Önümüzdeki aylar daha hareketli geçecek
Yavuzhan Bayar / Finansinvest
Büyüme rakamlarının kaygıları gidermemesi ve küresel ekonomik aktivitenin arzulanan düzeyde istihdam yaratamaması, merkez bankalarının gevşek duruşlarını koruyacağı ve hatta ilave gevşeme adımları atacakları beklentilerini beslemeye devam ediyor. Bu beklentilerin korunması yeni bir katalizör eksikliğinde tatil havasına giren piyasalarda kâr realizasyonu baskısını da hafifletiyor. İki ileri bir geri hareket ederek yukarı yönlü genel trend içinde salınan piyasalarda gündem Ağustos sonuna doğru yeniden ısınacakken pozitif beklentiler yeniden fiyatlara yansıyabilir. Eylül ayında fiyatlamaları dünyanın dört bir yanından gelecek likidite mesajları belirleyecek. Avrupa, İngiltere, Çin ve Japonya merkez bankalarının adımları daha öngörülebilirken asıl büyük adım Fed tarafından bekleniyor.
Bekle-gör modundaki Fed'in 12-13 Eylül'deki FOMC Toplantısı'na yönelik beklentiler, 31 Ağustos'ta Jackson Hole'dan çıkacak mesajlarla netleşecek. 2010'da QE2'nin açıklandığı Jackson Hole Buluşması'nda Bernanke'nin QE3'ün kısa vadede başlayacağına dair imalarda bulunması, risk iştahını şahlandırarak ralliyi güçlendirmesi beklenebilir. Temel gayesini tek başına enflasyondan ziyade enflasyon ve işsizlik olarak tanımlayan Fed, gelen verilerin olumsuz seyre devam etmesi durumunda varlık alımına biraz daha yakınlaşabilir. Ancak beklentilerden iyi gelen Temmuz ayı tarım dışı istihdam rakamının ardından Eylül başında açıklanacak olan Ağustos ayı rakamının da benzer bir tablo çizmesi Fed'in Eylül ayını da beklemede geçirmesine yol açabilir. Son toplantısında gevşeme yönünde bir aksiyona dönük çıtayı alçaltan Fed, Eylül'de parasal genişleme adımı atmasa da en azından faizlerin düşük tutulacağı takvimi 2014'ten 2015'e de erteleyebilir.
Avrupa tarafında ise İspanya Başbakanı Rajoy'un EFSF'ye başvurmayarak beklemede kalmayı tercih etmesi, Yunanistan'ın gözden geçirilmesinin henüz tamamlamaması gibi belirsizliklerin sürmesi tedirginliği artıran unsurlar olarak öne çıkıyor. Sıkı maliye politikaları Euro Bölgesi'nin birliğini tehdit ederken, üye ülkelerin ticaret ortaklarının ağırlıklı olarak yine bölgeden olması dibe doğru yol alan bir kısır döngü yaratıyor. Eylül ayına ise İspanya başta olmak üzere periferi ülkelerinin stresinin yanı sıra ECB'nin hamleleri ve konumu damgasını vuracak.
Türkiye dâhil tüm küresel piyasaların yükselmesine destek olan likidite beklentileri, cari açığın finansmanı için sıcak para ve dış krediye ihtiyacı olan ekonomilere yarayacağından İMKB'de de Fed ve ECB odaklı beklentilerin baskın kalmaya devam etmesi olası. Ancak Orta Doğu gerilimini de aklımızın bir köşesinde tutmakta fayda var.