uzunluğu 2.236 Km iken; 2018 yılı itibariyle bunların sırasıyla 25.272 ve 4.000 Km olması planlanmaktadır. Yine Km başına taşınan yolcu sayısı 2012’de 259 milyar kişi iken, 2018’de bu rakamın 321 milyar olması beklenmektedir.
Demiryolunda, 2012’de konvansiyonel ana hat uzunluğu 8 bin 770 Km iken, bunun 2018’de 10 bin 556 Km’ye çıkarılması; 2012’de 888 Km olan hızlı tren hat uzunluğunun ise 2018’de 2 bin 496 km olması beklenmektedir.
Denizyolunda, 2012’de 3.9 milyon TEU olarak gerçekleşen konteynerlenmiş yük hacminin 2018’de 13.8 milyon TEU; 2012’de 248 milyon ton olarak gerçekleşen yükleme-boşaltma hacminin ise yine 2018’de 615 milyon olarak gerçekleşmesi hedeflenmektedir.
Havayolunda, taşınan yolcu sayısı 2012’de 131 milyon kişi iken, 2018’de 232 milyon kişi taşınması öngörülmektedir.
Koridor yaklaşımı
Sektörde 2014-2018 yıllarını kapsayan plan döneminde koridor yaklaşımına geçilmesi öngörülmektedir. Özellikle uluslararası taşımacılıkta koridor, ülkelerin konumları, uluslararası politikalardaki etkinlikleri, sundukları hizmet kalitesi, altyapı ve işletmecilik, taşıma maliyetlerinde rekabet avantajı ve lojistik olanaklar çerçevesinde oluşturulmaktadır. Bu anlamda Türkiye, Güneydoğu Avrupa ulaşım koridorları ucunda yer almaktadır ve limanları, demiryolları, karayolları ve havaalanları ile bu koridora entegre olabilme şansına sahiptir.
Lojistik performans endeksi
Dünya Bankası’nın; ülkelerin gümrük, taşımacılık, altyapı gibi lojistik alanındaki performanslarını değerlendirdiği Lojistik Performans Endeksi’nde (LPI) 155 ülke arasında 2007 yılında 34’üncü sırada yer alan Türkiye 2012’de 27’nci sıraya yükselmiştir. Endekse bakıldığında iyi puan alarak üst sıralarda yer alan ekonomilerin yüksek gelirli ülkeler olduğu dikkat çekiyor.
2023’te dünya ekonomileri arasında ilk 10’da yer almayı hedefleyen Türkiye, lojistik performans endeksinde ise plan döneminin sonu olan 2018 yılında ilk 15’e girmeyi hedefliyor.
Lojistik master planı hazırlanacak
Plana göre, ulaştırma türleri ve koridorları, lojistik merkezler ve diğer lojistik faaliyetlerle bütünleşik bir Lojistik Master Planı hazırlanarak hayata geçirilecek. Bu çerçevede, lojistik merkezler için yer seçiminde rehber niteliği taşıyacak şekilde ülkemiz açısından en etkili ve ekonomik ulaştırma alternatiflerini gösteren ulaştırma koridor haritaları oluşturulacak.
Kombine taşımacılık
Kombine taşımacılık; demiryolu, denizyolu ve havayolu taşıma türleri arasında sağlanan uyum ve entegrasyon sonucunda elde edilen en ekonomik taşıma biçimlerinden biridir.
Plana göre lojistik merkez ve yatırımları ülke genelinde planlanacak ve lojistik yatırımlarında; bölgesel potansiyel ve ihtiyaçlar dikkate alınacak, kombine taşımacılık bağlantılarının yapılmasına özen gösterilecek, kullanıcıların gereksinimleri gözetilerek, tüm lojistik hizmet sağlayıcılarının eşit şartlarda yararlanacağı kamu-özel işletim modelinin etkin bir şekilde kullanılması sağlanacak.
Sektöre özgü teşvikler
Lojistik ve taşımacılık pazarında faaliyet gösteren firmaların ölçek ekonomisinden yararlanmalarını sağlamak amacıyla destekleyici politikalar uygulanması planlanıyor. Belirlenecek ulaştırma koridorları için uygun hacim ve mesafelerde en avantajlı ulaşım türlerinin belirlenmesi, bu kapsamda denizyolu ve demiryolu taşımacılığının özendirilmesi ve kombine taşımacılık imkanlarının geliştirilmesi planlanıyor. Teşvik ve destek imkanlarından enerji verimliliğini, temiz yakıt ve çevre dostu araç kullanımını sağlayan ulaşım sistemlerinin öncelikli olarak yararlandırılması öngörülüyor.
Piyasa beklentilerine baktığımızda; lojistik fiziki alt yapısının tamamlanarak, geliştirilmesi, gümrük geçiş ve işlemlerinin basitleştirilerek, kolaylaştırılması, katma değer vergisi uygulamaları ve iade sürecinin hem uygulamada hem de taşımacılık mevzuatı anlamında basitleştirilerek hızlandırılması gibi uygulamaların, sektörün 2023 hedeflerine daha kolay şekilde ulaşmasında önemli katkı sağlayacağı düşünülüyor.
Bununla birlikte, diğer sektörler için olduğu gibi, taşımacılık ve lojistik sektöründe faaliyet gösteren şirketleri 2030’lu yıllarda etkileyebilecek en önemli unsurların, bu firmaların vaat edeceği maaş ve kariyer gelişiminden ziyade şirketlerin her birinin yaratacağı marka imajı ve bunun sonucu olarak da kişilerin bu şirketlerde çalışma isteği olacağı öngörülüyor. Bu kapsamda PwC’nin global düzeyde gerçek zamanlı Delphi metodunu kullanarak gerçekleştirdiği araştırmaya göre, sektörün ve tüm tedarik zincirinin gelecekteki başarısı istihdam edilen çalışanın donanımına ve niteliğine bağlı olacak. Araştırmaya göre, eğer sektör oyuncuları tarafından sektörün marka imajı ve değeriyle ilgili doğru aksiyonlar alınmazsa yeni mezunlar ve kıdemli çalışanlar açısından sektörün çekiciliği oldukça azalacak.