Önümüzdeki dönem

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Önümüzdeki seçim ilginç bir tarih aralığına rastladı. Uzun süredir devam eden görece gevşek para politikaları ile büyümeyi uyarma dönemi sona eriyor. Önümüzdeki dönemde para politikası sıkılaştırılacak. Finansal fiyatlar yükselecek. Görece daha kısıtlı ve pahalı mali kaynaklarla büyümenin yolları aranacak. İktisat politikaları buna göre yeniden tasarlanacak. Büyük olasılıkla ekonomilerin vizyonu genişletilecek, ekonomi politikaları uzun vadeyi de kavrayacak şekilde düzenlenecek. Kısacası, önümüzdeki dönemde dünya ekonomisinde koşullar değişecek, ulusal ekonomiler kendilerini yeniden tanımlamak zorunda kalacak. Dünya ekonomisindeki değişimler tüm ülkelere bu yeniden tanımlamayı dayatacak. Buna ayak uyduramayan küme düşecek.

Söz konusu dayatmanın ilk adımda 2016 yılında dünya ekonomisinin kulvar değiştirmesinden kaynaklanacağı görülüyor. Buna normalleşme deniliyor. Normalleşme sürecinin ilk evresinde dünya ekonomisinin uzun süredir belini yasladığı bol para-düşük faiz karakterli para politikası eksenini terk edilecek. Yani ekonomileri canlandırmak ve canlı tutmak amacıyla sürdürülen bol para para-düşük faiz politikası önümüzdeki dönemde ters yöne dönecek, para politikaları sıkılaştırılırken faizler yükselip daha hareketli hale gelecek. 

Önemli bir yön değiştirme bu. Ekonomide değişimler, yön değiştirmeler süre isteyen sancılı süreçlerdir. Tarih 2015 yılını bu tür sancıların yoğun olarak yaşandığı bir yıl olarak tanımlayacak diye düşünüyorum. Şimdi yolun sonuna gelindiği, beklenen yön değişimin önümüzdeki aylarda başlatılacağı anlaşılıyor. Bu sürecin ilk adımları sıkıntılı olacak kuşkusuz. Son yılların deneyimlerine bakılacak olursa bu yönde atılacak tek bir adım dahi ulusal ekonomilerde çok ciddi türbülanslar üretme, finansal piyasalarda oynaklığı arttırma potansiyeli taşıyor. 

Üstelik dünya ekonomisinin içinde olduğu mevcut koşullar bu dönüşümü daha da sancılı hale getirecek gibi görünüyor. Geçtiğimiz haftalarda dünya ekonomisinde gözlenen yumuşama, rahatlama görüntüsü sizi kandırmasın. Temel sorunlar devam ediyor. Bunların başında da “büyüyememe” sorunu geliyor. Bu bağlamda gelişmiş ekonomilerle gelişmekte olanlar arasında bir ayrışma olduğu, gelişmişlerin büyüyememe sorununu aşmak yönünde adımlar attığı gibi bir izlenim var. Bu doğru değil. ABD dışında kalan gelişmişlerin de büyüme performansları tatmin edici olmaktan uzak. Gelişmekte olan ülkelerin büyüme performansı ise 2015 yılında iyice bozulmuş gibi görünüyor. Pek çoğu için 2016 yılı büyüme öngörüleri aşağıya doğru revize edildi. Bir dönem dünya ekonomisinin dinamosu olarak görülen Çin’de dahi büyüme teklemiş gibi görünüyor. 

Büyüyememe sorunundan kaynaklanan bir başka sorun daha var. Son dönemde başta petrol olmak üzere hemen bütün emtia kategorilerinde büyük boyutlu daralma ve gerilemeler olduğu gözleniyor. Temelde ekonomilerin büyüyememesi etkiliyor bunu. Burada iki yönlü bir dinamik var. Büyüyememe emtia talebini geriletiyor. Bu süreç emtia üreten ülkelerin ihracat gelirlerini azaltıyor. İhracat gelirlerinin azalması bunların büyümesini yavaşlatıyor, büyüyememe sorununu pekiştiriyor. 

Gelinen noktaya kadar dünya ekonomisi Avrupa’daki durağanlığa, gelişmekte olan ülkelerdeki duraklamaya, Çin yavaşlamasına, emtia şokuna direndi. Türbülanslara rağmen yeniden bir krize yuvarlanmak yönünde güçlü bir eğilim olmadı. Bu direncin ana destekleyicisinin dünyaya egemen olan bol para-düşük faiz politikası olduğunu söylemek yanlış olmaz. Şimdi bu politika normalleştirilecek. Normalleşme fiyat ve miktar uyumlarının yeniden yapılacağı, kaynakların ve fonların yeniden dağılacağı, yeniden uyumun aranacağı bir süreç olacak. Zor bir süreç bu. Uyum gösteremeyenin dışlanması olasılığı da yüksek. 

Bizim açımızdan zorluğu arttıracak iki etken daha var. Bol para-düşük faize aşırı bağımlı hale gelmiş olmamız bunlardan birisi. Şimdi bu değişecek. Kaynaklar kıtlaşacak ve daha pahalı olacak. Çok zorlanacağız. Seçim süreci ve sonrasındaki belirsizlikler de ikinci etken Hafta sonunda yapılacak seçimde alınacak sonuç normalleşemeye ayak uydurmamızı zorlaştırabilir. Tersi de olabilir tabii. Seçim görece uyumlu bir yönetime kapıyı açarsa zorluk daha az olur. Ama bu seçim çatışmacı iklimi sürdüren bir sonuç verirse zorluğumuz fazlasıyla artar. Normalleşmeye ayak uyduramayız. Çalkalanır dururuz. Dışlanırız. Önümüzdeki dönemi de kaybederiz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018