Olumsuz gelişmeleri pembeye boyamak yeterli olmayabilir!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Türkiye Ekonomisi açısından, küresel piyasalarda risk alma isteğinin artması ve bulunduğumuz coğrafyaya ilişkin jeopolitik konuların hiçbir ülkeyi rahatsız etmeyecek şekilde çözülmeye başlaması özel bir önem taşıyor. Fakat gelişmeler, tam aksi yöndeki eğilimlerin güçlendiğine işaret ediyor. Durum böyle olunca, evdeki hesapların çarşıya uydurulabilme olasılığının giderek azaldığını dikkate almak gerekiyor!

Küresel piyasalar nasıl olduğuna bakmaksızın, doların diğer paralara karşı değer kaybediyor olmasında teselli aramaya çalışıyor. Bu gelişmenin büyük ölçüde euronun değerlenmesinden kaynaklandığı ve söz konusu paranın düşük maliyetlerle borçlanılabilecek fonlama parası olma şansının azaldığı yönündeki gerçekleri görmezden geliyor. Bu durum gelişen ülke paralarının değerlenmesi yönündeki umutları azaltıyor. 10 yıl vadeli gelişmiş ekonomi devlet tahvillerinin son beş ayın en düşük getiri seviyelerinde dalgalanması, iyimser senaryoları desteklemiyor. Mevcut düzeylerini korumakta zorlanan emtia piyasaları da hisse senetlerindeki olumlu görünüme ayak uyduramıyor!

Euronun son haftalardaki değerlenmesinde iki önemli faktör ön plana çıktı; Fransa Başkanlık Seçimleri’nin ilk turundan çıkan sonuç ve Avrupa Merkez Bankası’nın aylık tahvil alımlarını 20 milyar kısması belirleyici oldu. Küresel düzeydeki iyimser senaryo lehine euroyu açığa satarak para kazanmaya çalışanlar, söz konusu pozisyonlarını kapatmaya başlayınca işin rengi değişir oldu! Yeni ABD Yönetimi’nin, beceriksizlikten kaynaklanan iktidarsızlıkları da bu süreci destekledi. Fakat küresel piyasalar, çaresizlik nedeniyle bu gelişmeleri olumlu gelişmeler yaşanıyormuş gibi pazarlamaya çalışmak zorunda kaldı!

Sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmak adına korkularla mücadele etmeye odaklanmanın, binilen dalın kesilmesi anlamında olduğu gerçeğini küresel piyasalar kabul edemiyor. Yeni ABD Başkanı’nı etkisizleştirerek yıpratmanın, Fransa’da aşırı sağcı adayın Başkan seçilmesi olasılığını azaltmanın çözüm olamayacağını kimse görmek istemiyor. Korumacı eğilimleri güçlendiren unsurların, kendi yanlışlarından beslendiğini kavrayamıyorlar; geniş kesimleri bir süre için uyutarak oyalıyorlar, fakat sorunların ağırlaşmasını ve korkuların büyümesini önleyemiyorlar.

Olumlu sayılabilecek seçenekleri tümü ile tükettikten sonra, daha az olumsuz olanı desteklemek ve geniş kesimler ile aralarındaki çıkar çatışmasını gizlenemeyebilecek düzeylere çıkartmaya çalışmak nasıl bir anlayışın ürünü olabilir? Fransa’da Sosyalist Parti Başkan adayının en çok oyu alarak ikinci tura kalmasına küresel piyasaların verdiği tepki, bu açıdan ilginç bir örnek oluşturuyor; aşırı sağcı ve korumacılık yanlısı aday Başkan olamasın, başka kim olur ise olsun!

Emperyalist ve küreselleşmeci bir kurum olan önemli bir bankada bilinci şekillenen bir kişinin, 2006 yılında Sosyalist Parti’ye girerek Eski Başkan’a danışmanlık yapması ve Fransa Başkanı olmaya hazırlanması sık rastlanılan bir görünüm sergilemiyor. Sormak gerekiyor: on bir yıl önce bu adam mı hidayete erdi, yoksa Fransız sosyalistlerimi ilkelerini tükettiği için pusulayı şaşırdı! İdeolojik zıtlıklardan kaynaklanan bu anormalliğin türettiği ek belirsizlikler, Haziran ayında yapılacak ikinci tur sonrasında rengini göstermeye başlayacak! Belki de küresel piyasaların sevinci hüsrana dönüşecek! Fakat bu süreçte ava çıkanların bir kısmı av olmaktan kurtulamayacak!

Bu arada Yeni ABD Yönetiminin de, çok yorulduğu ve yıprandığı dikkat çekiyor! Yaklaşık on üç haftadır kısa vadeleri ucu ucuna ekleyerek direnmeye çalışıyor; bütçe konusunda Temsilciler Meclisi’nde uzlaşı sağlayamıyor ve seçmenlere verdiği sözlerin hiçbirini gerçekleştiremiyor. Ülkemizdeki siyasi irade ise umudunu, beceriksizliği tescillenmiş bu Yönetime bağlamak ve inisiyatif kullanmasını beklemek zorunda kalıyor!

Küresel piyasalar maskesi ardında finansal sermayeyi yönlendirenler, tükenmişliklerine rağmen gövde gösterisi yapmaktan vazgeçemiyor! ABD ve Fransa örneklerinde olduğu gibi ülkemizdeki Siyasi İradeyi de kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyorlar! Başarılı olurlar ise sorunlar ağırlaşacak ve sistemik kırılganlık artmaya devam edebilir; aksi olasılıkta ise ortalık daha önce görülmemiş bir şekilde karışabilir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar