Önce evimizi düzene sokalım!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Yaşadığımız darbe girişiminin uluslararası alanda yarattığı şaşkınlığın, doğurduğu olumsuz iktisadi sonuçların aşılması ve ülkemizin zedelenen imajının yeniden iyileştirilmesi için hükümet yetkilileri ülkemizin güvenli olduğunu belirtip; ısrarla herkesin korkmadan gelip yatırım yapabileceğini, yatırım yapacaklara hükümetin her türlü kolaylığı sağlayacağını vurguluyorlar. Hatta, İrlanda’da Apple firmasına vergi cezası verilmesinin ardından Sayın Şimşek, firmayı davet etti, ülkemizde başlarına böyle işler gelmeyeceğini söyledi. Sürekli olarak ülkemizin güvenli olduğu mesajına ihtiyaç duyulması, Türkiye’nin yabancı yatırımlar açısından yeterince güven duyulan bir diyar olmadığının bir göstergesi olsa gerektir. 

Acaba ülkemize yabancı yatırımcılar neden güven duymuyorlar? Sorun, bazen ileri sürüldüğü gibi, sadece 15 Temmuz’daki üzücü girişimden mi kaynaklanıyor, yoksa daha kapsamlı bir sorunla mı karşı karşıyayız. Tartışmamıza, ülkemize gelen yabancı sermayede son yıllarda belirgin bir düşüş yaşandığını hatırlayarak başlayabiliriz. Düşüşün bir bölümü uluslararası iktisadi konjonktür ile ilgili olup Türkiye’den kaynaklanmıyor. Ancak, bu gerçek kendimizden kaynaklanan kusurları gözden uzak tutmamıza vesile olmamalıdır. Yabancı yatırımcıların ülkemizle ilgili tereddütleri 15 Temmuz’dan önce başlamıştı. 15 Temmuz’dan sonraki uygulamalar tereddütleri haklı çıkaracak mahiyettedir. Soru uzun vadeli yatırımlar açısından ülkemizin güvenilir olup olmadığıdır. Maalesef yapılan değerlendirmeler genellikle olumsuz yöndedir.

Hükümetimiz güveni daha çok asayişle ilişkilendirmektedir. Şüphesiz, bir ülkede yaygın asayiş sorunlarının varlığından yatırımcılar çekinir. Ancak, özellikle uzun vadeli yatırımı öngören yabancı sermayenin önem verdiği bir diğer husus var: Hukuk devleti! Bu konuda piyasa ekonomisin egemen olduğu demokrasilerle aramızda derin bir görüş ayrılığı var. Biz, acil durumlar karşısında hukuk devletinin temel ilkelerinin vadesi belli olmayan geçici sürelerle özlerinden uzaklaşacak şekilde yorumlanmasının, hatta askıya alınmasının makul olduğu kanaatindeyiz. Yatırımcı ülkeler ise hukukun temel ilkelerinin bu durumlarda gözetilmesinin hukuk devletinin işlerliğinin kanıtı olduğunu düşünüyorlar.

Yabancı yatırımcıları anlamak için kendimizi onların yerine koyalım. Devlet bir takım şirketlere el koyuyor; yönetimi kayyumlara, mallarını hazineye devrediyor. Yargı bazı bankalarla iş görmüş şirketleri veya şahısları şüpheli, hatta suçlu kabul ediyor; gözaltına alıyor, tutukluyor. Bu işlemler uzun bir yargı sürecinin sonucu değil, çabucak gerçekleştirilen işlemler. Doğru olmasa bile, yargı idarenin uzantısı görünümü veriyor. Şimdi, siz bir yatırımcı olsanız böyle bir ülkede yatırım konusunda ihtiyatlı davranmaz mısınız? Yabancı yatırımcıyı ikna etmeden önce, kendi evimizi düzene sokmamız gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019