Olumsuzlukta ikinci dalga!
ARKA PLAN / Mehmet Uğur Civelek Geçtiğimiz haftanın ikinci yarısında uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanma, bazı yönlerden son iki ay içinde gözlenen diğerlerinden farklı idi. Döviz piyasalarındaki eğilimlerden kaynaklanan bu fark, beklentilerdeki olumsuzluk dozunun artırdı, belirsizlik ve kırılganlığı daha yüksek bir seviyeye sıçrattı. Başka bir deyişle olumsuz senaryolar içinde daha az olumsuz olanın gerçekleşme şansı gündemden düşmeye başladı. Öncelikle yukarıda sözünü ettiğimiz bazı farkları özetlemekle başlayalım. Para politikasında gevşeklik dozu arttıkça sermaye piyasaları ile emtia piyasaları arasındaki ilişki güçlendi ve bunu hesaba katmaya başlayan yatırımcı oranı önemli ölçüde arttı. ABD'de para politikası ve kısa vadeli faizler konusundaki tercihlerin küresel nitelik kazanmayacağı beklentisi artarken, portföy tercihleri değişmeye başladı: ABD risklerine ilişkin algılama olumsuzlaştıkça en tutarlı tercihin portföy içindeki payını azaltmak yönünde olma ihtimali artarken ABD'nin içine düştüğü açmazdan kısa vadede ciddi bir yara almadan çıkma şansı önemli ölçüde azaldı: ABD ekonomisinin durgunluğa girmiş olabileceği görüşü genel kabul görmeye ve tercihler üzerinde etkili olmaya başladı. Bu farklar döviz piyasalarındaki eğilimlere de yansıdı; dolar tüm paralara karşı değer kaybetti. Geçtiğimiz haftaya ABD'deki tahvil sigortası yapan şirketlerin sorununa çözüm üretilmesi yönünde mesafe katedildiği ve kredi notlarının düşmeyeceği beklentisi de iyimser bir başlangıç yapılmıştı. Bunun yanı sıra kısa vadeli faizlerin düşebileceği beklentisi de gündemde idi. Bu havada ABD Merkez Bankası eski Başkanı Greenspan'in tam aksi yöndeki sıcak değerlendirmeleri ikinci planda kaldı; fakat haftanın ikinci yarısında durum değişti. İlk başta olumlu değerlendirmelerin ön plana çıkması ile birlikte sermaye piyasaları kayıplarını kısmen de olsa geri almaya çalışıyordu, fakat emtia fiyatları ise yeni rekor düzeylere tırmanma çabası içinde idi; döviz piyasaları ise "carry trade"in devam edeceğini teyit eder şekilde bir hava sergilemekle birlikte kanal içi hareketler sergiliyordu. Hafta ortasında ise durum değişti, fiyat hareketliliği artmaya başladı. Sermaye piyasaları satışların artması ile geriler iken emtia piyasaları ya yüksek düzeylerini korudu ya da yeni rekorlar kırmaya devam etti; döviz piyasalarında ise dolardaki değer kayıpları hızlanırken Japon Yeni'nin seri bir şekilde değer kazanması olumsuzluk dozunu artırdı. Bu son eğilimler ABD ekonomisinin durgunluğa girdiği ve enflasyonist baskının da eskiye oranla çok daha ciddi bir risk haline dönüştüğünü kabul eder çizgide idi. Tercihler durgunluğu önlemekten durgunluktan az hasarla nasıl çıkarım tercihine doğru farklılaşmaya başlamıştı. ABD'de yaşanan eğilimlerin küresel düzeyde etkili olacağı da kabul edilmiş gibiydi. Özellikle finansal yapı ve mali sektör üzerindeki olumsuzluğun dozu artmış, beklentilerin bu yönde güçlenmeye devam edeceği kanaatini terse çevirmek nerede ise imkansızlaşmaya başlamıştı. İyice güçlenen bu yeni rüzgarlara karşı durmak anlamsız hale gelmişti, denenmişti ama olmamıştı, inatlaşmayı sürdürmenin maliyeti ise belliydi!.. Greenspan'in bir hafta önce söyledikleri önemli, iki yıldır dile getirdiği uyarıları görmezden gelenlerin canı çok kötü yandı. Bu kez ABD'nin durgunluğa girmiş olabileceğini söylüyor ve bir soru üzerine petrolün sonsuza kadar yükseleceğini belirtiyor. Bu iki söylemden türetilen gelecek görüntüsü ise dehşet verici! Belli ki hem durgunluğun derinleşmesi ve uzun süreli olması hem de enflasyon baskısının tırmanmaya devam etmesi olasılıklarının çok ciddi seviyelere yükseldiğini düşünüyor. Mevcut politikaların değişmeyeceğini sonuçta sermaye piyasaları hariç, son 6 yıldaki piyasada eğilimlerinin sistem çökene kadar devam edeceğini öngörüyor. Özetlemek gerekir ise: petrol ve altın başta olmak üzere emtia fiyatları yeni rekorlar kırmaya devam edecek, para bollaştıkça dolardaki değer kayıpları hızlanarak sürecek ve enflasyon tırmanış eğiliminde olacak. Gelir dağılımı bozulup, rekabet koşulları olumsuzlaştıkça durgunluk derinleşecek. Kredi krizi ABD ile sınırlı kalmayacak ve kırılganlığın en önemli değişkeni olmayı sürdürecek. Evet, Greenspan gibi düşünenlerin sayısı artıyor, risk alma istediğindeki daralmada ikinci dalga hareket devreye girmiş bulunuyor. Sermaye hareketleri daralacak ve tüm ekonomiler bu gelişmelerden etkilenecek. Bu ortamda kimseye güvenmeyin ve tedbirli olmakta acele edin demek dışında bir tavsiye düşünemiyoruz.