Önce çalışanlarınızı dönüştürün
Herhalde son 4 yıldır Türkiye’de dijital dönüşüm ile yatıp dijital dönüşüm ile kalkıyoruz. Bunca yıldır konuştuklarımızdan sonra gerçekten de dijital dönüşüm ile ilgili ciddi bir mesafe kat edildi mi emin değilim. Hatta çoğu zaman dijital dönüşüm kavramının da tam olarak içeriğinin doldurulamadığını, çoğu zaman anlatılan şeyler dijitalleşmeden öteye gidemediğini görüyoruz.
Şirketlerin yeni dijital dünyaya hazır olmaları, yeni iş modelleri ve fırsatlarından tam olarak yararlanabilmeleri, yeni gelir alanları keşfetmeleri için işlerini dijital teknolojileri kullanarak farklılaştırıyor ve devrimsel olarak dönüştürüyorlar. Buna kısaca dijital dönüşüm diyoruz. Ancak bu güne kadar kağıt ortamlarda yürütülen işleri mobil cihazla yapmaya başlamak ne kadar dijital dönüşüm kavramında yer bulur emin değilim. Çünkü iş süreçlerinin dijitalleşmesi aslında yeni bir kavram değil ve son 40 yıldır sektör bunu konuşuyor zaten.
Tanımları bir kenara bırakacak olursak, dijital dönüşümde başarısızlıkları ve yapılan işlerin sona erdirilememesini daha fazla konuşmak gerekiyor. Adı ister dijital dönüşüm isterse dijitalleşme olsun, bir işletmede işleri değiştiriyorsanız konu mutlaka çalışanların iş yapış biçimine dokunuyor demektir. Ve çoğu zaman yaptığınız dönüşümün başarısını, dokunduğunuz, rahatsız ettiğiniz, geleneksel ve rutin iş süreçlerini bir milim bile olsa değiştirdiğiniz bu insanların katkısı ve katılımı belirleyecek.
Yıllar önce Kayseri’de gerçekleştirdiğimiz bir teknoloji konferansında katılımcıların pek çoğu, Kayseri’deki yazılım projelerinin çoğunun başarısızlık ile sonuçlandığını söylemişti. Teknoloji yöneticisi hanımefendi aynen birebir şu cümleleri kullanmıştı: “Murat bey, son 5 yılda Kayseri’yi ERP çöplüğüne çevirdiler!”…. Değil kurumun iş yapış biçimini baştan sona değiştirecek dijital dönüşüm, iş süreçlerini dönüştüren ERP projelerinde bile eğer insanları yani çalışanları işin içine katamıyor ve değişimi kucaklamalarını isteyemiyorsanız, dönüşümün başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmazdır.
Tüm bunlar yaşanırken bir yandan da su yolunu buluyor ve çalışanlar dönüşüme liderlik etmeyen kurumlarda kendi dijital teknolojilerini oluşturuyorlar. Gölge IT olarak isimlendirdiğimiz bu kişiler, şirketten hayır gelmeyince kendi işlerini kolaylaştıracak dijital araçları şirket bilgisi haricinde kullanmaya başlıyor. Örneğin birçok kurumda, daha fazla depolama alanı sundukları için bulut tabanlı e-posta servisleri, WhatsApp gibi anlık mesajlaşma hizmetleri, WeTransfer gibi dosya transfer hizmetleri kullanılmaya devam ediyor ve artıyor. Tüm bunlar da güvenlik açıkları ya da kurumların gizli kalması gereken bilgilerinin uluorta yayılması anlamına geliyor.
Yani dijitalleşmeden korkmak, olası başarısızlık senaryolarından ürkmek de sizi kurtarmaz. Öncelikle çalışanlarınızın dönüşüme hazırlıklı olmasını sağlayıp, ardından doğru bir dijital dönüşüm stratejisi ortaya koyarsanız, başarısızlık için endişe duymanıza gerek kalmayacaktır.