Önce Bir Hayal Kurdum...
İhracat maalesef düşüş eğilimini sürdürüyor. Önceki sohbetlerimizde de sözünü ettiğimiz gibi neden ve bahane çok ve mağdurlar giderek artıyor.
Sohbetimizin başlığının ilhamı,Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı ( TİM ) Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi’nin, Mustafa Kemal Atatürk’ün bir ifadesine yaptığı atıftan geldi. Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisine sorulan “ Paşam nasıl başardınız ” sorusuna “ Önce bir hayal kurdum. Sonra hayalimin önündeki engelleri belirledim. Bu engelleri kaldırdığımda hayalim kendiliğinden gerçek oldu “ dediğini aktarmış Sayın Büyükekşi.
Bu ifade beni yıllar öncesine, mesleğe ilk başladığım yıllara götürdü.
Yıl 1975 aylardan Ocak ve bir önceki yıl 1974’ün ihracat rakamı 1,5 Milyar ABD Dolarının biraz üstünde. İhracatımızın bugün gelmiş olduğu seviyeleri hayal bile etmek olası değildi. Buralara gelmenin hayalini, sonraki yıllarda Rahmetli Turgut Özal kurmuştu. İhracatın önünde duran en büyük engelin “ Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu “ kapsamındaki kısıtlayıcı maddeler olduğunu görmüş ve onların etkilerinin zaman içerisinde kaldırılarak, ihracatçının önünün açılmasını sağlamıştı. Kötüye kullanılması nedeniyle çok eleştiriye maruz kalan amma, ekonomik sistemimizin, ihracatın önüne koyduğu maliyet engellerinin aşılmasında önemli rol oynayan, “ Vergi İade Sistemi “ ile de ihracatın önünün açılması sağlanmıştı.
Biz ihracatçılar da çantayı elimize alıp, numuneyi çantaya koyup, olası alıcıların peşine düşmeye ve uluslararası fuarlarda boy göstermeye başlayınca, ihracatta işler biraz daha yoluna girmeye başlamış göründü. Göründü görünmesine amma iş sürdürülebilir ihracat yapmaya gelince, pabucun biraz pahalıca olduğu ortaya çıktı. İhracat yapan işletmelerimizin % 75’inin, ihracat piyasasında en fazla 3 yıl kalabildiğini öğrenmek, bizler için oldukça yürek burkan bir haber olmuştu. Bugün bu oranın nerelere geldiğini bilemiyoruz amma , ihracat piyasasında tutunabilenlerin oranının maalesef azaldığını tahmin ediyoruz. Keşke TİM ve/veya Ekonomi Bakanlığı bu konudaki güncel bilgileri yayınlasa ve kamuyu bilgilendirse.
Özdeyiş çok güzel ifade ediyor “ Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur.” İhracat pazarlaması yapabilmek için, mümkün olabildiğince gezip dolaşmak, olası müşterilerle temas etmek, rakipleri hedef pazarlarda izlemek gerek. Bunu yapabilmek için de yabancı dillere hakim olmak, istihbarat yapabilmeyi bilmek ve pazarları tanımak gerek.
Mesleğe ilk başladığım yıllarda, meşhur vergi iadesi listelerinin kullanılarak hesap yapılması için bizden destek almaya çalışan bir üreticiye yardım etmiştim. Birlikte çalıştıklarımızdan birisi “ Sen delimisin, neden herşeyi anlatıyorsun “ demişti. Soru işareti gibi görünen bakışlarıma karşı da “ Herşeyi söyleme ki bize muhtaç olup gelsinler “ dediğinde, şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım.
Ben de hayal kuruyorum hem de uzun yıllardır.
Dış Ticaret okutulan okullarda “ İyi derecede yabancı dil “ mecburiyetinin olduğunu, gerçek ihracatçıların bu okullara çağrılarak tecrübelerinin paylaşılmasının sağlandığını, buralarda okuyan gençlerimize ihracat şirketlerinde gerçekten çalışarak staj yapma imkanlarının sağlandığını hayal ediyorum. Amma atasözüne atıf yaparsak; “ Benim adım Hıdır elimden gelen budur.“