Önümüzdeki elli sene
Şimdi başlığa bakıp içinizden “Ne elli senesi kardeşim? biz önümüzdeki seneyi (15 gün sonrası) göremiyoruz” diye geçiriyorsunuzdur. Haklısınız. Aramızda kalsın ben hem kendi açımdan hem ülke ve hem de dünya çapında 2015 ne getirecek pek bilemiyorum. Bildiğim tek şey var o da ben bir yaş daha ihtiyarlayacağım, ülke ekonomisi sıkılacak, dünya ise neresine baktığınıza bağlı olarak çok daha beter bir yer olacak. Yani kötümserim. Zaten bu yaşta iyimser olmak için bunamış olmak gerek!
Neyse, hâlâ “Daha iyi işletmecilik nasıl yaparız?” diye sual ediyorsanız bir iki öneri aktarayım. Okurlarım benim kerameti kendinden menkul guruların işletmecilik! formüllerini kullanarak tavsiye satan danışmanlık işlerinden haz etmediğimi bilirler. Bununla danışmanlık şirketlerince söylenenlerin saçma olduğunu iddia etmiyorum. Çoğu aklı selim sahibi her düşünebilen kimsenin akıl erdirebileceği şeyler. Benim itirazım bunlar hakkında koparılan pazarlamaya yönelik gürültü ve biçilen değer. Harcanan paralara, sarf edilen zamanlara çoğu kez yazık oluyor.
Büyük danışmanlık şirketlerinden biri, McKinsey işletmecilik konusunda yayınlarıyla ünlemiş bir kurumdur. Bu tür şirketler arasında en saygınlarından biridir (üst yöneticilerinden biri eski öğrenci asistanım olduğundan biraz pohpohlamak gereğini duydum.) Son yayınlarında önümüzdeki elli seneyi irdelemişler (*). Özetle diyorlar ki: Önümüzdeki elli seneyi üç eğilim ve bunların kesişmesi belirleyecek. Bunlar (1) gelişmekte olan pazarların talep patlaması ve şehirleşme dinamikleri; (2) batı ülkelerinden başlayarak gelişmekte olan ülkelere yayılacak nüfus yaşlanması ve (3) teknolojinin, özellikle bilgisayara bağlı teknolojinin logaritmik bir şekilde gelişerek değişmesi. Buraya kadar aşikarı ifşa. Bu etmenlerin ve daha da önemlisi bunların etkileşimlerinin sonuçlarını irdeleyen McKinsey hiç de iyimser bir tablo çizmiyor. Son elli senedir dünya ekonomisinin büyümesinin lokomotifliğini yapan gelişmekte olan ülkelerin barutlarını biteceğini, bu ülkelerin yarattığı 2.5 milyar kişilik pazarların bu tüketime uzun süre dayanamayacaklarını, özetle hem bu ülkelerin mal almak için kullandıkları hem de bu pazarlara mal satanların pazarlama için kullandıkları ihracata dayalı kalkınma adı verilen modellerin pek de işe yaramayacağı sonucuna varmışlar. Buraya kadar da aşikarı ifşa. Sizin de gördüğünüz gibi tek kötümser ben değilim. Üstüne ben bu gelişmelerin önümüzdeki elli seneyi beklemeyeceği inancındayım.
Peki ne yapalım? McKinsey’in ilk önerisi stratejik detay ve esneklik. Yani daha fazla sayıda pazar, daha çok pazar bölünmesi (şehir şehir ve daha detayda bölünme), pazarları talep ve arz açılarından daha detaylı takip, senaryo hazırlıkları, daha yaygın stratejik ortaklıklar, vs. Peki. Doğru söze ne demeli. İkinci öneri yönetimin işletmelere bakış açılarıyla ilgili. Teknolojinin artık her stratejinin yarılmaz bir parçası olması gereğinin anlaşılması, teknolojinin aynı zamanda iş gücünün nasıl, ne zaman ve nerede çalışacağını belirlemesinin, yani iş süreçlerinin yeniden tanımlamasının gerekliliğin yanı sıra teknolojik gelişmelerin milyonlarca kişiyi işsiz bırakacağının anlaşılarak yaşlanan ve bilgi ve becerileri yetersiz kalacak iş gücünün yenilenmesi öneriler arasında. Son öneri kaynaklarla ilgili. Okurların bu kaynak meselesine ne kadar önem verdiğimi hatırlayacaklardır. Her işletmenin kesişen, birbirleri yerine kullanılabilen beş kaynağı olduğunu, yönetimin bu kaynakları işletmenin iki işlevinin (pazarlama ve üretim) amaçlarına ulaşabilmeleri için planlanması, tedarik ve dağıtımı ile kullanımlarının denetimi olduğunu defalarca yazdım.
McKinsey beş öneride bulunuyor: Kaynak ikamesi (pahalı, üretken olmayan kaynakların ikamesi), optimizasyon (kaynak kullanımının teknolojiden de yararlanılarak) en etkin düzeye taşınması, ürünlerin kullanımları sonrası değerlendirilmesi ve ürün ve hizmetlerin yeniden tasarlanarak israfın önlenmesi. Bunlara da amenna. Bu değerli çalışmayı sizlere özetinden özetledim. Yazının genel havasından hafife aldığım kanısına vardınızsa öyle bir niyetim yok. Okumakla vaktinizi ziyan etmediniz. Sadece bir kaç gözlemde bulunmama izin verin.
İleriye dönük tüm tahminler yerinde. Zaten bu tahminleri herkes yaptı, yapıyor. Bu beklenen gelişmelerin sonuçları da bir çok yazar ve düşünürün yıllardır dikkat çekmeye çalıştığı sonuçlar. Buraya kadar eğer ille de eleştiri istiyorsanız eleştirecek tek şey araştırmanın çok da özgün olmadığı. Ama konu işletmeciler ne yapsınlar? sorusuna gelince bu konuda biraz daha detaylı tartışmamız gerekiyor. Buna da bir ara değiniriz.
Sağlıcakla kalın.
(*) Mckinsey.com/insights/strategy/management_intuition_for_the_next_50_years