Önümüzdeki üç yıl, geçtiğimiz 50 yıldan daha önemli olacak
Beklentiler öyle küçük ve önemsiz değil. Bunu ben söylemiyorum, dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerinden KMPG’nin araştırmaları anlatıyor. Önümüzdeki üç yılda yıkıcı değişimin dalgaları kıyılara vuracak. Logaritmik biçimde büyüyen iş modelleri ortaya çıkıyor. Birkaç yıl içinde şirketler dünya çapında büyüklüklere ulaşabiliyor. Ve bazıları birkaç yıl içinde yok olabiliyor. Şirket alma-satma-birleştirmenin yerine, iş birlikleri ve iş ortaklıkları modeli ön plana çıkıyor. Peki Türkiye’de neler oluyor? KPMG Türkiye’nin yeni Başkanı Murat Alsan ile konuştum.
Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan ve sektöründeki en büyük dört uluslararası şirketten biri olan KPMG’nin Türkiye Başkanı Murat Alsan’ı hem kamuoyu ile tanıştırmak istiyordum hem de benim de soracağım çok konu vardı. Dünyada yeni yayınladıkları önemli bir CEO Araştırması bulunuyordu. Fırsat yaratıp biraraya geldik. Güzel bir sohbet oldu. Kritik trend değişimleri ve çıkan mesajlar var. Takip etmek gerektiğini düşünüyorum. KPMG, üye firmalar ağı sistemiyle 152 ülkede, 189 binin üzerinde çalışanıyla finansal hizmetler, tüketici ürünleri ve endüstriyel sektörlerden, gıda, perakende, enerji, telekomünikasyon, kimya gibi pek çok sektöre danışmanlık hizmeti veriyor. Daha tepeden bakıyorlar o yüzden… Türkiye’de özellikle odaklandıkları ve güçlü oldukları alanlardan biri “dijital dönüşüm” konusu. Çok uzatmadan konulara gelelim…
ÖNÜMÜZDEKİ KRİTİK 3 YIL
Öncelikle dünya çapında gerçekleştirilen CEO Araştırması ve buradaki sonuçlardan KMPG ve Murat Alsan’ın çıkardığı sonuçlardan ve bunun oluşturduğu trendlerden bahsedelim: “Temel başlık teknoloji, siber güvenlik gibi, yapay zeka gibi alt kırılımları var. Bunların iş modellerine etkileri var. Herkes iş modellerini sorguluyor, değişimin hızı çok yüksek. Şöyle bir mesaj var; önümüzdeki üç yıl, geçtiğimiz 50 yıldan daha önemli. Çünkü yeni iş modelleri var şöyle ki; logaritmik biçimde büyüyen iş modelleri bunlar. Birkaç yıl içinde şirketler dünya çapında büyüklüklere ulaşabiliyor. Eskiden global bir şirket olmak çok uzun bir yoldu. Şimdi doğru iş modeli kurgulanırsa birkaç yıl içinde dünya devi şirketler ortaya çıkıyor. Bu önemli bir trend, önemli bir fırsat ama klasik iş modelleriyle yürüyen şirketler için önemli bir tehlike de aynı zamanda. Birisi gelip yapay zekayla, internetle teknolojik çözümle hızlı biçimde pazarınızı elinizden alıp gidebilir. Şirketlerin CEO’larının böyle bir endişe yaşadığını görüyoruz. Önümüzdeki üç yılda, yıkıcı değişimin dalgaları kıyılara vuracak.”
TÜRKİYE’DE DURUM NASIL?
Peki önümüzdeki üç yıl, Türkiye için de yukarı-aşağı trendin belirleneceği bir üç yıl olur mu sizce? Sorumu Murat Alsan şöyle yanıtlıyor: “Olabilir ama jepolitik ilk sırada durmaya devam ediyor. Uzmanı değilim o konunun ve Türkiye’ye nasıl bir yansıma olur bilemiyorum ama iki numaralı ajanda ekonomiyse, ekononomi güçlü… Kuvvetli bir bankacılık sektörü var, turizm gibi, bu gelişmelerden ciddi negatif etkilenen sektörler var ama otomotiv gibi, telekom gibi gücünü devam ettiren sektörler de var. Kuvvetli bir girişimci taraf var. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 99’u küçük şirketler, KOBİ’ler... İstihdamın 3’te 2’sini üretiyor bu şirketler, yanılmıyorsam ihracatın da yarısını yapıyorlar. Dolayısıyla küçük girişimcilerin kurduğu kuvvetli bir ekonomi var. Bu jeopolitik ve global çalkantılar tabii onları da etkiliyor ama onlar üretmeye ve istihdam yaratmaya devam ediyor. Ben çok negatif düşünmüyorum ekonomi konusunda. Kur dalgalanmaları doğrudur, izliyoruz. Ama eknoominin dinamiklerinin de güçlü olduğunu görüyoruz. Eğer doğru kararlar alınırsa, bu dinamikler Türkiye’yi yukarı doğru çıkışa geçirebilir.”
