Öncü göstergeler
Hakan Aklar / Ak Yatırım
OECD'nin en son kasım ayı için açıkladığı ekonomide öncü göstergeler endeksi sayesinde diğer ülkelerle Türkiye'yi karşılaştırmak mümkün oluyor. Ayrıca, endeks dönüm noktalarını 6 ay öncesinden gösterdiğinden 2009 hakkında da fikir veriyor. Türkiye endeksi, elektrik üretimi, imalat sanayiinde stoklar, yeni siparişler, işgücü, imalat sanayi ihracatı, faizler ve aramalı ithalatı gibi göstergeleri harmanlıyarak elde edilen bir endeks. Eğer endeks 100 altındaysa ve düşmeye devam ediyorsa, bu ekonomide yavaşlama ve daralmayı gösteriyor. Kasım ayı itibariyle Türkiye'nin ve tüm ülkelerin endeksi 100'ün altında ve düşüş trendinde. Aslında endeksteki gerileme belirtileri 2007 Mayıs ayında başlıyor ama o tarihte endeks 100 seviyesinin üzerinde kalmayı başarıyor. Endeks o tarihten itibaren güç kaybediyor ve 2008 yılının Temmuz ayında da 100 seviyesinin altına düşüyor ve gerilemeye devam ederek kasım itibariyle 91,1 oluyor.
Öncü göstergeler endeksinden çıkardığımız bir kaç sonuç var. O zamana kadar büyümekte olan Türkiye ekonomisinde dönüm noktası aslında çok daha geriye 2007 Mayıs ayına gidiyor. 2008 Temmuz ayında daralmanın sinyalleri geliyor. Sonrasında dışarıdaki gelişmelerin etkisiyle gerileme hızlanıyor ve son veriler durgunluğu işaret ediyor ve henüz ufukta bir toparlanma işareti de yok. Endeks bize 2009 yılının ilk yarısınında da ekonomide daralma yaşanacağını gösteriyor. Gelişmeler 2001 yılından çok farklı, çünkü sadece Türkiye değil, tüm ekonomilerin öncü göstergeleri durgunluğa işaret ediyor. Bunun da anlamı dış ticaret ve dış kredilerde kısa sürede bir toparlanma beklememek gerektiği.
Merkez Bankası son üç ayda yaptığı 375 baz puanlık indirimle gelişmeleri çok iyi gördü ve gereken hareketi yaptı. Tabii Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinin hızla gerileyen öncü göstergeleri yukarı doğru çevirmesi çok zor. Diğer ülke ekonomilerinde özellikle de Avrupa'da iyileşme görmeden bizde bir iyileşme beklememek gerekiyor. Tüketici ve reel sektör güven endeksleri en düşük seviyelerdeyken, reel söktörün dış borçlanmasındaki zorluklar devam ederken ve işsizlik hızla artarken bankalardan kredi talebinin artmasını beklememek gerekir. Bankalar da kredi verirken her zamankinden daha seçici olacaktır. Sorun kredi maliyetinden çok güven sorunu olduğundan faiz indirimleri hemen çalışmayabilir. Yine de faiz indirimleri aşağıya gidişi yavaşlatabilir. En azından yılın ikinci yarısı için biraz daha iyimser olmamızı sağlayacaktır.