Onun televizyonu var, güzel mi güzel…
Ekonomisi var, lojstiği var, denizciliği var… Var da var. Kimin mi? Kimin olacak, tabi ki Dünya Gazetesi'nin… Eh öncelikle hayatımıza hoşgeldin kısaca Dünya Ekonomi, uzun adı ile Dünya Ekonomi, Denizcilik ve Lojistik TV…
Hayatımızda hep bir değişim ararız, hanımlar saçlarını yaptırır, giyim tarzını değiştirir, bazen daha da radikal kararlar almaya çalışarak değişimi hissetmeye çalışırlar. Biz erkekler ise bazen fizyolojimiz ile oynamak için aniden spora yönelir, bazen farklı arkadaş çevrelerini hayatımıza sokmaya çalışır, bazense değişik işlere soyunarak aslında hayatımızda değişimi aramaya hissetmeye çalışırız. Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu sözü de hayatımızın gizli bir sloganıdır aslında. Birden bire nasıl böyle konuyu değiştirip televizyondan değişime geçtiğimi anlamadınız eminim. Ama ben bugün hayatımızın ne kadar da hızlı değiştiğinden, alışkanlıklarımızdaki farklılaşmalardan, lojistikteki değişimden ve bu değişimin hayatımıza getirdiği önemli bir kazanım olan, yakın zamanda benim de bir program ile içinde büyük bir gururla yer alacağım Dünya Ekonomi TV'den söz etmek, tabiri caizse biraz ortaya karışık yapmak istiyorum.
Zaman zaman katıldığım panellerde de söz ettiğim, TRT'de gösterilen "Seksenler" dizisinin, nerelerden nerelere geldiğimiz konusuna ışık tutması, değişimleri bize hatırlatması açısından doğrusu son derece yararlı. 11 yaşında askeri darbe ile tanışmış olan ben ve kuşağımın da aynı düşüncede olduğuna eminim, fakat asıl merak ettiğim, yeni genç kuşağın bu diziyi seyrederken ne hissettikleri. Çünkü onlar, teknolojinin içine doğdular ve hep bu teknolojinin var olduğunu zannediyorlar. Faksı ilk kez gördüğümde çağın buluşu diye düşündüğümü her fırsatta söylerim, ama itiraf ediyorum ki, yakın çağın buluşu kesinlikle internet. Tüketim alışkanlığımızı nerede ise tümü ile değiştiren, finans sektöründeki gelişim ile kredi kartının daha yaygın kullanılabilmesi sayesinde insanların nerede ise tüketmeden duramadıkları, üreticilerin de bu talepleri çok iyi ölçerek sürekli tasarım geliştirerek yeni ürün geliştirdikleri, geçmiş ile kıyaslandığında adeta jet hızına ulaşılan bir yüzyılda yaşıyoruz. İşte bu hızlı değişim ve ticaretteki gelişmeler, sektörümüzü, yani lojistiği de çok hızla değiştirdi, geliştirdi. Bu değişimleri hep kaleme aldım köşemde bugüne dek. Ama yazımın giriş kısmında da sözünü ettiğim Ekonominin yanı sıra, Lojistik ve Denizcilik'i de ana başlıklarına alan Dünya Ekonomi TV'nin kurulması ve yayın hayatına başlaması, diğer bir deyişle, lojistiğin televizyonunun artık hayatımızda yer alacak olması da işte yukarıda bahsetmeye çalıştığım değişimlerin bir sonucu, ama bizler için meyvesi. Onlarca Lojistik ve alt dalı bölümün olduğu lise ve üniversitelerimizi ve burada okuyan gençleri de düşündüğümde, hepimiz için büyük bir şans ve mutluluk verici bir gelişme bu. Tüm yüreğimle, bu cesaretli davranışından ve Türkiye'de bir ilki yaparak hayatımıza sağladığı katkısından ötürü, Dünya Gazetesi'ne ve değerli yöneticilerine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Hazır sözü televizyona getirmişken, biraz da kısa bir süre sonra yapımcılığını ve sunuculuğunu üstleneceğim programımdan söz etmek istiyorum. Lojistiğe ilgi duyan herkes kadar, ticaretin içerisinde yer alan, sanayici, perakendeci, dış ticaretçi ve tüccarların da içinde kendisi için bir şeyler bulabileceği, izleyici kitlesinin geniş tutulacağı bir program ile çıkacağım bu kez karşınıza. Bazen stüdyoda, bazen limanda, bazen sizin deponuzda, bazense bir üniversitenin konferans salonunda göreceksiniz bizi. Beğeneceğinizi umduğum bir program olması en büyük temennim. Artık hep birlikte şarkımıza geri dönebiliriz, "bizim bir televizyonumuz var, güzel mi güzel…"