İŞBİRLİKLERİ DÖNEMİ
Gelelim geleceğe yönelik ajandaya… KPMG CEO Araştırması’ndan çıkan önemli konular neler: “Ajanda nedir diye sorduğumuzda hemen öne çıkan şeyler siber güvenlik. Diğer yandan bir başka konu inovasyon. Bu iş modelleri ve yenilikler tehlike oluşturuyor yöneticiler için. Yapay zeka ciddi şekilde araç haline geldi. Kendi kendine öğrenen yazılımlar… Bir sistemin içine bırakıyorsunuz o sistemin içinde önce kendi öğreniyor sonra öğrendikleriyle sonuçlar çıkarıyor ve size sunuyor. Davranışları takip ediyor, harcama davranışlarını, yatırım koşullarına bakıp karar veriyor size öneriyor. CEO Araştırması’nda bir başka öne çıkan konu M&A, yani satın alma ve birleşmeler… Bu ajanda konusu çok hareketli. Şirket alma-satma ve birleştirmenin yerine iş birlikleri ve iş ortaklıkları modeli daha fazla ajandada olacak gibi görünüyor. Global şirketler her alanda bir şirket sahibi olmayı artık tercih etmiyor. Çünkü bilmediği işlere girmek istemiyor. O işi en iyi yapan kimse onunla iş birliği yapmayı tercih ediyor. Önümüzdeki üç yılda böyle bir trend ortaya çıkacak gibi görünüyor. Artık satın alarak veya birleşerek büyüyen şirketler değil, bir işi en iyi kim yapıyorsa, iş birlikleri yaparak birlikte çözüm sunarak müşteriye gitme trendini görüyoruz.”
TÜRK ŞİRKETLERİ BİRLEŞİYOR
Türkiye’ye nasıl yansır? Biz bu alanın neresindeyiz? Murat Alsan şöyle diyor: “2016-2017’de Türkiye’ye gelen bir yatırımlar vardı ve bizim için önemliydi o yatırımlar. Şimdi biraz global mali etkiler sebebiyle tüm gelişmekte olan ülkelere yatırım oranları düştü. Türkiye de bundan etkileniyor. Bununla birlikte piyasada şöyle bir şey var; Türk şirketlerinin birbirlerini alıp sattıklarını görüyoruz. Bu alanda çalışan uzmanlarımız daha ziyade yabancılar için yaparlardı ‘due diligence’ları, şimdi son 6-7 aydır Türkiye içindeki birleşmeler, Türkiye içindeki el değiştirmeler bu alanlarda çalışılıyor daha çok… Buradan tekrar global trende bakarak ‘işbirlikleri’ne dönersek, Türk şirketlerinin satın alma ve birleşme yerine bu iş birliği modellerine yönelmesiyle ilgili henüz güçlü bir trend göremiyoruz. İş birlikleri Türkiye’de çok canlı değil. Belki inşaat güzel örnek, çünkü farklı ekspertizleri olan inşaat şirketleri olabiliyor. Bir tanesi alt yapıyı düzenliyor, diğeri üst yapıya bakıyor. O ekspertizi birleştirebiliyor inşaat şiirketleri. Diğer sektörlerde görecek miyiz? Global trend buysa bir gün mutlaka Türk şirketlerini de etkilemeye başlayacaktır veya başlamıştır. Önümüzdeki üç yılda M&A’in yerini iş birlikleri ve ortaklıkların alacağını görüyoruz. Ortak iş yapmak en güçlü trend olacak.”
2017 Türkiye için sıçrama dönemi
Murat Alsan’dan, “2017 ve sonrası Türkiye için sıçrama dönemi olabilir fakat yapısal reformların harekete geçirilmesi gerekir” yorumu gelince soruyorum: Bu tezin kaynağı ne? Neden böyle bir düşünceniz var? Alsan cevaplıyor: “Türkiye büyük bir çıkış yaptı son 15 yılda. Belli bir zenginlik seviyesine geldi. Orta sınıf geliri, 10 bin dolar civarında. Bununla ilgili KPMG’nin bir araştırması vardı, ülkeler düzenleme kalitesini artırarak 10 bin dolar civarına gelebiliyorlar. Buradan yukarıya kırılmak zor oluyor. Yapısal değişiklikleri yapmak gerekli. Biz 10 bin dolar seviyesine geldik, çok ciddi düzenleme değişiklikleri yapıldı. AB’ye uyum, Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu geçtiğimiz dönemde ciddi bir düzenleme gelişmesi yaptı Türkiye. Buradan sonrası yapısal değişiklikler gerektiriyor. Onlar ne? Mesela eğitim, Ar-Ge gibi alanlarda önemli yatırımlara ihtiyaç var. Bu yatırımların nasıl çekileceğinin düşünülmesi gerekiyor. Know-how’a ihtiyaç var. Düzenleme kalitesinin artması gerekiyor özellikle.” Murat Alsan burada ‘düzenleme kalitesi’ ile hukuktan sektörel düzenmelere kadar geniş bir ‘kanunsal altyapı’ düzenlemelerini kastediyor. Bir not olarak iletmiş olayım.
‘2016’da bütün negatifler yaşandı’
KPMG Türkiye Başkanı Murat Alsan’a şu soruyu yöneltiyorum: “Siyasi gelişmeler bizi ne kadar etkiliyor? Ne kadarlık risk payı var? Alsan'dan cevap geliyor: “Jeopolitik şu anda bir numaralı ajanda herekes için... Söyleyecek bir şey yok. Jeopolitik içinde biraz iç siyaset de var. Sonuçta, 2016’da potansiyel tüm negatif gelişmeler yaşandı. Olmaz denen her şey oldu. Sadece Türkiye’de değil. Risk görülen Donald Trump, ABD Başkanlığı'na geldi. AB problemler yaşıyordu, Brexit gerçekleşti. AB’nin mutsuz olduğunun göstergesi. İtalya keza öyle... Türkiye de jeopolitik riskli dönem yaşadı, yaşıyor hala... Ama iki numaralı madde ekonomiyse, ekonomideki dinamiklerin hala gücünü koruduğunu düşünüyorum. Türk şirketleri alternatifl erler buluyor. Bunu büyük bir müşteri grubuna hizmetler veren şirket olarak biz takip ediyoruz. Türk şirketleri alternatif çözümler üretiyor. Dolayısıyla ekonominin dinamiklerinin hala güçlü olduğunu görüyoruz.”