Önemli bir hafta
Piyasalar açısından önemli bir haftadayız. Yurtdışında ABD başkanlık seçimleri, tekrar ön plana çıkmaya aday Yunanistan konusu ve yurtiçinde kredi reyting beklentileri gündemde olan konular.
Bugünkü ABD seçimlerine ilişkin çok sayıda analiz ve yorum yayınlandı. Piyasalar açısından FED başkanı Bernanke'nin akıbeti ve seçilen başkanın partisinin yasama organında çoğunluğa sahip olup olamayacağı iki konu olarak ön planda görünüyor. İkinci konu özellikle mali uçurum konusu nedeniyle önemli.
Avrupa tarafında ise Euro Bölgesi borç problemi başlığı altında İspanya ve Yunanistan konuları ön planda kalmaya devam ediyor. Yunanistan konusunda, özellikle kamunun elinde bulunan borçların yeniden yapılandırılması üzerine, Almanya ve IMF arasındaki görüş ayrılıkları ön plana geçerek olumsuz bir hava yaratabilir. Bu anlamda çözüm umutlarıyla önemli artışlar yaşayan Yunanistan borsasında son zamanlarda görülen satış baskısının dikkat çekici olduğunu düşünüyoruz.
Kredi reytingi konusunda görüşlerimizi daha önce aktarmıştık. Türkiye'nin ''yatırım yapılabilir'' kredi notunu uzun zamandır hak ettiğinin bir kez daha altını çizelim. Dolayısıyla Fitch'in kararını olumlu karşılıyoruz. Kısa vadeli etkisi tüm piyasalarda olumlu olacaktır. Orta vade ile ilgili TCMB'nin çalışmasını kaynak olarak aldığımız görüşlerimizi tekrar aktaralım. Son dönemde tekrar ön plana çıkan Türkiye'nin kredi notunun yükseltileceği beklentisinin gerçekleşmesi halinde, benzer süreçten geçen ülkelerde öncesinde ve sonrasında yaşanan eğilimler dikkate değer. Bu noktada TCMB tarafından 21 Eylül 2012 tarihinde yayınlanan, İbrahim Burak Kanlı ve Yasemin Barlas'ın "Kredi Notunun Yatırım Yapılabilir Seviyeye Yükseltilmesi: Öncesi ve Sonrasındaki Eğilimler" isimli çalışması önemli bir kaynak. Bu çalışmadan ön plana çıkan bazı noktalardan bahsetmek gerekirse; not artırımı öncesi genelde varlıkların fiyatlarında artış trendi oluştuğu söylenebilir. Buna paralel olarak yerel para birimi değer artışı eğilimine giriyor. Not artırımı sonrasında da yerel para birimlerindeki bu trend devam ediyor.
Bu gibi süreçlerde portföy yatırımları ve kredi olanakları artıyor, kredi maliyetleri düşüyor; fakat doğrudan yabancı yatırımlarda belirgin bir ayrışma oluşmuyor. Öte yandan dış borçlanma maliyetleri düşerken, borçlanmanın vadesinde belirgin değişiklik görülmüyor.
Not artırımı yapılmadan önceki yıllarda düşen toplam dış borç, not artırımının ardından özel sektörün katkısı ile artış trendine giriyor. İç borçlanma dinamiklerinde özel sektöre verilen kredi miktarında artış yaşanırken, maliyetler aşağı iniyor, tahvil ile kredi maliyetleri arasındaki spread daralıyor.
Not artırımının ardından çoğu ülkede cari açıkta bozulma oluşuyor. Bunun yanı sıra mutlak büyüme hızı ivme kazanırken, göreceli büyüme performanslarında anlamlı bir fark oluşmuyor. Not artırımı yapılan ülkenin hisse senetleri endekslerinde benzer ülkelere göre pozitif ayrışma yaşanırken, not artırımı sonrasındaki 3 ayda daha sınırlı miktarda devam ediyor, sonrasında ise relatif performans negatife dönüyor.
TCMB'nin çalışması kapsamlı bir kaynak ancak genelde genellemeler yaparken dikkatli olmak gerekiyor Yine de bu genellemeyi yapmak ve basitçe yorumlamak gerekirse Türkiye'de olası not artırımını bono ve dövize göre daha çok fiyatlayan varlık sınıfının hisse senetleri olduğu tahmin edilebilir.