Öncelikler değişecek!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel veya ulusal düzeyde gelir dağılımı ve rekabet koşulları gibi yapısal sorunlar ağırlaştıkça talep daralıyor, düşük gelir grubunda yoğunlaşan geniş kesimler ile sermaye arasındaki çıkar çatışması derinleşiyor. Hal böyle olunca ekonomik büyüme yerini daralmaya bırakıyor ve bütçe açıkları ile birlikte kamu finansman ihtiyacı da büyüyor. Hem bütçe açığını azaltmak hem de faaliyet gelirlerini artırarak büyümek imkansızlaşıyor; zira iyice ağırlaşmış sorunlar ve epey büyümüş eşitsizlikler nedeniyle bütçe disiplinine öncelik verilse ekonomi daralıyor, akıntıya karşı yüzülemiyor. Bu açmaz ülkemizin geleceğine ilişkin belirsizliği iyice artırıyor.

Ülkemizde ekonomi büyüdükçe, daha açık bir ifade ile özellikle tüketim ve yatırım harcamaları arttıkça bütçe açığı azalıyor. Zira vergi gelirlerimizin yüzde 70'i aşan kısmı dolaylı vergilerden geliyor. Hal böyle olunca faaliyet gelirlerinin azalıyor veya artıyor olması uzun vadede, tüketim ve yatırımlardaki eğilim ise orta vadede belirleyici oluyor. Ayrıca rekabet koşulları ve gelir dağılımının bu değişkenler üzerinde etkili olduğunu hesaba katmak gerekiyor.

Ülkemizde çok uzun bir süredir gelir dağılımı bozuluyor, rekabet koşulları olumsuzlaşıyor ve toplam faaliyet gelirleri erir iken iç dağılımı da bozuluyor. Bu eğilimleri terse çevirmek için gerekli ve yeterli çaba harcanmadığı sürece sürdürülebilir büyüme imkansızlaşıyor, bütçe ve kamu finansmanına ilişkin belirsizlik artıyor. Zira borç verenlerin taleplerine duyarlı olunur bütçe gelirlerini artırıp harcamaları olabildiğince kısmak yönünde bir tercih gündeme geldiğinde hem yukarıda belirttiğimiz olumsuz eğilimlerin güçlenmesi hem de ekonominin daralması kaçınılmaz oluyor. Daha açık, bir ifade ile bütçe disiplini kanusunda aşırıyı zorlamak bugün olduğu gibi gelişmelerin kontrolden çıkması ile sonlanabiliyor; hem ekonomi daralıyor hem de bütçe ve kamu finansman açıkları büyüyor, rekabet koşulları ve gelir dağılımı iyice bozuluyor. Asıl önemlisi hâlâ mali disiplin diyenler bu tercihin faydasından çok daha büyük maliyet getireceğini görmek istemiyorlar; bakış açısının kısa vadeye yoğunlaşması çözümsüzlüğü derinleştiriyor.

2000'li yıllarda gerek bireysel kredilerin aşırıya varan artışı gerekse bazı sektörlerin hesapsız yatırıma yönelmesi yapısal sorunların etkisini ikinci plana itmişti. Dış finansman desteği ile iç tüketim ve atıl yatırımda çok aşırıya kaçıldı, ekonomi çok sağlıksız ve sürdürülebilir olmayan bir şekilde genişledi. Fakat bugün için durum değişti; dış finansman kesildi, zorunlu ihtiyaç maddesi fiyatları yükselir iken faaliyet gelirleri eridi ve gelir dağılımı iyice bozuldu. Sonuçta iç talebin dalgalı bir şekilde daraldığı sorunlu kredilerin arttığı, ve bırakın yeni yatırımı daha önceki yapılanları yaşatmanın bile çok zorlaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Artık bütçe gelirlerini artırmak ve harcamaları kısmak yönündeki her yeni hamle ekonomiyi daraltacak, işsizliği ve istikrarsızlığı daha farklı boyutlara taşıyacak.

Uzun süredir ülkemizde uygulanan politikaların devri dolalı çok oldu. Hâlâ kısa vadeye bakılıp, yabancı sermaye  memnun edilmeye ve düşük gelir grubunda yoğunlaşan kesimler suiistimal edilmeye devam edecek ise ekonomi nasıl büyüyecek ve bütçe açığı azalacak? Gelir dağılımı ve rekabet koşullarındaki eğilimler düzelmeden ve toplam faaliyet gelirleri artmadan, ekonomik daralma durulmayacak; tüketim ve yatırım eğilimi zayıflayacak.

Hangi konumda olursa olsun hayal tacirleri için yolun sonu göründü!.. IMF politikaları bu saatten sonra günün kurtarılmasına yardım edemez, zira talebin daralması, bütçeyi olumsuzlaştırması kaçınılmazdır. Tercihin sermaye yerine geniş kesimler, bütçe disiplini yerine büyüme lehine değişmesi ise tüm politikaların değişmesini gerektirir. Bu da sancısız olmaz!..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar